"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KELKİT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 309 ada 28 parsel sayılı taşınmaza davacının 40 yılı aşkın süredir zilyet olmasına ve 1977 tarihli tapu kaydı olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında maddi hata yapılarak ..... oğlu ... adına tespit edilmesi gerekirken ..... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın malikinin ... oğlu ... olarak tashihine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; mevcut davanın isim tashihi davası olarak açıldığını, Tapu Sicil Tüzüğünün 75/4. maddesinde "...kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur." hükmü gereğince davacı tarafın öncelikle davalının idareye izin tashihi yapılması için başvuru yapması gerektiğini ancak ...... oğlu ... ile ..... oğlu ...'in farklı kişiler olduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazdaki kaydın ... oğlu ... olarak tahsis edilmesinin mülkiyetin değişmesine neden olacağını, davacı tarafın açabileceği davanın tapu iptali ve tescil davası olduğunu, bu dava içinde 10 yıllık dava açma süresinin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ... oğlu ...'in davacı olduğunu, ... oğlu ...'in ise davalıların murisi olduğunu, davaya konu taşınmazda 31/05/1991 tarihinde tesis kadastrosu çalışmaları yapılarak tapulama tutanağı düzenlendiğini, davaya konu tapu kaydının ... oğlu ... adına, 31/05/1991 yılında yapılan kadastro çalışması ile senetsizden ve zilyetlikten tespit edilerek tescil edilmiş olduğunu, kadastro tespiti üzerinden 10 yıldan fazla zaman (28 yıl) geçmekle kesinleştiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/03/2021 tarihli ve 2020/167 Esas, 2021/93 Karar sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine, davalı ... Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ihtilafın yolsuz tescile dayandığını, yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescil davalarının hak düşürücü süreye tabi olmadan her zaman ileri sürülebileceğini, dava konusu taşınmazda da ikinci kez tapulama işleminin tesis edildiğini, birinci tapulama işleminin davacı ... oğlu ... adına tapunun .... yevmiye sayılı 956 cilt-61 sahife-15 sıra ve 9/6/1977 tarihli, ikinci tapulama işleminin ise 31/05/1991 tarihli olduğunu, ikinci tapulama işlemi senetsiz ve zilyetliğe dayalı kazandırıcı zamanaşımı ile ... oğlu ... adına tescil işlemi yapıldığını, davacının Almanya'da uzun yıllar işçi olarak çalıştığını ve yatırım amacı ile dava konusu taşınmazı satın aldığını, sonrasında çocuklarının ikameti olan Derince'ye yerleştiğini ve dava konusu taşınmazı satın aldığı tarihte icara verdiğini, davacının taşınmaza satın aldığı tarihten bu yana zilyet olduğunu; kadastro uygulamasından kaynaklı ve yolsuz tescilin varlığının açık bir şekilde anlaşıldığını, dava konusu taşınmazın her yönü ile davacıya ait olduğunu ispat edilebileceğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.2. Davalı ... Müdürlüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; haklarında açılan davanın reddedilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti takdir edilmediğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının sadece bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 08/09/2021 tarihli ve 2021/645 Esas, 2021/642 Karar sayılı kararı ile davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, dava tarihi olan 02/10/2019 ile kadastro tespitinin kesinleştiği 17.03.1992 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, davalı ... Sicil Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davalı ... Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine ve davalı ... Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
3402 sayılı Yasa’da mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüştür. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi yasal zorunluluktur.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 19/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.