Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1109 E. 2022/5703 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... Madencilik Nakliyat Gıda Tic. San. Ltd. Şti. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi.Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava dışı eşi ...'ın davalı ... Limited Şirketinin kurucu ortağı olduğunu, ancak şirket resmi kayıtlarında ortak olarak Hasan Duman’ın göründüğünü, alacaklılarının haciz işlemlerinden korunması, hem de ... Şirketinin parasal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla eşinin talebi üzerine maliki olduğu 536 ada 33 parsel sayılı taşınmazını davalı ... Şirketine satış suretiyle devrettiğini, taşınmazın hala kendi zilyetliğinde bulunduğunu, eşi ... ile davalı ... Şirketi arasında ekonomik sorunlar yaşanması üzerine, ... Şirketinin taşınmazı iade etmediği gibi muvazaalı olarak diğer davalı ...’a devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Madencilik Nakliyat Gıda Tic. San. Ltd. Şti, davacının iddiasının inançlı işlem olup, yazılı delille ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., davacının Cihanbeyli Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadesinde, taşınmazı şirkete ortak olmak amacıyla devrettiğini beyan ettiğini, tapu kaydına güvenerek, taşınmazı yatırım amacıyla ... Limited şirketinden satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddianın yazılı delille ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı ... Madencilik Nakliyat Gıda Tic. San. Ltd. Şti. tarafından verilen ikinci cevap dilekçesinde inanç sözleşmesinin örtülü olarak kabul edildiğini, şirket ortaklık sözleşmeleri, şirket kayıt ve defterleri ile Cihanbeyli Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/103 Esas sayılı dosya kapsamının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, Mahkemece davalı Şirket defterlerinin incelendiğini ve şirket defterlerinde taşınmazın alım-satım işleminin görülmediğini, tanık beyanlarının iddiaları doğruladığını, inançlı işlem iddiasının ispat edildiğini, taşınmazın halen davacının kullanımında olduğunu, davalı ...’ın kötü niyetli olduğunu, Mahkemece delil listesinin 8. sırasında belirtilen e-mail kayıtları ve yemin delilinin dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01/11/2021 tarihli ve 2021/1281 Esas, 2021/1375 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından inanç sözleşmesinin varlığına dair yazılı delil veya delil başlangıcı sayılabilecek bir delil sunulmadığı, yemin deliline de dayanılmadığı, davacı tarafın dayandığı ceza dosyalarında ve tasarrufun iptali dosyalarında inançlı temlik sözleşmesini ispatlayacak nitelikte ikrar, beyan veya delil başlangıcı sayılabilecek delil de bulunmadığı, bu durumda 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen şekilde iddianın yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmediği, İlk Derece Mahkemesince, inançlı temlik iddiasının ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, cevaba karşı cevap dilekçelerinde ve delil listesinde yemin deliline dayandıklarını, istinaf başvuru dilekçelerinde de, yemin deliline dayanmalarına rağmen, Mahkemece yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan sonuca gidildiği yönde itirazlarının bulunmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince bu hususun göz ardı edildiğini, taşınmazın inanç sözleşmesi ile davalı ... Limited Şirketine devredildiğini, ancak anılan şirketin taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ...’a devredildiğini, Mahkemenin yemin delilini dikkate almadan karar vermesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.2.2. Öte yandan; Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" düzenlemesine yer verilmiş; aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür. Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re'sen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 Esas l99l/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 536 ada 33 parsel sayılı taşınmaz davacı ... adına kayıtlı iken, 15/05/2013 tarihli satış işlemi ile davalı ... Madencilik Nakliyat Gıda Tic. San. ve Ltd. Şti’ne temlik edildiği, şirket tarafından da 13/06/2013 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...’a devredildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacı 05.02.1947 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil ibraz edememişse de; 10/06/2016 tarihli dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olup Mahkemece, davacıya yemin hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmiştir.

Hâl böyle olunca, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 13/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.