"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilleri ve davalı ... ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı ... ile birleştirilen davada davacılar ... ve ...; mirasbırakan babaları ...’ün dava konusu 508 ada 2 parsel sayılı taşınmazını davalı eşi ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, ...’nin de temlikten kısa bir süre sonra taşınmazda bulunan bir kısım hissesini diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’e satış yoluyla devrettiğini, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığını, tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar ..., ..., ..., ... ve ...; mirasbırakanın serbest iradesi ile sağlığında dava konusu taşınmazın tamamını davalı eşi ...’ye devrettiğini, davacıların da satıştan haberdar olduklarını, davalı ...’ye davalı ... ve ...’nin baktığını, davacıların ise anneleri ... ile ilgilenmediğini, bir kısım hissenin ise sonrasında davalı ... tarafından bedeli karşılığında satın alındığını, muvazaanın bulunmadığını; asıl ve birleştirilen davada davalı ..., taşınmazda eski kiracı olduğunu, sonrasında bedeli karşılığında satın aldığını, iyiniyetli 3.kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlar, davalı ...’nin yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 12/04/2016 tarihli ve 2012/508 E., 2016/180 K. sayılı kararıyla; davalılar ... ve ... yönünden kötüniyetli olduklarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalılar ..., ..., ... ve dahili davalılar ... yönünden ise muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... vekili ile davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Darenin 02/12/2019 tarihli ve 2016/13752 E., 2019/6168 K. sayılı ilamıyla; davalı ...’in temyiz isteminin süresinde olmadığı tespit edildikten sonra “... Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine. Davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince; ...somut olayda; toplanan deliller yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı olduğu ve mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının davacılar tarafından kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, hükmü süresinde ve usulüne uygun olarak temyiz eden davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 02/12/2020 tarihli ve 2020/418 E., 2020/487 K. sayılı kararıyla; davalı ... yönünden muvazaa iddiasının bozma ilamında da belirtildiği gibi kanıtlanamadığı, hükmün diğer kısımlarının bozma dışında kaldığından başkaca değerlendirme yapılmasına yer olmadığı gerekçesiyle davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar ..., ... ve dahili davalılar ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davanın davacısı ... vekili, birleşen dava davacıları ... ve ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Asıl davada davacı ... vekili ile birleştirilen davada davacı ... ve ... vekili temyiz dilekçelerinde özetle; davalı ...’in kararı yalnızca zamanaşımı yönünden temyiz ettiğini, davalının hiçbir zaman düzenli bir işi ve gelirinin bulunmadığını ve hayatı boyunca ailesinden faydalandığını, kardeşlerinin rızası hilafına taşınmaz kiralarını tahsil ettiği ancak abonelik bedellerini ödemediğini, taşınmaza ilişkin borçların diğer mirasçılar tarafından ödendiğini, davalının iyi niyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, erkek çocuğun üstün tutulduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; yasal mirasçılığı nedeniyle sahip olması gereken hissenin kararla iptal edilerek miras payının tamamen ortadan kaldırıldığını, taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, taşınmaz üzerinde bulunan 3 binadan birisinin kendisine ait müstakil ev olduğunu ancak kadastro tespiti sırasında mirasbırakan adına tespit edildiğini, bu hususun eski bina ve çevre vergileri ile tanık beyanlarından anlaşıldığını, daha sonra mirasbırakana ödeme yaparak kendi adına tescil ettirdiğini, buna ilişkin dekontları sunmasına rağmen dikkate alınmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
6.2.2. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Hükmüne uyulan (IV/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Taraf vekillerinin yerinde bulunmayan diğer temyiz itirazlarının reddine.
6.3.2. Ne var ki, HMK'nın 297. maddesine uygun olarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde veraset ilamına atıf yapılmak suretiyle davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip, kalan payın davalı üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken, veraset ilamına atıf yapılmaksızın ve iptal edilecek pay oranı açıkça belirtilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
6.3.3. Öte yandan, Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 2018/36896 Başvuru no.lu kararı da bu yöndedir.
6.3.4. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. (Örn: 1.H.D. 2020/3743E, 2021/4867K )
6.3.5. Harçlar Kanununun uygulanması (kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle) hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
6.3.6. Eldeki davada, asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı 10.000’er TL dava değeri gösterilerek açıldığı, yargılama sırasında keşfen belirlenen dava değeri üzerinden eksik peşin harç tamamlanmaksızın yargılamaya devam edildiği, Mahkemece kurulan hükümde de dava dilekçesindeki dava değerinin esas alındığı anlaşılmış olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz ise de anılan bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Hükmün 4. fıkrasında yer alan “muris ...’e ait veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar ..., ... ve ... adına tesciline” cümlesi hükümden çıkarılarak yerine “mirasbırakan ...’e ait Bakırköy 1. Noterliğinin 01/11/2012 tarihli ve 23865 yevmiye numaralı mirasçılık belgesinde gösterilen miras payları oranında davacılar adına tesciline, bakiye payın davalılar üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına,
2- Hükmün 5. fıkrasında yer alan “683,10 TL” ifadesi hükümden çıkarılarak yerine “2.158,17 TL” ifadesinin eklenmesine, aynı fıkradaki “534,60 TL” ifadesinin çıkarılarak yerine “2.009,67 TL” ifadesinin eklenmesine,
3- Hükmün 6. fıkrasında yer alan “683,10 TL” ifadesi hükümden çıkarılarak yerine “4.316,35 TL” ifadesinin eklenmesine, aynı fıkradaki “512,30 TL” ifadesi çıkarılarak yerine “4.145,55 TL” ifadesi eklenmesine, taraf vekillerinin temyizi üzerine re'sen yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMUK'un 438/7. maddesi gereğince kararın bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.