"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...'un 2032 parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle gelini olan davalı ...'a devrettiğini, temlikin kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişler, aşamada taleplerini tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine şeklinde daraltmışlardır.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, eşiyle birlikte taşınmazı onarıp üzerine kat yaptıklarını, mirasbırakanla ölene kadar aynı evde oturduklarını ve tüm bakımını kendisinin yaptığını, davacıların mirasbırakanla hiç ilgilenmediklerini, mirasbırakanın başka taşınmazları da olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22/10/2013 tarihli ve 2011/453 E., 2013/341 K. sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 07/10/2015 tarihli ve 2014/2064 E., 2015/11456 K. sayılı kararıyla; ''... Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunmaktadır. O hâlde, davaya katılmayan mirasçı ...'un olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/06/2016 tarihli ve 2016/40 E. 2016/161 K. sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Dairenin 02/12/2019 tarihli ve 2016/13810 E., 2019/6154 K sayılı kararıyla; ''... Somut olayda, davalı mirasbırakana baktığını ve taşınmaz bedelinin bir kısmını altınları ile ödediğini savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları mirasbırakana davalı tarafından bakıldığını doğruladıkları gibi temliğin muvazaalı olduğu hususunda da bir beyanda bulunmamışlardır. Davalı tanıklarından Havva ve Necibe ise dava konusu taşınmazın alımı için davalının altınlarını mirasbırakana verdiğini beyan etmişlerdir. Anılan durumun, aksi kabul edilse bile malın bedelinin mutlaka para olmasının şart olmadığı, belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla, davacılar temlikin muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlamış değildir. Hal böyle olunca, değinilen olgular ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacıların iddialarını HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri gereği kanıtlayamadıkları gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 08/10/2020 tarihli ve 2020/1889 E. 2020/4912 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
6. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/06/2021 tarihli ve 2020/394 E., 2021/266 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, ayrıca muvazaa iddiası ispatlanamadığından, gerçek bir satış işlemine ilişkin tenkis iddiasının da değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakan ve karısı ...'nin ölümlerinden önce ve hemen hemen aynı tarihlerde, adlarına kayıtlı olan taşınmaz malları, sistematik olarak; oğulları ..., gelinleri davalı ... Urmuş, ...'un hısımı olan ..., yine ...'un kız kardeşinin kocası olan ...'nun iş ortağı ... ve davalı ... ile ...'un müşterek kızlarının kocası olan ...'ye devrettiklerini, temliklerin muvazaalı olduğunu, yapılan bu devirlere ilişkin açılan davaların kabul edildiğini ve onandığını, dava konusu taşınmaz ile birlikte dava dışı 1060 parsel sayılı taşınmazın da satış gösterilmek suretiyle devredildiğini, mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığını, taşınmazlarını satması için bir nedeni bulunmadığını, tüm taşınmazlarını mirasbırakanın oğlu ve gelininin kullandığını, varsa bir hizmetin karşılığının fazlasıyla alındığını, davalının arzın üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin dava açma hakkı bulunduğunu, bu hakkı var iken devraldığı taşınmazın üzerine yapılar yapmış olmasının muvazaanın varlığını ortadan kaldırmayacağını bildirip, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
9.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
9.2.3. Ayrıca, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nın 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/5.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, Mahkeme kararının dayandığı (IV/9.2.) numaralı bentte gösterilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.