"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yalvaç Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05/10/2021 tarihli ve 2021/322 Esas, 2021/650 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacının vasisi, davalı ...’nin davacı annesine baktığı sırada hile ile aldığı vekaletnameyle davacı adına kayıtlı 1377 ve 4423 parsel sayılı taşınmazları diğer davalı eşi Ramazan’a satış suretiyle devrettiğini, işlemin hile ile alınan vekaletname uyarınca davacı annesinin bilgisi ve onayı dışında yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tapuya tescilini istemiş, yargılama aşamasında davacının ölmesi üzerine mirasçıları...ve ... davaya devam etmişler, çekişme konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından ...’ya devredilmesi üzerine HMK’nın 125. maddesi uyarınca taşınmazı devralan ... davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., davacı annesine bakması nedeniyle dava konusu iki taşınmazını kendisine vermek istediğini, işlem yapmak üzere Tapu Müdürlüğüne gittiklerini, ancak o gün çok kalabalık olması nedeniyle işlemin gerçekleşmediğini, davacı annesinin sağlık sorunları olması nedeniyle bir daha Tapu Müdürlüğüne gelemeyeceğini beyan etmesi üzerine kendisini vekil tayin ettiğini, devrin davacının bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Bozma kararından sonra davaya dahil edilen davalı ..., dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmazı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, taraflar arasındaki öncesine dayalı işlemlerden haberdar olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
Yalvaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/01/2016 tarihli ve 2014/574 E., 2016/185 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 08.04.2019 tarihli ve 2016/8381 Esas, 2019/2468 Karar sayılı kararıyla; “...dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın yargılamanın seyri sırasında dava dışı ...’e 19.02.2015 tarihli işlemle temlik edildiği kayden sabittir. Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır. Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazlardan birinin yargılamanın seyri sırasında dava dışı 3. kişilere temlik edilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usuli eksiklik giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 08/09/2020 tarihli ve 2019/410 Esas, 2020/484 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle 1377 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle 4423 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 01/06/2021 tarihli ve 2021/584 Esas, 2021/2967 Karar sayılı kararıyla; "...iddiaların içeriği ve ileri sürülüş biçiminden vekaletnamenin hile ile alındığı ve kullanıldığı iddiasına dayanıldığı açıktır. ...vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir. ...vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılması, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olması halinde, ilk elden temlik alan davalı ...’nın TMK'nın 1023. maddesi uyarınca temlikinde iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, davanın hukuki niteliğinde yanılgıya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Yalvaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2021 tarihli ve 2021/322 Esas, 2021/650 Karar sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle 1377 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, davalı ...’nın 4423 parsel sayılı taşınmazı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4423 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından kız kardeşinin damadı olan diğer davalı ...’ya el ve iş birliği içerisinde devredildiğini, davalı ...’in TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağını, bu nedenle 4423 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... ve ... vekili; davacılar tarafından 1377 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddiaların usulünce ispatlanamadığını, kabul ve ret oranına göre yargılama gideri ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
9.2.2. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK)
9.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi
9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı kısıtlı Zeynep Burçak'ın Yalvaç 1. Noterliğinin 2003/2012 tarihli, 944 yevmiye no.lu vekaletname ile sahibi olduğu taşınmazları dilediğine dilediği bedelde satması, satış bedellerini alması ve bu konuda gerekli işlemleri yapması için davalı kızı ...'yi vekil tayin ettiği, dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma ifrazından önce 272 parsel numarası ile tapuda kayıtlı olduğu, bu parsel ile 1377 parsel sayılı taşınmazların tamamı Zeynep Burçak adına kayıtlı iken, 10/05/2012 tarihli işlemle davalı ...'a satış yolu ile temlik edildiği, yargılamanın seyri sırasında 4423 parsel sayılı taşınmazın ...’ya 19.02.2015 tarihli işlemle temlik edildiği, ...’nın davacılar vekilinin 18.02.2020 tarihli dilekçesi ile HMK’nın 125. maddesi uyarınca davaya dahil edildiği, ... yönünden tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu, 1927 doğumlu davacı Zeynep’in Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından TMK’nın 405. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine oğlu ...’ın vasi tayin edildiği, Zeynep Burçak’ın yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya devam ettikleri anlaşılmaktadır.
9.3.2. Bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapma, bozma kapsamında araştırma yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
9.3.3. Diğer taraftan, dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’dan devralan davalı ...’nın ikinci el konumunda olduğu gözetildiğinde iktisabında iyiniyetli olup olmadığı, başka bir ifade ile Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının belirlenmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Ne var ki, Mahkemece çekişme konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki Recep’in iyiniyetli olup olmadığı hususunda hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı da yoktur.
9.3.4. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılması vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olması halinde, 4423 parsel sayılı taşınmazı ilk elden temlik alan davalı ...’nın TMK'nın 1023. maddesi uyarınca temlikinde iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekili, davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.