"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen asıl dava tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis, birleştirilen dava ise muhdesatın tespiti davası sonunda Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12/06/2019 tarihli 2017/436 Esas 2019/484 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl davada davacılar-birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar-birleştirilen davada davalılar, mirasbırakan babaları ...’ın 234 parsel sayılı taşınmazını 05/05/2003 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğunu, dava konusu taşınmazı satmayı gerektirecek bir nedenin bulunmadığını, işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini, aksi halde tenkise karar verilmesini istemişler, birleştirilen dava yönünden ise çekişme konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının mirasbırakanları tarafından yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
II. CEVAP
Davalı-birleşen davada davacı, dava konusu taşınmazın bedeli mukabilinde devredildiğini, daha sonra çekişme konusu taşınmaz üzerine ev yaptığını, muvazaanın olmadığını belirterek asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise taşınmaz üzerinde bulunan evin kendisine ait olduğunun tespiti ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli ve 2011/258 E., 2014/462 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleştirilen dava yönünden ise taşınmaz üzerinde bulunan yapının 1/3’ünün davalıya, geri kalan 1/3’er paylarının ise mirasbırakan ve eşine aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı-birleştirilen dosyada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27.04.2017 tarihli 2014/21334 Esas 2017/2197 Karar sayılı kararıyla; “...davacılar vekili tarafından yasal süresinde dosyaya sunulan 15.01.2012 havale tarihli dilekçe ile tanıkların bildirildiği, isimleri bildirilen tanıklar dinlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. O halde; davacı tarafından isimleri bildirilen tanıkların usulünce duruşmaya davet edilerek dinlenilmesi, tüm deliller bir arada değerlendirilmek sureti ile mirasbırakanın gerçek iradesinin saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, birleştirilen dava yönünden temyiz itirazına gelince; birleştirilen davada davacı tarafından, asıl dava davacılarınca aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı iddiası ile eldeki dava açılmış olup davaya konu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. O halde, Mahkemece hukuki yarar yokluğundan birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan nedenlerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK'nun 24/2. fıkrasında yer alan "Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz." düzenlemesi karşısında, Mahkemece asıl davada davalı olan tarafa, eldeki tespit davasını açması için süre verilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 12/06/2019 tarihli ve 2017/436 Esas 2019/484 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl dava yönünden muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, birleştirilen dava yönünden ise kentsel dönüşüm, kamulaştırma ve ortaklığın giderilmesi davasının bulunmaması nedeniyle muhdesatın tespitine karar verilmesinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar-birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davacılar-birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakan tarafından dava konusu taşınmazın birlikte yaşadıkları davalı oğluna bedelsiz olarak devredildiğini, işlemin bedelsiz ve bağış suretiyle yapıldığını, asıl amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteklerine, birleştirilen dava ise muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
( IV/2. ) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; asıl davada davacılar-birleştirilen davada davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasa ile bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.