Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2660 E. 2022/6497 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, babaannelerinin mirasından mal kaçırmak amacıyla davalıya yaptığı satışın muvazaalı olduğu iddiasıyla açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların babalarının mirasını reddetmiş olmalarına rağmen, babaannelerinin ölümünden sonra mirasçı sıfatlarını korudukları ve bu nedenle muris muvazaası iddiasının incelenmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tenkis, ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat .... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan babaanneleri .....'in 148 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümünü 24/12/2009 tarihinde satış göstermek suretiyle kızı olan davalıya devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın başka taşınmazlarının da devredildiğini, kendilerinin mirastan mahrum bırakılmaya çalışıldığını, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdire tenkise, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle dava tarihine kadar şimdilik 1.000,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakanın tüm malvarlığını kendisine vasiyet ettiğini, mirasbırakan...'in oğlu ... ...'in çocukları olan davacıların; babalarının mirasını reddettiklerini, bu davayı açmalarına yasal olanak bulunmadığını, mirasbırakan annesinin bütün ihtiyaçları ile kendisinin ilgilendiğini, satış işlemin gerçek olduğunu, karşılıksız yapılmadığını, muvazaalı bir işlem bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19/03/2021 tarihli ve 2016/427 E., 2021/228 K. sayılı kararıyla; İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin (Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi) 2009/393 E. sayılı dosyasında davacılar ..., Aslı ... ve Nazlı ...'in, ... ...'in 06/03/2009 tarihinde vefat ettiğini, geride mirasçı olarak kendilerinin kaldığını, mirasbırakanın mirasını reddettiklerini ileri sürerek, buna ilişkin bir belgenin verilmesini talep ettikleri, davacıların davalarının kabulüne, mirasbırakan ... ...'in mirasını ret ettiklerinin tespit ve tesciline karar verildiği, kararın 20/07/2009 tarihinde kesinleştiği, davacıların kendi mirasbırakanlarının mirasını kayıtsız ve şartsız reddettikleri, muris muvazaası davasının görülebilmesi için ise davacıların mirasçı olmaları gerektiği ancak kendi mirasbırakanının mirasını reddedenin; mirasbırakanının mirasbırakanına mirasçı olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı ve gerekçesiz olduğunu, davacıların, babalarının mirasını reddetmelerinden tam bir hafta sonra 24.12.2009 tarihinde, mirasbırakan tarafından davalıya muvazaalı devir yapıldığını, babalarının mirasını reddettikleri tarihte dava konusu tasarrufun henüz yapılmadığını, dava konusu taşınmazın halen mirasbırakan babaannenin terekesinde olduğunu, babanın öldüğü tarihte işbu taşınmazın babanın reddedilen terekesinde olmadığını, davacıların babalarının öldüğü tarihte babaannenin hayatta olduğunu, hayatta olan bir kişinin mirası olmayacağına göre, reddedilmesinin de mümkün olmadığını, davacıların; mirası reddedilen babalarının ölüm tarihinde henüz hayatta olan babaannelerinin mirasçısı olacaklarını, TMK'nın 575-580 maddelerine göre, babaannenin vefatında sağ olmayan babanın mirasçı sıfatı olmayacağını, davacıların altsoy olarak mirasçılığı temsil ilkesine dayanmadığından, bizzat kendi mirasçılıkları söz konusu olduğundan, babalarının mirasını reddetmelerine rağmen babaannelerinin mirasçısı olacaklarını, babanın mirasını reddetmenin babaanneyle olan soybağı ilişkisini koparmayacağını, muvazaanın bütün unsurlarının gerçekleştiğini, davalının, davacıların babasına yaptığı ödemenin varlığının yazılı belge ile kanıtlanmadığını, davacıların babası ... ...'in intihar ettiğinde 17 trilyon borcu olduğunu, davalının mirasbırakanın oğlu, kendi kardeşi olan ... ...'e verilen borca mahsuben taşınmazı devraldığını ikrar ettiğini, mirasbırakanın eline geçen paralara rağmen terekesinde tek kuruş mevduatı bulunmadığını, davalının, 2009 yılında mirasbırakanın hesabından kendi hesabına geçirdiği mirasbırakana ait paraya ilişkin hiçbir açıklama yapmadığını, mirasbırakanı ilgili-ilgisiz tedavilere mecbur bıraktığını, cevap dilekçesinde belirtilen hususların doğru olmadığını, muvazaanın doğrudan davacılara karşı yapıldığını, tüm dosya kapsamı, deliller ve tanık beyanlarının davacıların haklılığını ortaya koyduğunu, davalının iddiasını kanıtlar nitelikte tek bir belge sunmadığını, iddiasını kanıtlayamadığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01/03/2022 tarihli ve 2021/1329 E., 2022/358 K. sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesi kararının yasal olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka aykırı ve gerekçesiz olduğunu, davacıların mirasını reddettikleri babalarının terekesinde bulunan bir taşınmaz için değil; yasal mirasçısı oldukları babaannelerinin terekesine ilişkin olarak muris muvazaası iddiasında bulunduklarını, dava konusu taşınmazın muvazaalı devredildiğinin apaçık ortada olduğunu, mahkemenin muvazaaya hiç değinmediğini, usuli bir işlem olan babalarının mirasının reddi ile babaanneleri ile kan bağının ortadan kalkmayacağını, davacıların babaannelerinin yasal mirasçısı olacağını, mirası reddeden kişinin, mirasbırakanın üst soyundan mirasçı olmasına bir engel bulunmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis, ayrıca ecrimisil isteklerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. TMK'nın 495. maddesi şöyledir:

"1. Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun alt soyudur.

2. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.

3. Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi alt soyları alır."

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1931 doğumlu mirasbırakan... ... ...'in 19/09/2016 tarihinde ölümü ile mirasçıları olarak davacı torunları .... ve ..... ile davalı kızı .....in kaldıkları, mirasbırakan... ...'ın çekişme konusu 5 numaralı bağımsız bölümünü 24/12/2009 tarihinde satış suretiyle davalı kızına devrettiği, kök mirasbırakan... ...'ın oğlu olan davacıların babası ... ...'in 06/03/2009 tarihinde öldüğü, Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/393 E., 2009/579 K. sayılı kararı ile; davacıların babaları ... ...'in mirasını kayıtsız ve şartsız reddettiklerinin tespit ve tesciline karar verildiği, bu kararın 20/07/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olaya gelince; davacılar her ne kadar mirasbırakan babaları ...'nın mirasını reddetmişlerse de, ...'nın 06/03/2009 tarihinde öldüğü, kök mirasbırakan... ...'ın ise daha sonra 19/09/2016 tarihinde öldüğü, bu nedenle... ...'ın mirasının doğrudan davacılara intikal edeceği, başka bir ifade ile davacıların... ...'ın mirasçısı olacakları açıktır.

3.3.3.Hal böyle olunca; davacıların, kök mirasbırakanları... ...'ın mirasçısı oldukları nazara alınmak suretiyle, işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kök mirasbırakan... ...'ın mirasbırakan ...'dan sonra öldüğü gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulanan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 05/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.