Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2708 E. 2022/6374 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, maliki olduğu taşınmazın intifa hakkını kendisinde saklı tutarak çıplak mülkiyetini bir kuruma bağışlaması nedeniyle mirasçılarının açtığı tenkis davasında, bağışın saklı payları ihlal kastıyla yapılıp yapılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın, eşinin öz yeğeni ile olan ilişkisi nedeniyle çocuklarıyla arasının bozulduğu, mirasbırakanın çocuklarına mal bırakmak istemediğine dair beyanlarda bulunduğu ve en değerli malvarlığını ölünceye kadar intifa hakkını elinde tutarak bağışladığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, temliğin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tenkis istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinden verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın geçici 4/1. maddesi uyarınca duruşma istekli temyiz incelemesi yapılmış olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan babaları ...’nun maliki olduğu 8848 parsel sayılı taşınmazını davalı Kuruma bağış suretiyle devrettiğini, bu tasarruf ile saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıların erkek kardeşlerine karşı da tenkis davası açtıklarını, mirasbırakanın sağlığında davacılara da bir kısım taşınmazlar bağışladığını ve sağlığında tüm mirasçılarına mirasını paylaştırdığını, dava konusu taşınmazın en son sırada tenkise tabi tutulması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.01.2017 tarihli ve 2012/830 E- 2017/4 K sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili; murisin, mirasının küçük bir kısmı üzerinde hayır yapmak maksadıyla müvekkili Kurum lehine bağışta bulunduğunu, dava konusu bağış işleminde saklı pay ihlalinin söz konusu olmadığını, Mahkeme tarafından murisin sağlığında davacılar lehine yapılan kazandırmaların tespiti için herhangi bir araştırma yapılmadığını, bilirkişi raporunda da murisin terekesi araştırılırken sadece ölümünden sonraki muris üzerine kayıtlı yerlerin baz alındığını, murisin kızlarına yaptığı kazandırmalar haricinde oğlu ... lehine de çok önemli kazandırımlarda bulunduğunu, müteahhitlik yapan murisin çok sayıda gayrimenkulü bulunduğunu ve önemli bir kısmını doğrudan oğlu ... adına tescil ettiğini ve bu hususta murisin kızları tarafından erkek kardeşleri ... aleyhine tenkis davası açıldığı hususunun cevap dilekçelerinde belirtilmesine rağmen Mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığını, tenkise karar verilmesi halinde öncelikle tenkis sırasına uymayı düzenleyen TMK.nın 570. maddesi ikinci fıkrası gereği “Kamu tüzel kişilerine yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.” hükmü gereği murisin oğlu ... lehine yaptığı kazandırmalardan tenkis edilmesinin kanun gereği olduğunu, bu hususun hiç dikkate alınmadan, bilirkişi raporunun 13. maddesinde sadece müvekkili Kurumun tenkis yükümlüsü olduğunun rapor edilmiş olmasının hatalı ve yanlış olduğunu,müvekkili Kurumun 1606 sayılı Kanun gereği her türlü harçtan muaf olduğu halde gerekçeli kararda müvekkili aleyhine harca hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 05.04.2017 tarihli ve 2017/322 Esas 2017/352 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastı ile hareket ettiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 08.10.2019 tarihli ve 2017/2662 E., 2019/5109 K. sayılı kararı ile ‘‘... Somut olayda, dava konusu temlik bakımından mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastı olup olmadığı yönünde 4721 sayılı TMK'nın 565. maddesinin 4. fıkrası gereği araştırma yapılmamış, davacı taraf, dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı halde tanık isimlerini bildirmek üzere süre verilmemiş, davalıya tercih hakkı kullandırılmamış ve taşınmazın keşif tarihinde belirlenen değerine sabit tenkis oranı uygulanmıştır. Hâl böyle olunca; Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde hareket edilmesi, davacılara tanıklarını bildirmesi hususunda süre verilmesi ve isimlerin bildirilmesi halinde tanık deliline dayanan davacı tanıklarının eksiksiz bir şekilde dinlenmesi, TMK’nın 565/4. maddesi uyarınca mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastı ile hareket edip etmediğinin araştırılması, saklı payı zedeleme kastı ile hareket ettiği belirlenir ise yukarıdaki ilkeler uyarınca tenkis hesabı yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.09.2020 tarihli 2019/1773 E. - 2020/965 K. sayılı kararı ile mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastıyla hareket ettiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

5.İkinci Bozma Kararı

Dairenin 21.06.2021 tarihli ve 2020/3288 E., 2021/3430 K. sayılı kararı ile ‘‘...Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları ifadelerinde, mirasbırakanın ölen ilk eşi ile evlilik birliği devam ederken 1990’lı yıllarda eşinin öz yeğeni ile ilişki yaşamaya başlaması nedeniyle mirasbırakan ile davacı çocuklarının arasının açıldığı ve mirasbırakanın çocuklarına mal bırakmak istemediğine dair beyanda bulundukları, diğer yandan mirasbırakanın en değerli malvarlığını hibe suretiyle temlik ettiği ancak ölünceye kadar intifa hakkını uhdesinde tuttuğu olguları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, temlikin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, mirasbırakanın saklı payı ihlal kastı ile hareket ettiği gözetilerek, önceki bozma kararında değinilen ilkeler uyarınca tenkis incelemesi yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

6. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 23/12/2021 tarihli ve 2021/1433 E., 2021/2009 K. sayılı kararıyla; tenkis şartlarının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

7. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili; murisin eşinin öz yeğeni ile yaşadığı birliktelik sebebiyle çocukları ile arasının bozulduğuna ilişkin tespitin doğru bir tespit olduğunu, mahal Mahkemesinin aksi yöndeki hatalı düşüncesinde ısrar etmesinin kabul edilebilir olmadığını, murisin çocuklarına daha fazla mal bıraktığı iddiasının kesinlikle doğru olmadığını, dava konusu yaptığı bağışın bıraktığı malların beş katından fazla olduğunu, Mahkemece delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle hukuka ve hakkaniyete aykırı hatalı karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tenkis isteğine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1.Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.

Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke, mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Mirasbırakanın TMK'nın 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

9.2.2 Öte yandan, bilindiği ve 4721 sayılı TMK’nın 565/4. maddesinde düzenlendiği üzere mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar tenkise tabidir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nun maliki olduğu 8848 parsel sayılı taşınmazını intifa hakkını üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini 24.02.2000 tarihinde davalı kuruma bağış suretiyle devrettiği, 1932 doğumlu murisin 26.12.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak kendisinden önce ölen ilk eşi Gülüzar’dan olma davacı kızları Fatma, Zeliha, Rübeyde, Ayşe ile dava dışı çocukları ..... ve .......’den olma torunları ........ ve ....... ile dava dışı ikinci eşi ......’nın(murisin ilk eşinin öz yeğeni) kaldıkları anlaşılmaktadır.

9.3.2. Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları ifadelerinde, mirasbırakanın ölen ilk eşi ile evlilik birliği devam ederken 1990’lı yıllarda eşinin öz yeğeni ile ilişki yaşamaya başlaması nedeniyle mirasbırakan ile davacı çocuklarının arasının açıldığı ve mirasbırakanın çocuklarına mal bırakmak istemediğine dair beyanda bulundukları, diğer yandan mirasbırakanın en değerli malvarlığını hibe suretiyle temlik ettiği ancak ölünceye kadar intifa hakkını uhdesinde tuttuğu olguları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, temlikin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı sonucuna varılmaktadır.

9.3.3. Hal böyle olunca, mirasbırakanın saklı payı ihlal kastı ile hareket ettiği gözetilerek, önceki bozma kararında değinilen ilkeler uyarınca tenkis incelemesi yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 04/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; mirasbırakanın bir çok taşınmazın maliki ve malvarlığı sahibi olması, davacılara da devrettiği taşınmazların bulunması, Darulaceze Müessesine hibe işleminde hayır yapma amacı taşıdığının anlaşılmasına göre, temlikin saklı pay kurallarını etkisiz kılma kastıyla yapıldığından söz edilemeyeceği gözetilerek İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince önceki hükümde direnilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru olduğundan hükmün onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi kararına katılmıyoruz.