"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS - TEREKEYE İADE
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, terekeye iade, mirasta denkleştirme, olmazsa tenkis istemli dava sonunda Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.12.2021 tarihli, 2021/416 Esas ve 2021/1229 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakan babaları ... ...′nın ikinci eşi ve ondan doğma kızı olan davalılara gerek taşınmaz ve araç alımı gerekse para aktarması suretiyle kazandırmalarda bulunduğunu, bu kazandırmaların muris muvazaası ve vekaletin kötüye kullanılması nedenleriyle gerçekleştiğini ileri sürerek tapu iptali-tescile ve terekeye iadesine, aksi takdirde mirasın denkleştirilmesine, bunlar dışında kalan kazandırmaların da tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, dava muris muvazaasına dayalı tapu iptali-tescil, tenkis ve tazminat davası olarak nitelendirilmiş ve mirasbırakanın banka hesaplarının muvazaalı biçimde ikinci eşi davalı ... üzerine geçirildiği gerekçesiyle davacıların miras paylarına isabet eden toplam 35.474,60TL′nin davalı ...′dan alınarak davacılara eşit oranda ödenmesine; diğer isteklerin ve davalı ...′a yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen ilk kararına karşı davacılar ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 14.01.2021 tarihli, 2017/3025 Esas ve 2021/144 Karar sayılı kararı ile, “...Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakanın davalılara kendi üzerinde kayıtlı bulunan bir taşınmaz temlik etmediği, böylece olayda 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı; bunun yanında, vekaleten yapılmış işlemlerin mirasbırakanın iradesine uygun biçimde gerçekleştiği; diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu′nun 669. ve devamı maddelerinde düzenlenen mirasta denkleştirme koşullarının da oluşmadığı, sonuç itibariyle muris muvazaası, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve mirasta denkleştirme hukuksal nedenlerine dayalı iddiaların kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, tenkis isteği yönünden yapılan araştırma ve değerlendirmenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir…Hal böyle olunca; mirasbırakan tarafından davalılar lehine yapılan ve tenkise tabi olan karşılıksız kazandırmaların neler olduğunun değerlendirilip tartışılması suretiyle tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve uzman bilirkişilerden de tenkis konusunda rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 14.12.2021 tarihli, 2021/416 Esas ve 2021/1229 Karar sayılı kararı ile; iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, önceki beyanlarını tekrarla, murisin ticari taksi hattı bulunduğunu, iki ayrı parselde üçer katlı binası olduğunu, bu taşınmazların kira geliri yanında Garanti Bankasında ve başka bankalarda hesaplarında parası olduğunu, murisin ticari aracının davalı ...'ya temlik ettiğini ve ... çalışanı imiş gibi SGK kaydı ile taksicilik faaliyetine devam ettiğini ve SGK'dan emekli olduğunu, ...'nın da Bağ-Kur kaydını yaptırdığını ve primlerini ödeyerek onun da emekli olmasını sağladığını, ... adına 2005 yılında 20 D 5489 plakalı aracı murisin bedelini ödeyerek satın aldığını, murisin davalıların yönlendirmeleri ile 2007 yılında Garanti Bankasında bulunan parasını çektiğini, İş Bankasındaki yatırım hesabını kapattığını, 2 parsel sayılı taşınmazın bedelini ödeyerek ... adına satın aldığını ve taşınmazın ...'nın ölümü ile diğer davalı ...'a kalacağı yönünde şerh düşüldüğünü, davalı ile birlikte murisin diğer mirasçılarından mal kaçırdığını, 2 parsel sayılı taşınmaz alınırken para yetişmeyince üç katlı binası bulunan evlerden birini ...'a verdiği vekaletname ile sattırdığı ve ...'ın da 45.000,00 Euro'ya taşınmazı satarak murisin talimatı ile 15.000,00 Euro'luk kısmını PTT ile muris adına havale ettiğini, kalanı da murise nakit olarak verdiğini, murisin de bu parayı iki ayrı hesabına 71.000,00 TL olarak yatırdığını ve sonrasında bu paraları ...'nın hesabına aktardığını, murisin satılmayan diğer üç katlı binasının kiralarının da murisin talimatı ile ...'nın hesabına yatırıldığını, murisin ...'yı vekil tayin ettiğini ve anılan vekaletname uyarınca emekli ücreti, kira paraları, murisin Fortis Bank ... Şubesinde bulunan parasının 22.000,00TL’sinin havalesi sağlandıktan sonra kalan 49.000,00 TL’sinin ... adına geçirildiği, davalıların murisin rahatsızlığını davacılardan gizlediğini, muvazaalı işlemlerin anlaşılmaması için de murisle görüşmelerini engellediklerini, murisin bedelini ödeyerek satın aldığı aracın ...'a devredildiğini, ...'ın eski eşi ile ortak aldığı evi satıp parası ile murisin verdiği ve hesabından çekilen paralarla birlikte ...'a yeni bir ev alındığını, kararın yerinde olmadığını, alacak taleplerinin de bulunduğunu, murisin malları azalırken ...'nın mallarının arttığını, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, önceki kararda ...'dan alınmasına karar verilen bedel yönünden temyiz olmamasına rağmen aynı hükmün kurulmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve mirasta denkleştirme hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nın 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmelidir.
6.2.2. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğinden, mirasbırakan ...’nın banka hesabındaki paranın 22.000,00 TL’sinin 27.10.2009 tarihinde davalı ...’ya havale edildiği, kalan 48.949,20 TL’nin de 11.02.2010 tarihinde davalı ...’ya aktarıldığı, muris ...’nın 24.08.2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşinden olma çocuğu ..., murisin eşi ... ve çocukları ... ile ...’ın kaldığı anlaşılmıştır.
6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, (IV/2.) no.lu paragrafta belirtilen bozma kararı uyarınca işlem yapıldığı ve özellikle murisin banka hesabında bulunan 70.949,20 TL’ye yönelik iddiaları dışındaki diğer gizli bağış iddialarının davacılar tarafından usulünce ispat edilemediği anlaşılmakla davacıların aşağıdaki bentlerde açıklanan temyiz itirazları dışındaki yerinde bulunmayan diğer temyiz itirazlarının reddine.
6.3.3. Somut olayda, Mahkemece (IV/2.) no.lu paragrafta belirtilen Dairenin bozma kararına uyulmasına rağmen anılan bozma kararında belirtildiği şekilde tenkis incelemesinin yapıldığı söylenemez. Davalı ...’nın, murisin banka hesabından kendi banka hesabına aktarılan 22.000,00 TL’nin Denizli’deki evin yapımı aşamasında verdiği borç karşılığı olduğu savunmasını ispatlayamadığı, 48.949,20 TL’nin de eşinin minnet duygusu ile almasını istediği için aldığı yönündeki savunmasına göre de; TMK’nın 565/3 maddesi uyarınca ölümden bir yıl öncesinde yapılan bağışlamalar kapsamında tenkise tabi olacağı hususları gözetilmeden (IV/3.) no.lu paragrafta yer aldığı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
6.3.4. Hal böyle olunca, Mahkemece mirasbırakanın adına kayıtlı tüm taşınmazların ölüm tarihindeki değerleri saptanmak üzere tenkise konu bankada yer alan ve davalı ...’ya devredilen 70.949,20 TL için (6.2.1.) no.lu paragrafta belirtilen ilkeler çerçevesinde tenkis hesaplaması yapılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.
V. SONUÇ:
Davacılar vekilinin (6.3.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.