"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tazminat davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar, asıl davada; kök mirasbırakanları ...'ın kayden maliki veya paydaşı olduğu sekiz parça taşınmazını satışa yetkili vekili olarak atadığı davalıların mirasbırakanı Fuat Yıldız aracılığıyla, davalı ...'a ve dava dışı kişilere satış suretiyle temlik ettiğini, temlik tarihi ile kök mirasbırakanın ölüm tarihi arasında çok kısa bir süre bulunduğunu, mirasbırakanın terekesinden satış bedellerinin de çıkmadığını, taşınmazların birçok kez el değiştirdiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların rayiç bedellerinin payları oranında müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemişlerdir.
2.Bozma sonrası birleştirilen davada davacı, asıl davadaki iddiaları tekrarlayarak, çekişmeli taşınmazlar yönünden miras payına karşılık 193.736,97 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, asıl ve birleştirilen davaya yönelik; davanın tenkis davası olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06/05/2014 tarihli ve 2013/1021 E., 2014/167 K. sayılı kararıyla; davanın niteliği itibariyle tenkis davası olduğu, ancak hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı (ilk)
Dairenin 15/03/2016 tarihli ve 2014/15147 E., 2016/3072 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, davacıların ara maliklerin iyiniyet durumlarını değerlendirerek bedel isteğine yönelik eldeki davayı açtıkları, Mahkemece ön inceleme duruşmasında taraf delilleri henüz toplanmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular doğrultusunda davacıların isteğinin bedele ilişkin olduğu gözetilerek, bu isteğin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/05/2018 tarihli ve 2016/240 E., 2018/199 K. sayılı kararıyla; iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile bedele hükmedilmiştir.
4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı (ikinci)
Dairenin 17/12/2020 tarihli ve 2018/4266 E., 2020/6859 K. sayılı kararıyla; ''...dosya içeriğine ve toplanan deliller ile yukarıda yer verilen Mahkeme kararının eldeki dava bakımından güçlü delil olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde; eldeki davaya konu 684 parsel sayılı taşınmaz yönünden muvazaa olgusunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Talep uyarınca 684 sayılı parsel yönünden davacıların miras payı oranında tazminata hükmedilmesi doğrudur. Davalılar vekilinin anılan taşınmaz yönünden temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Diğer dava konusu taşınmazlar yönünden temyiz itirazlarına gelince;
Dava dilekçesinin içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi, bozma kararındaki tespit ve bu tespite itiraz edilmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davada muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığında kuşku yoktur.
Muris tarafından muvazaalı işlemi bizzat kendisi yapabileceği gibi vekil kıldığı bir kişi vasıtasıyla da yapabilmektedir.
Somut olayda, muvazaa olgusunun kabulü halinde tazminattan sorumlu tutulabilecek olanlar lehine muvazaalı temlik yapılan kişiler olacaktır. Dava konusu 49, 226, 240, 375, 60, 1246 ve 1247 sayılı parseller Şenol ve Lütfi’ye temlik edilmiş, Şenol ve Lütfi eldeki davada davalı olarak gösterilmemiştir.
O halde, anılan taşınmazların davalıların mirasbırakanı Fuat’a temlik edilmediği gözetilerek mirasbırakan adına vekaleten devir yapan Fuat Yıldız’ın mirasçılarının muvazaalı temlik nedeniyle tazminattan sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Davacı taraf eldeki davada vekalet ilişkisinden kaynaklanan bir iddiada ve talepte bulunmamıştır.
Öte yandan, davalıların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının gerekçeli karar başlığında yazılmaması temyiz nedeni yapılmış ise de, anılan husus maddi hata niteliğinde olup, mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu 49, 226, 240, 375, 60, 1246 ve 1247 sayılı parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Dairenin 31/05/2021 tarihli ve 2021/1793 E., 2021/2908 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
6. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10/01/2022 tarihli ve 2021/408 E., 2022/14 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, asıl ve birleştirilen davada dava konusu 684 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulü ile bedele hükmedilmiş, asıl ve birleştirilen davada dava konusu 49, 226, 240, 375, 60, 1246 ve 1247 parsel sayılı taşınmazlar yönünden asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; aynı akit tablosuyla satılan gayrımenkullerden bir kısmının satışının muvazaalı, bir kısmının satışının muvazaadan ari olduğunun kabul edildiğini, davacının isterse işlemin iptalini, isterse taşınmazın rayiç bedelini dava edebileceğini, taşınmazları temlik eden yani muvazaalı işlemi yapanın vekil Fuat olduğunu, alıcıların iyiniyetli olması halinde tazminle sorumlu olanın elbette satışı yapan, satış bedelini alan, diğer mirasçılardan saklayan, onlara vermeyen kişi olduğunu, ortada kesin (veya mahkemenin kabulü gibi 'güçlü') delil varken, bunun aksine bambaşka bir karar vermenin hiç bir izahı ve dayanağı olmadığını, aleyhine temyiz bulunmayan birleştirilen dava hakkında tekrar karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın, birleştirilen dava hakkında hükmün kesinleşmiş olması nedeniyle bozulması gerektiğini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı ilkelerinin ihlalinden en kısa zamanda dönülmesi, davacıların daha fazla mağdur edilmelerinin önlenmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl ve birleştirilen davada, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV./5.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.