"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro çalışmaları sonucunda; Yusufeli ilçesi Alanbaşı köyü çalışma alanında bulunan ve ... adına tespit ve tescil edilen 264 ada 60 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tapu iptali ve tesciline, yine aynı nedenlere dayanarak paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümlerinin adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (H) ve (J) harfleri ile gösterilen 1,82 ve 9,99 m2 yüzölçümündeki bölümlerin davacılar adına tesciline, çekişmeli 264 ada 60 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
2.1.Davacılar vekili, çekişmeli 264 ada 60 parsel sayılı taşınmazın davacıların zilyetliğinde olduğunu, davalı tarafın kullanımının bulunmadığını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.2.Davalı Hazine temsilcisi, Hazine aleyhine verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar adına tescili isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde, "Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümleri düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde, çekişmeli 264 ada 60 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne karşı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak açılan dava Mahkemece reddedilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; davacıların dava konusu ettikleri fen bilirkişi raporunda 264 ada 60 sayılı parselde (K) ve (M) harfleri ile gösterilen bölümler kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilmiş olması nedeniyle ihtilafın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Ne var ki; Mahkemece bu doğrultuda yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, davacı yararına tespit tarihinden geriye 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
6.3.2. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (H) ve (J) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacılar adına tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmaz bölümleri 2010 yılında yapılan kadastro çalışmalarında yol olması nedeniyle tespit harici bırakılarak paftasında yol olarak gösterilmiştir. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için dava konusu yere ait uydu fotoğrafları getirtilerek inceleme ve değerlendirme yapılmamış; bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kullanım durumuna dair beyan alınmamıştır.
Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmaz bölümlerinin tespit tarihinden öncesine ait en eski ve en yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, tüm köylü tarafından genel yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol değil ise kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde tasarruf edildiği, davacı tarafın zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususları sorulmalı, harita mühendisinden elde edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, bu kapsamda taşınmaz bölümlerinin yol olarak kullanılıp kullanılmadığını bildirir rapor istenmeli, ziraat mühendisinden taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, ekonomik amaca uygun kullanımın bulunup bulunmadığını belirtir her bir taşınmaz bölümünün ayrı ayrı fotoğraflarla desteklenmiş bilimsel rapor alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, (H) ve (J) bölümleri yönünden eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, bilirkişi raporunda (H), (J), (K) ve (M) harfleri ile gösterilen bölümlere ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.