"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2021 tarihli, 2018/414 Esas, 2021/373 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04/02/2022 tarihli, 2022/203 Esas, 2022/253 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı ile ortağı olduğu dava dışı Simge Mühendislik Mimarlık İnşaat şirketinin hedeflediği konut projesine nakit kaynak yaratmak amacıyla maliki olduğu ve dava dışı annesinin ikametinde bulunan 6301 parsel sayılı taşınmazdaki B blok 7 no.lu bağımsız bölüm üzerine ipotek tesis ettirip taşınmazı davalı ...’e devrettiğini, devrin şirketin nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla güvene dayalı olarak yapıldığını, “SÖZLEŞME” başlıklı belge ile, kredi ödemelerinin tamamının kendisi tarafından yapılması halinde taşınmazın geri verileceği hususunda davalıyla mutabakata vardıklarını, taşınmaza ilişkin temin edilen kredi ödemelerinin de kendisi tarafından yapıldığını ancak 20/01/2017 tarihinden sonra davalı tarafından bankaya verilen talimat neticesinde ödeme yapmasının engellendiğini, geriye kalan ve davalı tarafından yapılan kredi ödemelerini de faiziyle ödemeye hazır olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacı tarafça sunulan belgedeki imzayı ve içeriğini kabul etmediğini, iddianın yazılı delille ispatlanması gerektiğini, taşınmazı kredi temin etmek suretiyle yatırım amacıyla satın aldığını ve kredi borcunun tamamını kendisinin ödediğini, davacının iddia ettiği cari hesap hareketinin şirket kayıtlarında da yer almadığını, davacının "kredi taksidi" adı altında yaptığı toplam 5.858,60 TL ödemeyi öğrenir öğrenmez davacıya noter aracılığıyla, kaydı kabul etmediğini, ödenen bedelleri ecrimisil olarak kabul ettiğini bildirir, bakiye ecrimisilin ödenmesi ve tahliye talepli ihtarname gönderdiğini, daha sonra elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2021 tarihli, 2018/414 Esas, 2021/373 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından sunulan “SÖZLEŞME” başlıklı belgede yer alan imzanın davalı ...’in eli ürünü olduğu ancak imzanın sol bölümdeki metni onaylar mahiyette atılmayıp belgenin imzadan faydanılarak oluşturulduğu hususlarının Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, davacının inançlı işlem iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi delil başlangıcı niteliğinde sayılabilecek delil de sunmadığı, davalının davacı tarafça teklif edilen yemini eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, sözleşme başlıklı belgede yer alan imzanın davalının eli ürünü olduğunun sabit olduğunu, sözleşme (belgenin sahte olup olmadığı – gerçeğe aykırı düzenlenip düzenlenmediği) nedeniyle, Ordu 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/118 Esas sayılı dava dosyasında "Özel Belgede Sahtecilik" suçunun isnadı ile davacı hakkında ceza yargılamasının yürütüldüğünü, anılan ceza davasının eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, ancak Mahkemece belgenin yazılı delil olarak kabul edilmeyip dosyaya sundukları delil başlangıçları üzerinde de durulmaksızın doğrudan yemin deliline gidildiğini, banka dekontlarının ve hesap ekstrelerinin delil başlangıcı olarak kabul edilip tanıklarının beyanlarının dikkate alınması gerektiğini, taraflar arasında yapılan inançlı anlaşmaya uygun olarak davaya konu taşınmazın satışından sağlanan kredi borcunun davacı tarafından ödendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04/02/2022 tarihli, 2022/203 Esas, 2022/253 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
3.2.2. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
3.2.3. Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
3.2.4. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.) Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
3.2.5. Uygulamada mesele, 05/02/1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
3.2.6. 05/02/1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. İspat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.2.7. HMK’nın 227/1. maddesi; “Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.” şeklinde kat’i delil olan yemin teklifini düzenlemektedir. Davada taraflardan herhangi birisi istek ve savunmasının ispatı için takdiri veya kanuni(kesin) delillerden herhangi birisi ile birlikte hasmına yemin yöneltmiş olursa bu durumun ispatın yalnız yemine bırakıldığı, gösterilen diğer delillerden vazgeçildiği şeklinde yorumlanamaz. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeler Usulü, 6. Baskı, cilt 3, sh: 2493) Bu durumda tarafın diğer delillerinden vazgeçmediği ve münhasıran yemin deliline dayanmadığı gözetilerek ilk önce diğer delilleri incelenir, diğer delillerle iddia veya savunma ispat edilemediği takdirde yemine başvurulur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının 6301 parseldeki çekişme konusu 7 no.lu meskenini 19/07/2013 tarihli, 12465 yevmiye no.lu akitle davalıya satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitle borçlusu davalı olan, dava dışı TR Finans Katılım Bankası lehine 1. dereceden faizsiz 400.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacı tarafından dayanılan 19/07/2013 tarihli, “SÖZLEŞME” başlıklı adi yazılı belge içeriğinde; dava konusu taşınmazın kredi kullanılması amacı ile davalıya devredildiği, davalı tarafından TR Finans Katılım Bankası Ordu Şubesinden temin edilecek kredinin taksitlerinin davacı tarafından ödeneceği, kredi borcunun tamamı kapatıldığı zaman geçici olarak davalıya verilen taşınmazın davacıya iade edileceği, hususlarının yer aldığı, belgedeki metnin sağ kısmında yer alan imzanın, davalının eli ürünü olduğunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin 04/02/2021 tarihli raporu ile sabit olduğu, ancak anılan raporda, davalının eli ürünü olduğu saptanan imzanın, sol bölümdeki metni onaylar mahiyette atılmayıp, belgenin imzadan faydalanılarak oluşturulduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı ...’in katılan sıfatıyla yer aldığı Ordu 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/118 Esas sayılı dosyasında, davacı ... ile dava dışı ...’ın özel belgede sahtecilik suçundan yargılandıkları, dosyada yer alan Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün uzmanlık raporunda, 19/07/2013 tarihli belgedeki el yazının sanık ...’nın eli ürünü olduğunun belirtildiği, belgedeki imzanın ise katılan ...’e ait evvelce kaşelenip imzalanmış bir belgeden (dilekçe, sözleşme, form vb.) faydalanılmak suretiyle oluşturulmuş olabileceği kanaatine varıldığı, Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, hukuk mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasında delil olarak kullanmak üzere katılana ait evvelce kaşelenip imzalanmış bir belgeden faydalanarak sahte belge düzenleyip kullanmak suretiyle üzerlerine atılı suçu işledikleri kanaati ile sanıkların mahkumiyetine karar verildiği görülmektedir.
3.3.2. Davacı tarafından dosya içerisine ibraz edilen bir takım fotokopi belgelerden (banka hesap hareketleri dökümü, dekont vs.), davalı ...’in 23/07/2013 tarihinde TR Finans Katılım Bankasından 135.000,00 TL bedelli (geri ödenecek miktar: 193.281,66 TL) tüketici kredisi temin ettiği, kredinin ilk taksidinin 20/08/2013, son taksidinin ise 23/07/2021 tarihlerinde ödeneceğinin belirtildiği, kredi temininden sonra taraflar ile dava dışı Simge Mühendislik Mimarlık İnşaat şirketi arasında para transferlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
3.3.3. Davalı tarafından dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/64 Esas sayılı dosyasında görüldüğü, eldeki davanın anılan dosya ile birleştirilip daha sonra tefrik edildiği anlaşılmakla; dosya içerisinde, belirtilen davaya ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunmamaktadır.
3.3.4. Hemen belirtmek gerekir ki; taraflar arasındaki ilişki ve çekişmenin çözüme kavuşturulması bakımından iddianın yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; davacının sunmuş olduğu dekontların bu ilişki ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği, HMK’nın 202. maddesi hükmü gereğince delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu açıktır.
3.3.5. Hal böyle olunca, taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davasının incelenmesi, davacı, davalı ... hesabına 2.365,00 TL yatırıldığına ilişkin 23/07/2013 tarihli dekont fotokopisinde yer alan “Simgem çekilip yatırılan daire kredi masrafı” yazısının davalıya ait olduğunu iddia etmekle, bu dekont üzerindeki yazının davalıya ait olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davalı tarafından temin edilen krediye ilişkin bilgilerin ve kredi taksitlerinin kim tarafından ödendiğinin, taraflar arasında yapılan para transferlerinin ilgili bankadan araştırılması, delil başlangıcı niteliğinde belge olup olmadığının değerlendirilmesi, delil başlangıcı olduğu kanaatine varılır ise, tarafların bildirdiği tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun kim tarafından ödendiği üzerinde durulmak suretiyle, bu aşamada TBK’nın 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın karar veren Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.