"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, ... Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacılar ... ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 166 ada 27 ve 110 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında ... ... adına tespit ve tescil edildiğini, davalı ...’ın, müvekkillerinin tespit tarihinden önce vefat eden erkek kardeşlerinin eşi olduğunu, taşınmazların müvekkillerinin murisi olan anneleri ...’den geldiğini ve murisin terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının ayrı ayrı iptali ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kayınvalidesi ...’den geldiğini, eşinin 1999 yılında vefat ettiğini, taşınmazların bulunduğu köyde kadastro çalışması yapılacağını duyunca, babasının kendisine taşınmazların başında durması gerektiğini söylediğini, tespit sırasında taşınmazların başında bulunduğu için kadastro memurlarının hatası sonucunda tespitin adına yapıldığını beyan ederek, taşınmazların veraset ilamında adı geçen kişiler adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesinin, 02/04/2019 tarihli ve 2017/230 Esas - 2019/33 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafından cevap dilekçesi ile birlikte davanın kabul edildiği, HMK’nın 311. maddesi gereğince kabul beyanı kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan, davacıların davasının kabul nedeniyle kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 166 ada 27 parsel sayılı taşınmaz ile 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi ... tarafından hazırlanan 08/05/2018 tarihli rapor ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 4.288.26 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar ... adına, ...'in 31/05/2017 tarihli veraset ilamındaki hisseleri olan 1/8 pay oranında ayrı ayrı tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, temyiz edilmeksizin 28/05/2019 gününde kesinleşmiştir.
IV. KANUN YARARINA BOZMA TALEBİ
... Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 16/03/2022 tarihli 2021/622-10306 sayılı yazısı ile; dava konusu 166 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 1.443,05 metrekare, aynı ada 110 parsel sayılı taşınmazın ise 5.809,58 metrekare yüzölçümüne sahip olduğu, dosyaya yansıdığı kadarıyla taşınmazların yüzölçümleri aleyhine başkaca bir davanın bulunmadığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda, 110 parsel sayılı taşınmazın rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmının, dava dışı 109 parsele ait olduğu ve anılan alan düşüldüğünde 110 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 4.288,26 metrekare olacağının belirtildiği, bunun üzerine Mahkemece, 110 parsel sayılı taşınmazda 4.288,26 metrekare, 27 parsel sayılı taşınmazda ise 1.443,05 metrekare alanın tapu kaydının iptali ile davacılar adına veraset ilamındaki payları olan 1/8’er pay oranda tesciline karar verilmiş olduğunun anlaşıldığı, bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrasında, hakimin, tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, aynı Kanunun 297. maddesinin 2. fıkrasında ise, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinin düzenlendiği, şu halde Mahkemece davanın tam kabulüne karar verildiği halde, başkaca bir davanın konusu dahi olmadığı anlaşılan 110 parsel sayılı taşınmazın tescilli yüzölçümü yerine, teknik bilirkişinin beyanı dikkate alınarak, infazda tereddüt oluşturabilecek biçimde yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, açıklanan nedenlerle Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan kararının temyizen incelenerek kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
V. GEREKÇE
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda, Ordu İli, Akkuş İlçesi, Çaldere Mahallesi çalışma alanında bulunan 166 ada 27 parsel sayılı 1.443,05 metrekare ve 166 ada 110 parsel sayılı 5.809,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ayrı ayrı davalı ... ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2.1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1. maddesi şöyledir.
“Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
2.2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi ise şöyledir.
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
2.3. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesi ise şöyledir.
“ Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
2.4. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesi ise şöyledir.
“Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.”
2.5. Bkz. İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 Esas - 1992/4 Karar sayılı kararı
3. Değerlendirme
Davacılar ... ... ve müşterekleri, dava konusu taşınmazların murisleri olan anneleri ...’den geldiğini ve ... terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiş, davalı ... ... ise 04/01/2018 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ..., dava konusu 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi olan ...’den geldiğini, esasında kadastro tespiti sırasında taşınmazın sınırlarının yanlış belirlendiğini, taşınmazın bir bölümün, dava dışı aynı ada 109 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edilmesi gerekirken, 166 ada 110 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini, taşınmazların müşterek sınırının zemindeki taşlarla da belli olduğunu beyan etmişlerdir. Keşif sonrası teknik bilirkişiden aldırılan rapor ve eki krokisinde, yerel bilirkişilerce, dava konusu 166 ada 110 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edilip, dava dışı aynı ada 109 parsel sayılı taşınmaza ait olduğu beyan edilen taşınmaz bölümünün, 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 1.521,32 metrekarelik bölümü olduğu anlaşılmıştır.
Dava; 166 ada 27 ve 110 parsel sayılı taşınmazların tamamına ilişkin olup, davalı tarafından da dava kabul edildiği halde, Mahkemece davanın, dava konusu 166 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönüyle, 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazın ise, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanları uyarınca yalnızca, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölümü yönüyle kabul edilmesi ve kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu olması zorunlu olduğu halde, Mahkemece kararın gerekçe bölümünde, dava konusu taşınmazların tamamı yönünden, davalının kabul beyanı uyarınca davanın kabulüne karar verildiği bildirilmesine karşın, yazılı şekilde hüküm kurularak, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması isabetsiz olduğu gibi, dosya arasında bulunan ...’e ait Ünye Sulh Hukuk Mahkemesinin 31/05/2017 tarihli 2017/588 Esas, 2017/570 Karar sayılı veraset ilamında, davacıların ...’den gelen miras paylarının ayrı ayrı 8/48 olduğu belirtildiği halde, Mahkemece hükme esas alınan veraset ilamının esas ve karar numarasının ne olduğu belirtilmeksizin, yalnızca veraset ilamının tarihi belirtilerek, davacıların ...’den gelen miras paylarının ayrı ayrı 1/8 olduğu kabul edilerek, toplam 5/8 payın davacılar adına tesciline karar verilip, 3/8 payın açıkta bırakılmak suretiyle hüküm kurulması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca; açıklanan nedenlerle ... Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün HMK’nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün HMK’nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/04/2019 tarihli ve 2017/230 Esas - 2019/33 Karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak ve hükmün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak ve Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere bozma kararının bir örneği ile dosyanın ... Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'ne GÖNDERİLMESİNE, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.