Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1609 E. 2022/4836 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, damadına devrettiği taşınmazın inançlı temlik olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı temlik iddiasını ispatlayacak yazılı delil veya delil başlangıcı sunamaması ve hayatın olağan akışına aykırı olarak vekaletname ile çözülebilecek bir işlem için taşınmaz devrinde bulunması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: SAMSUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 10/12/2021 tarih 2021/2469 Esas - 2021/2558 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, damadı olan davalı ile kızının boşanma aşamasında olduklarını yurt dışında yaşadığı için bu durumu sonradan öğrendiğini, davalının 13/11/2013 tarihinde davacıdan edindiği 4194 ada 9 parsel sayılı taşınmazın aslında kendisine (davacıya) ait olduğunu, yurt dışında olması nedeniyle, taşınmazın kiraya verilmesi, bakım - onarımı, aidat ve giderlerinin takibini yapması için, taşınmaz ile ilgili işlemlerin bu şekilde daha kolay olacağı inancı ile damadına güvenerek bedelsiz olarak devrettiğini, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince yurda kesin dönüş yaptığında taşınmazın tekrar davacıya devredileceği konusunda anlaştıklarını, boşanma aşamasında olan davalının taşınmazı iade etmek istemediğini, telefon mesajlarında davalının kendisine olan güveni kötüye kullanacağını açıkça beyan ettiğini, gurbette yıllarca çalışarak edindiği taşınmazı kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, satışın gerçek olduğunu, taşınmazın kiraya verilmesi bakım ve onarımı gibi işlemlerin yürütülmesi için vekalet verilmesi yeterli olup devrine gerek olmadığından, tapu harç ve masrafı yapılmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, inanç sözleşmesinin ispatı için tanık dinlenemeceğini, davacı tarafın evlendikten sonra kendisine borçlandığını, evin vergi ve masrafları yüksek olduğundan satmak isteyince evi kendisinin almak istediğini ve anlaştıklarını, evi bu şekilde satın aldığını ancak eşinin ailesi olduğu için yurt dışından geldiklerinde evi kullanmalarına izin verdiğini, satın aldıktan sonra evin tüm vergilerini ve sigortalarını kendisinin ödediğini, davacının evde hiçbir hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/09/2019 tarihli ve 2017/313 E., 2019/413 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazı davacının adına satış suretiyle damadı olan davalıya devrettiği, davacının bu devrin gerçekte inançlı temlik olduğunu savunduğu, ancak inançlı temlikin yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacının yazılı bir kanıta dayanmadığı, tarafların işlem tarihi itibariyle kayınpeder-damat oldukları anlaşılmakla tanık dinlenebileceği kabul edilse bile davacının yakın akrabası olan tanıkların taşınmazın davacının yurt dışından yardım alabilmesi için danışıklı olarak devredildiğini bildirdikleri, bu beyanlara nazaran taşınmazın ahlaka aykırı bir amacı gerçekleştirmek için devredildiği, bu şekilde verilen şeyin geri istenemeyeceği, nihayet davacı yanın dava dilekçesinde bu vakıaya dayanmadığı, taşınmazla ilgili işlemlerin rahat yürütülebilmesi amacıyla devredildiğine yönelik iddianın, bu sorun verilecek bir vekaletnameyle halledilebileceğinden, hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı tanıklarının samimi beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, davacının inançlı temlik iddiasını yasal kanıtlarla kanıtlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 27/01/2020 tarihli ve 2019/2778 E., 2020/161 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; Mahkemece "..davacının inançlı temlik iddiasını yasal kanıtlarla kanıtlayamadığı " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca gerekli araştırmanın yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, taraf tanıklarının dinlenilmesi ve değerlendirilmesi, davacının yemin deliline dayanmış olması da gözetilerek davacıya bu hakkını hatırlatması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin istinaf itirazları yerindedir.” gerekçesi ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 14/09//2021 tarihli ve 2020/87 E., 2021/296 K. sayılı kararıyla; inançlı temlikin yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacının yazılı bir kanıta dayanmadığı, davacı tarafından delil olarak dayanılan tapu masrafları başlıklı belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olmadığı, dosyaya ibraz edilen whatsapp yazışmalarının yanlar arasında gerçekleşmediği, inançlı işlemin belgesi niteliğinde ve tapuda yapılan işlemi hükümden düşürecek güçte yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmadığı, kaldı ki dinlenen davacı tanıklarının ifadeleri ile davacının iddiasının örtüşmediği, davacının iddiasını aşar mahiyetteki tanık ifadelerine itibar edilemeyeceği, davacının inançlı işleme dayanak kıldığı sebebe göre, sorun davalıya verilecek bir vekaletname ile çözüme kavuşturulabilecekken taşınmazın devredilmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, davacı tarafça davalıya yemin teklif edilmediği, bu haliyle ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tanıklarının dinlenmesine muvafakatları bulunmamasına rağmen Mahkemece bu tanıkların dinlendiğini ve hükme gerekçe yapıldığını, Mahkemece her ne kadar tanık beyanlarının birbirini doğrulamadığı davacı iddiasını aşar şekilde beyanda bulunduğu tespiti yapılsa da bu hususun da maddi gereğin uzağında olduğunu, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında davalının bedel ödeyerek dava konusu taşınmazı satın aldığına yönelik bir beyanı bulunmadığını, Mahkemece verilen kararın gerekçesinin açıkça ortaya konulmadığını, hangi gerekçe ile kararın verildiğinin açıklanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 10/12/2021 tarihli ve 2021/2469 E., 2021/2558 K. sayılı kararıyla; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, iddialarını kanıtladıklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu'nun 818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan, (V./3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince, (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.