Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1234 E. 2022/5029 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını bankadan kredi çekmek için davalıya devretmesi sonrasında, mirasçıları tarafından açılan inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazı devralan davalıların, taşınmazın gerçek değeri ile resmi senetteki değer arasında fahiş fark bulunması, satış bedeline ilişkin ödeme belgelerinin sunulmaması ve davalılar arasındaki ticari ilişkiler gibi olgular birlikte değerlendirildiğinde, son kayıt maliki dahil tüm davalıların kötü niyetli oldukları gözetilerek; ilk derece mahkemesinin tapu iptaline ve tescile ilişkin kararının onanmasına, ancak yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kararın düzeltilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli ve davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 21/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar mirasbırakanları ...’nın maliki olduğu 5510 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 15 numaralı bağımsız bölümü, bankadan kredi çekmesi için eşinin yeğeni olan davalı ...’ya satış suretiyle devrettiğini, kredi temini için yapılan temlikin gerçek bir satış olmadığını, davalı ... tarafından ...’a bu hususta verilmiş 25/09/2008 tarihli taahhütname bulunduğunu, kredi borcunun davalı ...’a ödendiği ve taşınmazın iade koşulları oluştuğu halde mirasbırakanın ölümünden sonra davalı ...’ın taşınmazı iş ortağı ve arkadaşı olan davalı ...’a, davalı ...’ın da diğer davalı ...’a satış yoluyla devrettiğini, davalılar arasında ticari ilişki olup el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ve kötü niyetli olduklarını ileri sürerek, dava konusu 5510 ada 12 parsel sayılı taşınmazda bulunan 15 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde 150.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişler; aşamada dava değerini 270.000 TL'ye yükseltmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., yengesi olan ...’nın krediye ihtiyacı olduğu için dava konusu taşınmazı satış gibi gösterip kendisine devrettiğini, bankadan çektiği kredinin ... tarafından ödendiğini, kredi borcu ödenince taşınmazı ...’a geri vermesi gerektiğini, ancak işleri bozulunca taşınmazın haczedilmemesi için arkadaşı ve şirket ortağı olan dava dışı ...’ın kardeşi davalı ...’a devrettiğini, herhangi bir satış bedeli almadığını, davalı ...’ın ise daha sonra taşınmazı davacılara devretmediğini, dava açılacağını öğrenince diğer davalı ...’e hileli şekilde devrettiğini, açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiş; davalı ... ile davalı ... ise tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduklarını, taşınmazı bedeli mukabilinde satın aldıklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacıların mirasbırakanı ...ile davalı ... arasında inançlı işlemin bulunduğu, taşınmazı davalı ...’dan edinen davalı ...’ın ise iyiniyetli olmadığı, ancak son kayıt maliki davalı ...’in iktisabının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacıların iptal tescil isteğinin reddine, bedelin davalılar ... ile ...’dan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ...'ın iyi niyetli olmadığı kanıtlandığı halde tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verildiğini, dava konusu taşınmazın borca karşılık davalı ...'a devredildiğine ilişkin hiçbir beyan ve savunması olmadığı halde HMK’nın 25. ve 26. maddelerindeki açık düzenlemeye aykırı olarak karar verildiğini, tanık ...'ın beyanının yanlış değerlendirildiğini, taşınmazın borca karşılık verildiği kabul edilse bile, bu olgudan davalı ...'ın iyi niyetli olduğu sonucuna varılamayacağını, taşınmazın değerinin bilirkişiler tarafından temlik tarihi itibariyle 265.000,00 TL olarak belirlendiğini, belirlenen bu değerin gerçek değerin çok altında olmasına rağmen, 150.000,00 TL ile 265.000,00 TL arasındaki bedel farkının fahiş bir fark olduğunu, davalıların ödemeye ilişkin inandırıcı hiçbir belge, banka kaydı sunamadıklarını, bu durumun iyi niyetli olmadıklarını gösterdiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; 25/09/2008 tarihli belgenin tarafların imzalarını taşımadığını, her zaman düzenlenmesi ve istenilen tarihin atılması olanaklı, tek taraflı düzenlenebilecek bir belge olduğunu, muvazaa ssözleşmesinin varlığı kabul edilse dahi bedelin davalı ...’dan talep edilebileceğini, aynı işyerinde bir süre işçi olarak çalışan davalı ...’ın durumu bilmesinin mümkün olmadığını, davalı ...’nın, davalı ...’a taşınmazı 115.000,00 TL'ye sattığını, satış bedelinin nakden ve tamamen ...'ya ödendiğini, davalı ...’nın kredi bitiminden 11 ay sonra taşınmazı satın aldığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesi ile davacı ve davalı ...’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, 29/05/2019 tarihli ek karar ile, temyiz harçlarının yatırılmaması nedeniyle davalı ...’nın temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve ek karara karşı davalı ... temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece; "...davalı ...’nın muhtıra tebliğine rağmen temyiz harçlarını yatırmaması nedeniyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli ek kararı her ne kadar davalı ... tarafından temyiz edilmiş ise de; adı geçen davalının muhtıra tebliğine rağmen temyiz harçlarını yatırmadığı anlaşılmakla, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, davalı ...’nın kararı temyizden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.05.2019 tarihli ek kararının onanmasına, ...davalı ... ile davalı ... ve ...’ın dava dışı kardeşi ...un dava dışı ... Gıda Ltd. Şirketinin ortakları ve iş arkadaşı oldukları, davalı ...’ın cevap dilekçesinde davalı ... ile samimi olduğunu beyan ettiği, davalı ...’ın ödemeye ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi satış bedeline ilişkin bir miktar da telaffuz etmediği, resmi senetteki değer ile gerçek değer arasında fahiş fark olduğu, toplanan deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazı davalı ...’dan satış yolu ile edinen ikinci el davalı ...’ın iktisabının iyiniyetli olmadığı açıktır. Son kayıt maliki davalı ...’in de herhangi bir ödeme belgesi sunmadığı, satış bedeline ilişkin miktar da telaffuz etmediği, resmi senetteki değer ile gerçek değer arasında fahiş fark olduğu, davalı ...’in dava konusu taşınmazı görmeden satın aldığı yönündeki beyanı, satış tarihleri arasındaki sürelerin kısalığı, davalı ...’e vekaleten satış işlemine katılan dava dışı vekil ...’ın, davalı ... ile davalı ...’ın dava dışı kardeşlerinin ortak oldukları şirkette bir dönem çalıştığı, davalı ...’in dava dışı eşi ... ile ilk el davalı ... arasında taşınmazın davalı ...’e devrinden önce tehdit suçundan dolayı soruşturma dosyası bulunduğu ve o dosyadaki beyanlara göre, davalı ... ile davalı ...’in eşi arasında ticari ilişkinin var olduğu, bilahare davalı ...’ın şikayetinden vazgeçtiği, davalı ...’in dava dışı eşi ...’ün, dava konusu taşınmazın davalı ... ile ...’ın borçlarına karşılık kendisine devredildiğini ifade ettiğine yönelik tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde son kayıt maliki davalı ...’in iktisabının da iyiniyetli olmadığı, diğer davalılarla el ve işbirliği içinde hareket ettiği sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde bedele hükmedilmesi doğru değildir." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince; Yargıtay bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle son kayıt maliki davalı ...’in iktisabının iyiniyetli olmadığı, diğer davalılarla el ve işbirliği içinde hareket ettiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; para ihtiyacı içinde olan davalı ...’nın yeğenleri olan davacılarla anlaşarak davayı kabul ettiğini, tek taraflı düzenlenen sözleşmenin kabul edilmeyeceğini, İlk Derece Mahkemesi hakimince dosya incelenmeden karar verildiğini ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, Yargıtayın davacının yerine geçerek davacı tarafça ileri sürülmeyen ve dosyada yer almayan bilgiler üzerinden karar verdiğini, davalı ...’a karşı davalı ... ile davacıların mirasbırakanı arasında düzenlendiği iddia edilen sözleşmenin ileri sürülemeyeceğini, davalı ...’ın iyiniyetli olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; terditli olarak talep edilen bedel istemi yönünden davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, tüm yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

6.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmüne yer verilmiştir.

6.2.3. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nın 312/2. maddesinde; “Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise, yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” ve aynı Kanun'un 326. maddesinin 1. fıkrasında: “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir” hükmü düzenlenmiştir.

Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup, buna ilişkin düzenlemelerin hakim tarafından resen nazara alınması gerektiği uygulamada ve öğretide tartışma konusu değildir.

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre, “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 312/1. maddesi, ″Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.″; ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi, ″Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.″ hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. (IV/2) no.lu paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle son kayıt maliki davalı ...’ın iktisabının iyiniyetli olmadığı, diğer davalılarla el ve işbirliği içinde hareket ettiği gözetilerek tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

6.3.2. Davacıların yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Somut olaya gelince; İlk Derece Mahkemesince, davalıların el ve işbirliği içerisinde olduğu benimsenerek dava kabul edildiğine göre, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilerek, lehlerine terditli olarak talep edilen bedel istemi üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden davada haksız çıkan davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları ve davalı ...’nın cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiği ancak davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermediğinin kanıtlanamadığı dikkate alınarak bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Ancak, değinilen bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

VI. SONUÇ

1- Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

2- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile; hükmün 2. bendi hükümden çıkarılarak yerine 2. bent olarak “2-Terditli olarak talep edilen bedel isteminin REDDİNE, ”,

3- Hükmün 3. bendi hükümden çıkarılarak yerine 3. bent olarak "Harçlar Kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 27.914,91 TL harçtan önceden alınan toplam 4.610,93 TL harç mahsup edilerek bakiye 23.303,98 TL harcın davalılardan ( davalı ... 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince harcın 1/3’ünden sınırlı olarak sorumlu) alınarak Hazineye irad kaydına,"

4- Hükmün 4. bendi hükümden çıkarılarak yerine 4. bent olarak ‘’4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihindeki A.A.Ü.T’nin 13. maddesine göre hesaplanan 27.350,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak (davalı ... Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin 1/2’sinden sınırlı olarak sorumlu) davacılara verilmesine,

5- Hükmün 5. bendi hükümden çıkarılarak yerine 5. bent olarak "Davacı tarafından yapılan; 27,70 TL başvuru harcı, 2.561,63 TL peşin/nispi harç, 2.049,30 TL tamamlama harcı, 221,80 TL keşif harcı, 1.915,80 TL tebligat, bilirkişi ücreti, posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 6.776,23 TL'nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" cümlelerinin yazılmasına, İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan (davalı ... Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin 1/2’sinden sınırlı olarak sorumlu) müteselsilen alınmasına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 21/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.