"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/109 E., 2019/361 K.
DAVACILAR : ..., ... vekilleri Avukat ...
DAVALILAR : ... Belediye Başkanlığı vekili Avukat ..., Hazine vekilleri Avukat ..., Avukat ..., ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabul - kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 tarihli ve 2015/1692 Esas, 2016/1997 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 154 ada 1 parselin doğusundaki yol boşluğu olarak tescil harici bırakılan kısmın aslında davacı ...’a ait 154 ada 1 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu belirterek bu kısmın davacı ... adına tesciline, yine krokide belirtilen 29,92 m2'lik alanın da kadastro çalışmalarında tescil harici bırakıldığını, oysa bu alanın davacılardan ...'a ait olduğunu ileri sürerek belirtilen bu alanın da davacı ... adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Kadastro Mahkemesinin 26.09.2014 tarihli ve 2013/22 Esas, 2014/180 Karar sayılı kararıyla; 15.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen kırmızı taralı 29,92 metrekarelik bölümün yol olarak yapılan tespitinin iptali ile aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tesciline, 23.08.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda sarı ile boyalı ve (A) harfiyle gösterilen 33,06 metrekarelik bölümün yol olarak yapılan tespitinin iptali ile 154 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle 154 ada 1 parselin 762,83 metrekare olarak tespit maliki davacı ... adına tesciline, 15.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3,48 metrekarelik bölüme yönelik davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi yol boşluğu olarak tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 tarihli ve 2015/1692 Esas, 2016/1997 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece, davacılar lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun düşmediği, davacılarca, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kendilerine ait iken kadastro sırasında yol boşluğu vasfıyla tespit harici bırakıldığı iddiasına dayanarak dava açıldığı, taşınmaz başında yapılan keşif sonucu dosyaya ibraz edilen teknik bilirkişi raporunda da çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro çalışmalarında yol boşluğu olarak bırakılan sahaya isabet ettiğinin belirtildiği, böylece, kadastro tespitleri sırasında çekişmeli yer hakkında tutanak düzenlenmeyerek yol olarak tespit harici bırakıldığının anlaşıldığı, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 25 inci maddesine göre, Kadastro Mahkemesinin görevi, hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla sınırlı olup tutanak düzenlenmeyen yerler hakkında açılacak davaların genel mahkemelerin görevine girdiği, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup re'sen göz önüne alınması gerektği, hâl böyle olunca; Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu...” belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ... Kadastro Mahkemesinin 02.12.2016 tarihli ve 2016/82 Esas, 2016/132 Karar sayılı kararı ile; Mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Çine Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair karar verilmiş, karar 02.02.2017 tarihinde kesinleştirilip dosya Çine Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Çine Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.09.2019 tarihli ve 2017/109 Esas, 2019/361 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne harita bilirkişisi İ. ...’un 15.11.2023 tarihli rapor ve krokisinde (B) harfiyle gösterilen kırmızı taralı 29,92 m2’lik alanın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına kayıt ve tesciline, 23.08.2012 tarihli fen bilirkişisi ...’ın rapor ve krokisinde sarı ile boyalı (A) harfiyle gösterilen 33,06 m2’lik bölümünün aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların ... Mahallesi sakinlerinin ortak kullanımana ait yol olup davacının taşınmazlarına komşu olduklarını, ortak kullanıma açık ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, bu nedenle davacılar adına tescil edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yol boşluklarının özel mülkiyete konu olamayacağını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların yol olması nedeniyle kadastro çalışmalarında yol olarak tescil harici bırakıldığını, yolların kamu malı niteliğinde olup özel mülkiyete konu olamayacağını, taşınmazların kadim yol olduğunun hava fotoğraflarından anlaşıldığını, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalı ... Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, dava konusu alanların 2644 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi gereğince ... Belediye Başkanlığı adına tescil edilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu alanların kadim yol olup zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları,
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden;davacılar ... ve ... tarafından, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümleri hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tescil istemiyle 29.01.2007 tarihinde dava açılmıştır.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacılar yararına zilyetlikle edinim şartlarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince yasal ilanlar yapılmamış, ayrıca davacılar ... ve ... adına belgesiz olarak zilyetlik yoluyla tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı ve mevcut ise miktarı da araştırılmamıştır.
2. Hâl böyle olunca; Mahkemece öncelikle TMK’nın 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanakları dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenmesi, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, davacılar adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığının saptanması, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin yatırılan temyiz karar harçlarının istek halinde Belediyelere iadesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.