Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2294 E. 2022/2969 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonrasında tapu iptali ve tescili istenen taşınmazın kadastro öncesi hukuki sebeplere, TMK m.713/2’deki “ölmüş” sebebine ve önalım hakkına dayanılarak açılan davada, hak düşürücü süre ve harici satış senedinin geçerliliği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tapulu taşınmazların devrinin resmi şekle tabi olması ve kadastrodan sonra harici senetle yapılan devirlerin geçersiz olması, ayrıca kadastro tespit tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, davacının temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : SAKARYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen 01/03/2018 tarihli 2018/168 Esas ve 2018/163 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 18.10.2021 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve ... ile temyiz edilen davalı Tüm Avrasya vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ...Uluslararası Nak. ve diğerleri vekili Avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA:

Davacı vekilinin 21/04/2017 tarihli tefrik kararıyla esaslara kayıtla, dava dilekçesinde özetle, dava konusu 123 (öncesi 102) parselin içerisindeki 11 dönüm taşınmaz bölümü davacıların murisi tarafından 3.3.1967 tarihinde harici satım senediyle İbrahim Babagür’den satın alındığı, öncelikle olağanüstü zamanaşımı şartları gerçekleştiğinden davacılar adına harici satım sözleşmesi ile aldıkları TMK'nın 713/1-2 maddeleri gereğince davacının zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümü bakımından 123 parselin tapu kaydının iptali ve müvekkili adına tesciline, bu talepleri kabul edilmediği takdirde önalım hakkı gereğince tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II.SAVUNMA:

Davalı Tüm ...Endüstri Gayrimenkul Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının dayanağı zilyetlik devir senetlerinin hukuki değeri bulunmadığını, tespite itirazların 1966/1533 Esas ve 1991/270 Karar sayılı ilamla 14/10/1996 tarihinde kesinleştiğini ve hükmen kayıt oluştuğunu, hak düşürücü sürenin dolduğunu, TMK'nın 713/2 maddesindeki "ölmüş" sözcüğünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini, kaldı ki somut olayda hükmen tescil tarihi ile iptal kararının verildiği tarih arasında süre koşulunun oluşmadığını, vekil edeni şirketin taşınmazın çekişmeli payını kayıt maliki mirasçılarından tapu kaydına güven ilkesi gereğince satın aldığını, TMK'nın 1023. maddesine göre edinimlerinin korunması gerektiğini, nizalı taşınmazın birçok kayıt maliki olduğu halde davanın bir kısım paydaşa açılmasının isabetsiz bulunduğunu, davacının paydaş olmaması nedeniyle önalım hakkı olmadığı gibi, önalım süresinin de dolduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... ve ...Uluslararası Nakliyat Turizm Ticaret ve Sanayi A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle, Tespit öncesi neden bakımından hak düşürücü sürenin dolduğunu, tespit sonrası zilyetlik bakımından ise nizalı parselin tescil kararının kesinleştiği tarihten TMK'nın 713/2 maddesindeki "ölüm" nedeninin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek yürürlüğün durdurulması kararı verildiği tarihe kadar geçen sürenin 20 yıldan az olduğunu, malikin tapu kütüğünden anlaşıldığını, şufa hakkının hissedarlara tanınan bir hak olduğunu, vekil edeni ...'ın dava konusu parselde ilk hissesini 25/10/2011 tarihinde, diğer davalı ...Uluslarası Nakliyat Turizm Ticaret ve San A.Ş nin de 27/08/2013 tarihinde satın aldığını, her iki satış üzerinden de iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLKDERECE MAHKMESİ KARARI

Mahkemece, tespit öncesi sebepler bakımından nizalı parselin tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin dolduğu, tapulu taşınmazların devrinin resmi şekle tabi olduğu, TMK'nın 713/2. maddesinde yazılı ölüm nedenine ilişkin talep bakımından anılan maddedeki ölmüş sözcüğünün Anayasa Mahkemesince 17/03/2011 tarihinde 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararla iptal edildiği ve tespitin kesinleştiği tarihle iptal tarihi arasında yirmi yıllık sürenin dolmadığı, önalım hakkının taşınmazın paydaşı olunması halinde kullanılabileceği gerekçesiyle, haricen satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescile yönelik davanın esastan reddine, şufa nedenine dayalı terditli davanın ise aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu parsele ait tutanak 14/10/1996 tarihinde hükmen kesinleştiği, incelenmekte olan bu dava ise, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 24/03/2017 tarihinde açıldığı, anılan maddedeki 10 yıllık hak düşürücü süre olumsuz dava koşulu olup, tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınacağı, tespit öncesi nedene dayalı davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasındaki hukuki sebepler bakımından hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün değil ise de, somut olayda nizalı taşınmaz öncesi itibariyle tapulu olup, tapulu taşınmazların devri resmi şekle tabi bulunduğundan sözkonusu tarihlerde yapıldığı iddia olunan harici senetlere de hukuki değer atfetmek olası bulunmadığı, davacı tarafın TMK' nın 713/2 maddesinde düzenlenen ölüm nedenine ilişkin itirazlarına gelince; nizalı parselin öncesi 102 parselin 14/10/1996 tarihinde hükmen oluşumundan davada dayanılan 713/2. maddesi ölüm nedeninin Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğünün durdurulduğu 17/03/2011 tarihine kadar kazanmayı sağlayan süre dolmadığına göre, buna dayalı davanın reddine karar verilmiş olması da usul ve yasaya uygun bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf, önalım hukuki nedeniyle de iptal ve tescil isteğinde bulunmuş ise de, davacının nizalı parselde paydaş olmadığı anlaşılmakla, önalım hakkına dayalı istek de yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Terditli dava açıldığını, müvekkillerinden tapuda hak sahibi olanların bulunduğunu, davanın araştırma yapılmadan hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedildiğini, davada tespit öncesinin yanı sıra tespitten sonra kesinleşmeden önce yapılan harici satış sözleşmelerinin ve eklemeli 50-60 yıllık zilyetliğin de ileri sürüldüğünü, tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasında yapılan zilyetlik senetlerine değer verilmesi gerektiğini, mahallinde keşif yapılmadığını, zilyetlik olgusunun ispatı için tanıkların dinlenmediğini, vergi kayıtlarının incelenmediğini, TMK'nın 713/2. maddesi koşullarının Anayasa Mahkemesinin iptal kararı öncesi gerçekleştiğini, davacının bayiinden devralınan zilyetliğin devam ettirildiğini, nizalı taşınmazın zeminde 1000 hanelik köy olduğunu, mevcut evlerin ve taşınmaz bölümlerinin maliki ile zilyetlerinin farklı olduğunu, kentsel dönüşüm yapan Sakarya Belediyesi kararına ilişkin Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 2017/153 Esas sayılı dosyasıyla yürütmenin durdurulması kararı verildiğini ve İdare Mahkemesi tarafından kentsel dönüşümün iptal edildiğini, davalı şirketin bir kısım köy sakininin işbirliğiyle durumu bilerek satın aldığını, köyün sorunu araştırılmadan, harici satışları ve eklemeli zilyetlikleri değerlendirilmeden karar verildiğini, kararla 60-70 yıldır oturulan evlerinin kaybedileceğini, zilyetliğin taşınmazın tespite itiraz dosyası kapsamıyla da sabit olduğunu, hükmen kayıt maliki olanların köyde hiç oturmadıklarını, duruma mirasçılarının da itirazı olmadığı ve bildikleri halde devir yapıldığını, davalıların kötü niyetli olduğunu, kayıt maliklerinin ölümünden itibaren 40-50 yıl geçtiğini belirterek, temyiz talebinin kabulü ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene, TMK’nın 713/2. maddesi gereğince “ölmüş” sebebine ve önalımı hakkına dayanarak açılan tapu iptal tescil davasıdır.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesinde “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b-c maddesinde “B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;

b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,

c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.

3.2.3. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/2 maddesinde “Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…) (1) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” 1) Bu fıkrada yer alan “… ölmüş ya da…” kelimeleri Anayasa Mahkemesi’nin 17/3/2011 tarihli ve E.: 2009/58, K.: 2011/52 sayılı Kararıyla iptal edilmiştir.. hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Çekişmeli 123 (öncesi 120 parsel) parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı ile 14/10/1996 tarihinde hükmen tescil edilmiştir. Davacı taraf çekişmeli taşınmaz bölümünü davacıların murisi tarafından 03.03.1967 tarihinde harici satım senediyle İbrahim Babagür’den satın alındığını, öncelikle olağanüstü zamanaşımı şartları gerçekleştiğinden davacılar adına tescilini talep etmiş olup, taşınmaz kadastro tespitinden sonra alınması nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün değil ise de, çekişmeli taşınmaz öncesi itibariyle tapulu olup, tapulu taşınmazların devri resmi şekle tabi bulunduğundan söz konusu tarihlerde yapıldığı iddia olunan harici senetlere de hukuki değer atfetmek mümkün olmadığından, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, duruşma tarihinde yürürlükte olan 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Tüm ...vekili için 3.050,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 44,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 11/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.