Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1904 E. 2022/7172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden taşınmazlar üzerindeki tapu iptal ve tescil davasında, davalıların terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olup olmadığı ve davanın tüm mirasçılar tarafından açılması gerekip gerekmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye dahil taşınmazlar hakkında bir mirasçının diğer mirasçılar aleyhine miras payı oranında tescil isteyebileceği, ancak terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olanlar aleyhine açılan davada tüm mirasçıların katılımının zorunlu olduğu gözetilerek, davalıların terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olanlar olması sebebiyle davanın kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : FETHİYE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil istekli açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilinin istinaf talebi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. İstinaf Mahkemesi kararına karşı yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 01/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ... çekişmeli taşınmazların tamamının eşi olan mirasbırakanı ...’in atalarından geldiğini, kadastro sırasında miras hissesinin davalılar adına tespit edildiğini ileri sürerek, çekişmeli 122 ada 10,11, 15, 31, 69, 70, 141 ada 8, 18, 19, 157 ada 62, 63, 78, 191 ada 44, 45, 46, 47, 195 ada 10, 11, 17 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras hissesi oranında adına kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

Davacı vekili 16.12.2019 havale tarihli dilekçe ile dava konusu 122 ada 11, 15, 141 ada 18 ve 157 ada 63 parsel sayılı taşınmazların davalılar tarafından dava dışı 3. kişilere devredildiğini belirterek, bu taşınmazların keşfen belirlenen bedelinin miras hissesi oranındaki karşılığının davalardan tahsili istemiyle davasını ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; çekişmeli 122 ada 10, 11, 15, 31, 69 ve 70 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinden önce tek bir tarla olduğunu, bu tarlarının tamamının kök murisler ... ve ...tarafından kızları ...'e verildiğini, ...’nin vefatıyla tek mirasçısı olan davalıların yakın mirasbırakanı ...'na taşınmazın intikal ettiğini, ... ve eşi ... ile çocukları olan davalıların bu yerlerde zilyetliği sürdürdüklerini, davacının Fethiye Noterliğinin 17/04/1968 tarihli 01355 yevmiye sayılı "Arazi Miri Hiba İbra Senedidir" başlıklı belgeye göre bu yerlerin ...'e ait olduğunu çok iyi bildiğini, bakiye taşınmazlar yönünden ise davalılar ..., ..., ... ve ...’nun dava konusu taşınmazları emek ve para sarf ederek imar ve ihya ettiklerini, her türlü bakımını yaptıklarını, taşınmazlar üzerinde davacının zilyetliğinin hiçbir zaman olmadığını, kaldı ki davacı tarafın miras hakkının tamamını daha evvel aldığını, davacı ve diğer aile büyüklerinin yaklaşık 60 yıl önce miras paylaşımını yaptıklarını ve davacının miras payına mahsuben bir kısım taşınmazı kendi adına tescil ettirip ardından 3. kişilere devrettiği bu nedenle kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro tespitine bu zamana dek itiraz edilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taşınmazların müşterek kök muristen intikal ettiği ve taksim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne,

122 ada 10 parsel, 141 ada 19 parsel ve 157 ada 62 parsellerin davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline, 6.616,44 TL bedelin davalı ...'den alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,

122 ada 31 parsel, 191 ada 46 parsellerin davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

122 ada 69 parsel, 191 ada 47 parsellerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

122 ada 70 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

195 ada 10 parsel, 141 ada 19 parsel ve 157 ada 78 parsel sayılı taşınmazların davalı ..., ... ve ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

141 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

191 ada 44 parsel, 195 ada 11 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline, 1.213,00 TL bedelin davalı ...'ndan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,

157 ada 63 parsel sayılı taşınmazdaki ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline, 11.190,00 TL bedelin davalı ...'ndan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, çekişmeli 141 ada 18, 157 ada 63, 122 ada 11 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönünden zamanaşımı definde bulundukları ancak Mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkilleri ..., ..., ... ve ...'nun, taşınmazları üstsoyları ile birlikte imar ve ihya ettikleri, davacının taşınmazlarda hiçbir zaman zilyetliğinin olmadığını, davacı taraf yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını, davacı tarafın miras payına karşılık olarak müşterek muristen intikal eden ... Mahallesinde bulunan 506, 507 ve 520 parsel sayılı taşınmazların tamamının Fethiye Tapulama Mahkemesinin 1976/446 E-1983/17 K sayılı kararı ile verildiğini, yine davacının kök muristen intikal eden .... Mahallesinde bulunan 2961 ada 5 ve 8 ve 2991 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarda miras hissesi oranında pay aldığını, ayrıca 195 ada 10 parsel üzerinde bulunan evin ... 'nun parası ile onun adına yapıldığını, davacının miras hissesine karşılık taşınmazlarını aldığını, Eldirek Mahallesinde bulunan çekişmeli taşınmazların Fethiye Noterliğinin 17/04/1968 tarihli "Arazii Miri Hiba İbra Senedidir" başlıklı belgeye göre ...'e ait olduğu ve onun çocukları tarafından zilyet edildiğini, keşfe ve bilirkişi raporlarına itirazda bulunduklarını, keşifte alınan beyanların çelişkilerle dolu olduğunu, dinlenen kişilerin taşınmazlar hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadıklarını, davacı tanığı...'nin davacının taşınmazlarda payı olmadığını beyan ettiğini, kadastro tutanak tanıklarının imzalı beyanlarının hükme esas alınmadığını, taksim yoluyla davacıya kalan taşınmazların Mahkemece dikkate alınmadığını belirterek kararı istinaf etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin temyize konu kararında dosya kapsamına, kararın gerekçesi ve yöntemine uygun olarak yapılan keşif ve inceleme sonucunda; çekişmeli taşınmazların kök mirasbırakan ... den geldiği, davacının ... mirasçısı ...'in eşi ve mirasçısı olduğu, mahalli bilirkişi beyanları ve davacı tanık beyanlarından ...'e pay verilmediğinin anlaşıldığı, davalı taraf taksim iddiasına dayanmış ise de dinlenen tanık beyanlarında taksime ilişkin bir bilgi bulunmadığı, dolayısıyla mirasın taksim edilmediği ve davacı ... in mirasçı olarak hissesinin bulunduğunun anlaşılması sonucunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış ve davalıların bu yöne ilişkin istinaflarının reddinin gerektiği ancak; Mahkemece, çekişmeli 167 ada 63 parselin tapusunun iptaline karar verilmiş ise de, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesi ile eski malik ...'na karşı tazminat talebi ile yargılamaya devam edilmesi yönünde davanın ıslah edildiği anlaşıldığından, çekişmeli 167 ada 63 parsel hakkında tapusunun iptaline karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın kaldırılması suretiyle yeniden karar verilerek,

Davanın Kabulü ile;

122 ada 10 parsel, 141 ada 19 parsel ve 157 ada 62 parsellerin davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline, 6.616,44 TL bedelin davalı ...'den alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,

122 ada 31 parsel, 191 ada 46 parsellerin davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

122 ada 69 parsel, 191 ada 47 parsellerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

122 ada 70 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

195 ada 10 parsel, 141 ada 19 parsel ve 157 ada 78 parsel sayılı taşınmazların davalı ..., ... ve ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

141 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline,

191 ada 44 parsel, 195 ada 11 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 240/3072 payının davacı adına tapuya tesciline, 1.213,00 TL bedelin davalı ...'ndan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,

11.190,00 TL bedelin davalı ...'ndan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, davalılar ... , ... ve ...’nın babaları ...’in hayatta olması nedeniyle dip murisin terekesine göre 3. kişi konumunda olduklarını, bu davalılara karşı dava açılamayacağı bu hususun hüküm kurulurken göz ardı edildiğini, çekişmeli 122 ada 10, 11, 15, 31, 69 ve 70 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinden önce tek bir tarla olduğunu, bu tarlanın tamamının kök dip murisler ... ve ...tarafından kızları ...'e verildiğini, ...’nin vefatıyla tek mirasçısı olan davalıların yakın mirasbırakanı ... 'na taşınmazın intikal ettiğini, ... ve eşi ... ile çocukları olan davalıların bu yerlerde zilyetliği sürdürdüklerini, davacının Fethiye Noterliğinin 17/04/1968 tarihli 01355 yevmiye sayılı "Arazi Miri Hiba İbra Senedidir" başlıklı belgeye göre bu yerlerin ...'e ait olduğunu çok iyi bildiğini, bakiye taşınmazlar yönünden ise davalılar ..., ..., ... ve ...’nun dava konusu taşınmazları emek ve para sarf ederek imar ve ihya ettiklerini, her türlü bakımını yaptıklarını, taşınmazlar üzerinde davacının zilyetliğinin hiçbir zaman olmadığını, kaldı ki davacı tarafın miras hakkının tamamını daha evvel aldığını, davacı ve diğer aile büyüklerinin yaklaşık 60 yıl önce miras paylaşımını yaptıklarını ve davacının miras payına mahsuben bir kısım taşınmazı kendi adına tescil ettirip ardından 3. kişilere devrettiği bu nedenle kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro tespitine bu zamana dek itiraz edilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi miras yoluyla intikal eden hakka dayalı tapu iptali ve tescil ile bir kısım taşınmazlar yönünden bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, " Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." hükmünü içermektedir.

3.3.3. TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.

3.3.4. TMK'nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;

“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.

Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.

3.3.5. Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. İddiaya konu mamelekin tereke malı olmadığını ispat etmek külfeti ise TMK’nun 6. maddesi uyarınca iddia edene yüklenmiştir.

3.3.6. TMK'nın 702/2. maddesi, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir” hükmünü taşımaktadır. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli ve 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.

3.3.7. TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oybirliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir. Böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak yoktur. Diğer bir anlatımla, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması, ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi mümkün değildir ve davanın reddi gerekir. Aynı nedenle, tereke temsilcisi de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açmış olduğu davaya icazet verip davayı devam ettiremez. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve öğretinin görüşü bu yöndedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı 2001, C.1, s. 984 vd). ( aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 16.03.2021 tarihli ve 2017/16-465 E.,2021/262 K. sayılı kararı)

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dava konusu 122 ada 31, 69, 70, 157 ada 78, 191 ada 47, 195 ada 10 parsellere yönelik davalıların temyiz itirazları incelendiğinde, kadastro sırasında irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bahsi geçen taşınmazlardan 122 ada 69 ve 191 ada 47 parsellerin davalı ... adına, 122 ada 70 parselin ... adına, 122 ada 31 ve 191 ada 46 parsellerin davalı ... adına, 157 ada 78 ve 195 ada 10 parsel sayılı taşınmazların ise davalılar ..., ...ve ... adına eşit hisselerle tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek kök muris ...’ten intikal ettiği iddiasıyla dava açmıştır. Bilindiği üzere TMK'nın 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması, muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanması gerekir. Ne var ki somut olayda adı geçen davalılar ..., ...ve ... babaları ... halen hayatta olduğundan kök muris ... terekesine göre 3. kişi konumundadır. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur.

Somut olayda davacı ... çekişmeli taşınmazların müşterek kök muris ...’ten intikal ettiği iddiası dayandığına, davalılar ..., ...ve ...’in babaları ... halen hayatta olduğuna göre; kök muris ... terekesine karşı 3. kişi konumunda olan adı geçen davalılar aleyhine miras payına yönelik dava açılamayacağı kuşkusudur. Mahkemece, belirtilen gerekçe ile dava konusu 122 ada 31, 69, 70, 157 ada 78, 191 ada 47, 195 ada 10 parsellere yönelik davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3.3.2. Dava konusu 122 ada 10, 11, 15, 141 ada 8, 18, 19, 157 ada 62, 63, 191 ada 44, 45, 46, 195 ada 11 ve 17 parsellere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre bahsi geçen taşınmazlar yönünden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

IV.SONUÇ:

1- Yukarıda kararın (V/ 3.3.1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle dava konusu 122 ada 31, 69, 70, 157 ada 78, 191 ada 47, 195 ada 10 parsellere yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile HMK.'nın 371. maddesi gereğince İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının bahsi geçen taşınmazlar yönünden BOZULMASINA,

2- Yukarıda kararın (V/ 3.3.2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle; dava konusu 122 ada 10, 11, 15, 141 ada 8, 18, 19, 157 ada 62, 63, 191 ada 44, 45, 46, 195 ada 11 ve 17 parsellere ilişkin hüküm yönünden dosya içeriği ve kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taraf vekilleri için 8.400,00’er TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine, aşağıda yazılı 1.824,99 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 01.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.