"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, dava konusu diğer talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak tapu iptali ve tescil talebinin reddine, dava konusu diğer talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili gelmedi, temyiz edilen davalı vekili Avukat İbrahim Şamil Emirhan geldi. Duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 11 yıldır davalının işyerinde çalıştığını, 16/04/2009 tarihinde işyeri sahibi olan davalı ... ve diğer çalışanı dava dışı Necla Çalışkan'ın kendisine şirketi zarara uğrattığını, bu zararı tahsil edeceklerini söyleyerek, baskı ve tehdit ile büyük korku oluşturduklarını, bu durum karşısında şoka girmiş olmasından ve çaresizliğinden de faydalanarak, baskı, tehdit ve zor kullanarak, 2 adet boş senet imzalattırdıklarını, işyeri kasasında bulunan ziynet eşyalarına ve bir miktar parasına davalının el koyduğunu, zorla Bakırköy 3. Noterliğine götürerek dava konusu 6715 parsel sayılı taşınmazdaki 12 numaralı, 4134 parsel sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölümlerinin satışına ilişkin 16/04/2009 tarihli ve 9814 yevmiye numaralı vekaletname çıkarttırıldığını, 17/04/2009 tarihinde dava konusu taşınmazlarının anılan vekaletnameye dayanılarak davalıya devredildiğini, olaydan iki gün sonra savcılığa giderek suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürerek, dava konusu; taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, 2 adet senedin iptaline, senetler hakkında ödeme yasağına, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde değerleri olan 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 27/04/2009 tarihli dilekçesi ile; dava konusu 2 adet senet aslına Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından el konulduğunu, ziynet eşyalarının ise polis tarafından davacıya teslim edilmiş olduğunu, davaya 2 adet tapunun iptali ve tescili olarak devam ettiklerini, diğer taleplerinin konusuz kaldığını bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı, kendisinin sahibi olduğu şirkette, davacının muhasebe yardımcısı olarak çalıştığını, kısa bir süre önce takibe alındığını ve zimmetine para geçirdiğinin tespit edildiğini, bu durumun tüm çalışma arkadaşlarının önünde davacıya bildirildiğini, davacının yaptıklarını kabul ettiğini, parayı nasıl ödeyeceğinin, savcılığa şikayet etmek zorunda olunduğunun söylenmesi üzerine, taşınmazlarını, ziynet eşyalarını vermeye hazır olduğunu, kalan borcu ise 2 adet senet ile ödeyeceğini beyan ettiğini, zimmetine geçirdiği paranın bir kısmını karşılayan taşınmazları devretmeyi kabul etmesi nedeniyle davacının o an için savcılığa verilmesinden vazgeçildiğini, davacının iddialarının geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18/02/2020 tarihli ve 2009/308 E., 2020/135 K. sayılı kararıyla; ceza dosyasında aldırılan raporda davacı sanığın davalı tarafa ait şirket kasasından 65.684,26 TL'yi mal edinmiş olduğu tespit edilmiş ise de zararın soruşturma aşamasında tazmin edilmiş olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrasında dosyaya sunulan 18/10/2010 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların toplam bedelinin bu bedelden yüksek olduğu, dava konusu taşınmazların 65.684,26 TL bedel karşılığında devredildiği, bu bedeller arasındaki fark dikkate alındığında dava konusu taşınmazların davalı adına tapuda devrinin hakkaniyete uygun olmayacağı, ceza dosyasındaki tanık beyanlarının da göz önüne alındığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, dava dilekçesinde talep edilen 2 adet senede Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından el konulduğu, ziynet eşyalarının polis tarafından davacı tarafa teslim edildiği, bu taleplerinin konusuz kaldığı gerekçesiyle dava dilekçesinde talep edilen 2 adet senedin iptaline ve senetler hakkında ödeme yasağı kararı verilmesi talebi ile ziynet eşyaların iadesine, bunların iade edilmemesi veya bulunanaması halinde değerlerinin tahsiline ilişkin talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını yineleyip, davacının dava konusu taşınmazları, davalının 1998 senesinden beri kendisiyle çalışmakta olduğundan duyduğu güveni kötüye kullanarak zimmetine geçirdiği parayla satın aldığını, bu durumun Yargıtay kararı ile onanan Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile de sabit olduğunu, davalının, davacıya yönelik irade sakatlığına yol açacak hareketlerine dair tek bir delil bulunmadığını, aksine, bekletici mesele yapılan ve somut olaya ışık tutması sebebi ile sonucu beklenen ceza davasında, tüm delillerin davalı lehine olduğunu, davacının dava boyunca ileri sürmüş olduğu tüm iddiaların, tapunun ve senedin iptal edilmesini gerektirecek hususların gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27/12/2021 tarihli ve 2020/716 E., 2021/1846 K. sayılı kararıyla; Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/266 E.-2013/492 K. sayılı ceza davasında somut olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonucunda, davacı ...'in hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza aldığı, cezasının kesinleştiği, davacının 16/04/2009 tarihli dilekçesinde de davalı tarafa ait şirkette çalıştığı dönemde şirket kasasından belli dönemlerde kısım kısım para aldığını ikrar ettiği, davacı sanığın davalı tarafa ait şirket kasasından 65.684,26 TL'yi mal edinmiş olduğunun tespit edildiği, davalının ise yağma suçunu işlemediği sonucuna varıldığından eldeki davada artık tapu iptali ve tescil davasına konu taşınmazların ikrah yoluyla alınan vekaletname ile temlikinin yapıldığından söz edilemeyeceği, dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın reddine; dava dilekçesinde talep edilen 2 adet senedin iptaline ve senetler hakkında ödeme yasağı kararı verilmesi talebi ile ziynet eşyaların iadesine, bunların iade edilmemesi veya bulunamaması halinde değerlerinin tahsiline ilişkin talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın dosya kapsamına, yasaya ve yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, davacının iradesinin fesada uğradığını ve edimler arasında büyük orantısızlık olduğunu, şikayet edileceği korkusu ve endişesiyle davalının bütün istediklerini yaptığını, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında ikraha dayanmadığını, dava konusu işlemlerde gabin de bulunduğunu, davalı hakkında beraat kararı verilmesinin, davacının iradesinin fesada uğratıldığı gerçeğini değiştirmeyeceğini, davalının aşırı şekilde sömürme kastının bulunduğunu, hakimin bildirilen hukuki sebeplere bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, senet iptali, senetler hakkında ödeme yasağı, ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde 10.000,00 TL'nin tahsili istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 29.) maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. (BK'nın 30.) maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.