Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2421 E. 2023/7117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin mülkiyetinden çıkmış ve tedavül görmüş bir tapu kaydına dayanarak açtığı tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin tapu uygulaması ve keşif yapıp, Hazine'nin tapu kaydı dışında başka hukuki nedenlere dayanmasına imkan tanıyıp tanımayacağı hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine’nin dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğu iddiasını da kapsayabileceği ve davalı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/748 E., 2021/2121 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/32 E., 2018/329 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; 24.03.1938 tarih ve 1002 sıra nolu tapu kaydının çekişmeli 101 ada 35 parsel sayılı taşınmazı kapsadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; anılan tapu kaydının revizyon gördükten sonraki malikinin Hazine olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir .

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun tapuda kayıtlı taşınmazların tespiti başlıklı 13 üncü maddesinde “Tapuda kayıtlı taşınmaz mal sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa kayıt sahibi adına tespit olunur.” Şeklinde hüküm yer aldığını, ancak söz konusu taşınmazın aynı Kanun'un 14 üncü maddesi gereğince zilyetlikten davalı adına tescil edildiğini, dosya kapsamında keşif icra edilmeden, bilirkişi raporu alınmadan ve gerekli araştırmalar yapılmadan Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; getirtilen dayanak tapu kayıt suretlerinden her ne kadar mütegayyip şahıslardan Hazine adına geçerek tescil olunduğu anlaşılmakta ise de 474 ve 2510 sayılı Kanun gereğince 4.4.1945 tarih ve 14 sıra nolu tapu ile Hazinenin mülkiyetinden çıkarak kişilerin özel mülkiyetine dönüştüğü ve tapu kaydının da tedavül gördüğü, Hazine uhdesinden çıkan tapu kaydı mucibince dava açılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 20 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu; Ardahan ili, Merkez, ... köyünde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonunda çekişmeli 101 ada 35 parsel sayılı taşınmaz 8420,27 m2 yüz ölçümü ve tarla niteliğiyle senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine tapu kaydına dayanarak dava açmıştır.

2. İlk Derece Mahkemesince, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının Hazine mülkiyetinden çıktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf talebinin ise aynı gerekçeyle esastan reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve uygulama eksik olup hüküm vermeye elverişli değildir. Şöyle ki, dosya arasına getirtilen kayıtlara göre davacı Hazine'nin dayanağı kök Mart 1938 tarih, 1002 sıra numaralı tapu kaydının, 2510 sayılı yasa uyarınca iskanen dağıtım suretiyle Nisan 1945 tarih, 14 sıra numaralı tapu kaydına tedavül gördüğü, bilahare bu tapu kaydının ise satış suretiyle kayden Mayıs 1970 tarih, 195 ve Temmuz 1971 tarih, 47 sıra numaralı tapu kayıtlarına tedavül ettiği, nihayetinde ise satış münakelesi sonucunda Şubat 1982 tarih, 40 sıra ve Mart 1982 tarih, 35 sıra numaralı kayıtlar uyarınca tapunun gerçek kişiler adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacı dayanağı tapu kaydının Hazine uhdesinden çıktığı ve tedavül sonucunda gerçek kişiler lehine tapuya tescil edildiği kuşkusuzdur. Ne var ki çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edildiği, davacı Hazinenin ise dava dilekçesinde açıkça taşınmaz zilyetlik hukuki nedeniyle davalı adına tescil edilmiş ise de; taşınmaz üzerinde Hazinenin fiili tasarrufunun sürdüğü yönünde iddiada bulunduğu belirlenmesine karşın, çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı, bu anlamda kadastro tutanağında yapılan tespitin hakikate uygun olup olmadığı belirlenmeden sonuca gidildiği, davacı Hazine tapu kaydına dayandığına göre çoğun içinde az da vardır ilkesi çerçevesinde taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı ya da davalı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının bulunup bulunmadığı hususunda araştırma ve keşif dahi yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Bu denli noksan bir tahkikatın sonucunda verilen karar maddi gerçeğe ulaşmaktan uzaktır.

3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edilmelidir.

4. Bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, evveliyatı itibarı ile imar - ihyaya konu edilecek yerlerden ise imar - ihyaya konu edilip edilmediği, imar - ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, kullanıma ara verilip verilmediği, ara verilmiş ise bu kullanıma ara verilmesi durumunun iradi terk mahiyetinde olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında oluşabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın ayrı ayrı niteliği, kullanım durumu, imar - ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı ve böyle yerlerden ise imar - ihya edilip edilmediği hususlarında komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden, yukarıda belirtilen tarihlere ilişkin hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın ayrı ayrı sınırlarını ve niteliğini, imar - ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli şekilde ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli bundan sonra iddia ve savunma kapsamında toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığını

4. Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

04.12.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de (BAM) davacı Hazinenin tapu kaydına dayanarak iptal ve tescil talep ettiği, ancak söz konusu tapunun 474 ve 2510 sayılı Kanun'lar gereğince 4.4.1945 tarihli ve 14 sıra nolu tapu ile Hazinenin mülkiyetinden çıkarak kişilerin özel mülkiyetine dönüştüğü, tapu kaydının da tedavül gördüğü, Hazine uhdesinden çıkan tapu kaydı mucibince dava açılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise Hazinenin dayandığı tapu kaydının tüm tesisinden itibaren tedavülleri ile birlikte getirtilmeden ve mahallinde keşif yapılmadan karar verilmesinin yerinde olmadığı, ayrıca Hazine sadece tapu kaydına dayanmış olmasına rağmen Hazinenin talebinin dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğu iddiasını da kapsadığının kabulüne dayalı birtakım araştırmalar yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Sayın Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık Hazinenin revizyon görerek uhdesinden çıkan taşınmaz kaydına dayalı olarak açtığı davada tapu uygulaması ve keşif yapılmasının gerekip gerekmediği ile somut davanın şartlarında tapu kaydı dışında başka hukuki nedenlere dayalı araştırmanın yapılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı Hazinenin 24.3.1938 tarihli 48 cilt 56 saife 1002 sıra nolu Hazine adına kayıtlı taşınmazın 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edildiğini, oysa anılan tapu kaydı uyarınca söz konusu taşınmazın Hazine adına tescil edilmesi gerektiğinden bahisle dava açtığı açıktır. Hazine anılan tapu kaydına dayanmış ise de BAM kararında da belirtildiği üzere 474 ve 2510 sayılı Kanun gereğince 4.4.1945 tarih ve 14 sıra nolu tapu ile dava konusu taşınmaz Hazinenin mülkiyetinden çıkarak kişilerin özel mülkiyetine dönüşmüş ve tapu kaydı tedavül görmüştür. Bu çerçevede Hazine uhdesinden çıkan tapu kaydına dayalı açılan davanın dinlenilmesi mümkün olmayıp bu çerçevede gerek İDM gerekse de BAM kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmektedir.

Açıklanan nedenlerle BAM kararının onanması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki bozma kararına iştirak edilememiştir.