Logo

1. Hukuk Dairesi2022/211 E. 2022/5260 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kısıtlı adına açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının dava ehliyetinin olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın başında davacıya dava açma yetkisi veren vesayet makamı kararının dava ehliyeti sağlamaya yetmediği, ancak yargılama sırasında davacı lehine temsil kayyımı atanması ile dava ehliyeti noksanlığının giderilmiş olması ve kısıtlının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın usulden reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, babası ...’in kısıtlandığını ve davalı eşi ...’in vasi olarak atandığını, vasinin kısıtlama kararından önce kısıtlıdan aldığı vekâletnameyi kullanarak kısıtlının maliki olduğu 105 ada 8 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, bu durumun öğrenilmesi üzerine vasinin değiştirilmesi için vesayet makamına yaptıkları başvuru sonucunda ... ...’in vasi olarak atandığını, yeni atanan vasiye iptal-tescil davası açıp yürütmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen yeni vasi ...’nin dava açmadığını, bunun üzerine kendisinin vasi olarak atanması için yeni bir dava açarak talepte bulunduğunu, bu dosyanın önceki vesayet dosyası ile birleştiğini, mahkemece 08.10.2018 tarihli ek karar ile kendisine bu davanın açılması hususunda yetki verildiğini ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı tapunun iptali ile kısıtlı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Davalı ..., taşınmazı 260.000,00 TL bedelle iyi niyetle satın aldığını,satış bedelinin vekil ...’in hesabına yatırıldığını, temlik tarihinde ...’in vasayet altına alındığını bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

1.2. Davalılar ... ve ..., vekaletname tarihinde ...’in kısıtlı olmadığını,davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1828 Esas, 2013/1033 Karar sayılı 08/10/2018 tarihli ek kararı ile ... adına tapu iptali ve tescil davası açmak ve takip etmek üzere ...'ye yetki ve izin verilmesine karar verilmiş ise de; Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1828 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, mahkemenin 14/03/2018 tarihli ek kararı ile ...'i temsil etmek üzere ...'a yetki ve izin verilmesine karar verildiği, vasinin vasilik görevinin devam ettiği, vasinin; kısıtlının bütün menfaatlerini korumak, hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü olduğunun açık olduğu, bu durumda açılacak davayı yalnızca ...'in vasisinin açabileceği, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri Özetle

Kısıtlı ...’e atanan son vasi ...’a dava konusu taşınmazın satışının usulsüz olduğu ihbarının yapılmış olmasına rağmen, vasi tarafından kısıtlının haklarını korumaya yönelik her hangi bir adım atılmayacağının belirtilmesi üzerine vesayet makamınca Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1828 K sayılı 08.10.2018 tarihli ek kararı ile davacıya kısıtlı ... adına tapu iptal ve tescil davası açmak ve davayı takip etmek üzere yetki ve izin verildiğini, vesayet makamı tarafından verilen bu iznin TMK’nın 413. maddesi gereğince usul ve yasaya uygun olduğunu, vasinin kısıtlıya ait taşınmazı vesayet makamından izin alarak satabileceğini, ancak vasinin kısıtlıdan daha önce almış olduğu vekaletnameyi kullanarak satış işlemini yaptığını, vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, diğer davalılar ... ve Hüseyin’in de iyi niyetli olmadıklarını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08/12/2021 tarihli ve 2021/1879 Esas 2021/1785 Karar sayılı kararıyla; kısıtlı ...'e önce ...'in vasi olarak atandığı, sonrasında vasi değişikliğine gidilerek ...'un vasi olarak atandığı, asıl vesayet dosyası olan Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1828 Esas, 2013/1033 Karar sayılı dosyasından 08/10/2018 tarihinde verilen ek kararda ...'nin kısıtlıyı tapu iptal-tescil davasında temsil etmek üzere yetkilendirildiği görüldüğünden, bu ek kararın, ...'nin tapu iptal-tescil davasına yönelik kayyım olarak atandığı şeklinde düşünülebileceği, fakat Türk Medeni Kanunu'nun 431. maddesi gözönüne alındığında, vesayete ilişkin dosyada verilen ek kararla kayyım ataması veya yetkilendirilmesi yapılamayacağı, ayrı bir dosyadan talepte bulunulması gerektiği, davacı ...'nin vasi veya kayyım olarak atanmadığı sürece ve dosyanın bulunduğu aşama itibarı ile aktif husumetinin bulunmadığı, dolayısı ile davanın bu gerekçe ile usulden reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri Özetle

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, vesayet makamı tarafından ek kararla dava açılması için davacıya yetki verildiğini,vesayat makamı tarafından verilen bu iznin TMK’nın 413. maddesi kapsamında yalnızca bir işin yerine getirilmesi için verilen bir yetki olup, usul ve yasaya uygun olduğunu, ayrıca yargılama devam ederken Bursa 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1679 Esas, 2022/711 Karar sayılı kararıyla kısıtlı ...’i temsil etmek,hak ve menfaatlerini korumak üzere TMK’nın 426.maddesi gereğince davacının temsil kayyımı olarak atandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulur. Bu doğrultuda HMK’nın 55. maddesi “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmüne haiz olup anılan maddenin uygulanabilmesi için dava konusunun ölen tarafın varislerine miras yoluyla intikali mümkün malvarlığına ilişkin olması gerekir. Eş söyleyişle; dava konusunun sadece ölen tarafı ilgilendirdiği, miras yoluyla intikali mümkün olmayan bir hakka ilişkin olduğu hâllerde taraflardan birinin ölümü sonrasında mirasçılarla davaya devam edilemeyeceğinden HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulmaz (Kuru: s. 907, 914; Pekcanıtez, Hakan/Özekes Muhammet/Akkan, Mine/Korkmaz, Hülya Taş: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku C. I, İstanbul 2017, s. 578).

3.2.2. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince Mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya red etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.

3.2.3. HMK’nın 51. maddesinde “dava ehliyeti” dava şartı olarak benimsenmiştir. Öte yandan 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar karşısında şüphesiz hâkim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Ne var ki; dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Başka bir deyişle yargılama sırasında dava şartı noksanlığının ortadan kalkması halinde HMK’nun 30. maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ve bir kısım davalıların babası ...’in Bursa 13.Noterliğinin 15.11.2012 tarih ve 40580 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı eşi ...’i vekil tayin ettiği, ...’in Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1828 E., 2013/1033 Karar sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine davalı eşi ...’in vasi olarak atandığı, kısıtlı ... adına kayıtlı dava konusu 105 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalı vekil ... tarafından 23.02.2017 tarihinde diğer davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1828 Esas sayılı 11.10.2017 tarihli ek kararı ile ...’in vasiliği kaldırılarak kısıtlı için kızı olan davalı ...’nin vasi olarak atandığı, davacı tarafça Bursa 10.Noterliğinin 23.01.2018 tarih 2921 yevmiye nolu ihtarnamesi ile vasi ...’ye vekil ... tarafından kısıtlı adına kayıtlı taşınmazın satışı nedeni ile tapu iptali ve tescil davası açılması hususunda ihtarda bulunulduğu, ... tarafından cevaben gönderilen Bursa 10.Noterliğinin 08.02.2018 tarih 5923 yevmiye nolu ihtarneme ile herhangi bir dava açma yükümlülüğünün olmadığının bildirildiği, davacı ... tarafından, vekil ... eliyle kısıtlıya ait dava konusu taşınmazın davalı ...’ye satış işlemine ilişkin tapu iptali ve tescil davası açmak üzere kendisine yetki verilmesi için vesayet makamından talepte bulunulduğu, Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1828 Esas, 2013/1033 Karar sayılı 08.10.2018 tarihli ek kararı ile ...’nin bu talebinin kabulüne karar verilerek, kısıtlı ... adına tapu iptali ve tescil davası açmak, açılan davayı takip etmek üzere ...'ye yetki ve izin verilmesine karar verildiği, bu yetkiye dayanılarak ... tarafından eldeki davanın açıldığı, kısıtlı adına işlem yapan vekil (eski vasi) ... ile vasi ...’nin birlikte hareket ettikleri, bu suretle vasi ile kısıtlı arasında menfaat çatışması bulunduğu, kısıtlının ölümü halinde muhtemel mirasçı olacak kızı ... tarafından bütün hukuki yollara müracaat edildiği, sonuçta kısıtlı ölmeden, eldeki yargılama devam ederken davacı ... tarafından yapılan müracaat üzerine Bursa 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1679 Esas,2022/711 Karar sayılı 29.04.2022 tarihli kararı ile kısıtlı ...’e ait 105 ada 108 parsel sayılı taşınmaz için açılacak tapu iptali ve tescil davasında kısıtlıyı temsil etmek üzere davacı ...’nin temsil kayyımı olarak tayin edildiği, bu suretle davanın başında eksik olan dava şartının sonradan tamamlandığı, diğer yandan kısıtlının da bu karardan sonra 04.05.2022 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.

3.3.2. Hâl böyle olunca, kısıtlının yargılama sırasında ölümü üzerine HMK’nın 55. maddesinde gösterilen şekilde ölen kısıtlının mirasçıları tebligat yoluyla davadan haberdar edilerek mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması hâlinde tüm mirasçılardan muvafakat alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.