Logo

1. Hukuk Dairesi2022/184 E. 2022/2488 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında kızıyla akdettiği ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası içerdiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından mirasbırakana fiilen bakıldığının, mirasbırakanın başka mal varlığının da bulunduğunun ve temlik edilen malın değerinin makul sınırlar içerisinde olduğunun tespit edilmesiyle muris muvazaası iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, mirasbırakan ...’ın sağlığında eşiyle birlikte oturduğu 272 ada 6 parsel sayılı taşınmazını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla kızı davalı ...’e ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiğini, ayrıca mirasbırakanın düzenlediği 10/08/1988 tarihli vasiyetnameye göre mirasbırakanın kızı ...’e bırakılan 89 ada 40 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanın sağlığında devredildiğini, yine vasiyetnamede davaya konu 272 ada 6 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkının ölünceye kadar mirasbırakanın eşi ...’ye, içerisindeki eşyaların ise davalı ...’e vasiyet edildiğini, ancak vasiyetnamenin açılması sırasında davalı ...’in taşınmazın kendisine devredildiği yönündeki beyanı ile diğer mirasçıların durumdan haberdar olduğunu, mirasbırakan ve eşinin ölünceye kadar bu taşınmazda yaşadığını, mirasbırakanın asgari ücretle çalıştığını ve SSK emeklisi olduğunu, davaya konu taşınmazın mirasbırakanın tüm malvarlığını oluşturduğunu, bitişik parselde davalının oturması nedeniyle mirasbırakanın davalıyı üstün tutmak istediğini, mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığını, müvekkillerinden ...’nın da mirasbırakan ile davalı kadar ilgilendiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde saklı paylarının tenkisini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili bila tarihli cevap dilekçesinde, müvekkilinin mirasbırakan babası ve annesine ölünceye kadar baktığını, babasının ağır seyreden şeker hastalığı nedeniyle malulen emekli olduğunu, davacıların yasal süre içerisinde vasiyetnamenin iptalini talep etmediğini, davacıların ölünceye kadar bakma akdinden haberdar olduğunu ve müvekkilinin mirasbırakanın ölümünden sonra kendisine geçen evi annesine tahsis ettiğini, tenkis talebi yönünden, mirasbırakanın ölüm tarihinde davaya konu taşınmazdaki binanın eski olması nedeniyle değersiz olduğunu, müvekkilinin müteahhit ile anlaşması üzerine davacıların bu şekilde iddiada bulunduğunu, mirasbırakanın ölmeden önce tüm mallarını kendince taksim ettiğini, eşine ev aldığını, intifa hakkı verdiğini, eşine aldığı evin davacılar tarafından paylaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Feri müdahil İdrisoğlu Ltd. Şti. vekili, vekil eden şirketin davaya konu taşınmaza ilişkin olarak davalı ... ve dava dışı kişilerle 13/02/2016 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, kaba inşaatın tamamlandığını, eser sözleşmesi şekil şartından yoksun ise de edimlerin taraflarca ifa edildiğini, şirketin davalı ve diğer kişilerden alacaklı olduğunu belirterek davalı yanında feri müdahil olarak davaya katılmayı ve taşınmaz üzerinde arsa payları korunarak kat irtifakı kurulmasına izin verilmesini talep etmiştir.

Feri Müdahil ... vekili, davaya konu taşınmazda hissedar olduğunu ve feri müdahil şirket ile yapılan adi kat karşılığı inşaat sözleşmesine taraf olduğunu, taşınmazda kat irtifakı kurulamamasının mağduriyetler yarattığını belirterek davaya feri müdahil olarak katılmayı ve arsa payları korunarak kat irtifakı kurulmasına izin verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23/05/2019 tarihli ve 2017/100 E., 2019/124 K. sayılı kararıyla; davacı tanıklarının çelişkili ve yetersiz beyanda bulunduğu, davalı tanık beyanlarının görgüye dayalı ve tutarlı olduğu, mirasbırakanın bakım ve gözetimi ile davalının ilgilendiği, mirasbırakanın sağlığında bakım görevinin yerine getirilmediğine dair bir şikayetinin bulunmadığı, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile yapıldığının ispatlanamadığı, akdin ivazlı olması nedeniyle tenkise tabi olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın davya konu taşınmazdan başka malvarlığının bulunmadığını, sözleşme yaptığı tarihte halen çalışıyor olduğunu, yapılan tasarrufun makul sınırlr içerisinde kalmadığını, soyut tanık beyanlarına itibar edildiğini, tanık ...’nın beyanlarının hatalı değerlendirildiğini, davalı tanıklarının da mirasbırakanın 50 yaşında sağlıklı olduğunu belirttiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01/11/2021 tarihli ve 2019/1538 E. 2021/1521 K. sayılı kararıyla; murisin kalp ve şeker hastalığının bulunduğu, şeker hastalığının ilerlemesi nedeniyle gözlerinin görmediği, önceleri davalının yardımı ile yürüyebilen murisin sonrasında yürüyemez olduğu, maaşını davalının çektiği, davalı ile murisin yan yana evlerde oturdukları, murisin eşi ile birlikte oturduğu evin temizliği ile yemeklerini davalının yaptığı ve birlikte yiyip içtikleri, bu suretle murise davalı tarafından vefatına kadar bakıldığı, murisin kendisine bakması amacıyla davalıya dava konusu taşınmazdaki 1/2 hissesinin kuru mülkiyetini ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, davalının da bakım edimini yerine getirdiği, kaldı ki muris tarafından sağlığında davalının bakım borcunu yerine getirilmediğinin ileri sürülmediği, murisin davacı mirasçıları ile dargınlık., küslük durumunun olmadığı, davacı tarafça murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirecek bir olgunun da ortaya konulmadığı, murise ait başka bir taşınmazın satılarak mirasçıları arasında paylaşıldığı, mirasbırakanın amacının mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin temlik tarihi olan 25.07.1990 tarihi itibariyle değerinin 62.204,72 4ETL.olduğu, davalıya kuru mülkiyetin devredildiği, bu değerin makul karşılanabilecek bir sınırda kaldığı, akdin ivazlı olması nedeniyle tenkis hükümlerinin de uygulanmayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak tanık beyanlarının hatalı değerlendirildiğini, davanın tanık beyanlarıyla ispatlandığını belirtmiş, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

3.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

3.3.3. Somut olayda, reddedilen ve temyize konu edilen toplam dava değeri davacılar ... ve ... yönünden 82.500 TL olarak tespit edilmiş ise de diğer davacılar ..., ..., ... ve ... yönünden 20.625 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630 TL’nin altında kalmaktadır.

3.3.4. Davacılar ... ve ...’ın temyiz itirazları yönünden, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2.) no.lu paragraflarında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen gerekçeyle ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacılar ..., ..., ... ve ... yönünden temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE, davacılardan peşin alınan harçların iadesine,

2- Diğer davacılar ... ve ...’ın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılar ... ve ...’tan alınmasına 28/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.