Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2865 E. 2022/4781 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın yeğenine yaptığı taşınmaz satışının muvazaalı olup olmadığına ve mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmazı devretme konusunda haklı ve makul nedenlerinin bulunduğu, satış işleminin muvazaalı olduğuna dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı, mirasbırakanın yeğenine olan yakınlığı ve minnet duygusu ile hareket edebileceği, satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki farkın fahiş olmadığı ve satış bedeliyle ilgili şüpheli bir durum tespit edilemediği değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...’un 18 parseldeki 5 no.lu bağımsız bölümü, yeğeni olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın uzun yıllar kendileri ve ebeveynleri ile birlikte yaşadığını, emekli maaşı aldığını, taşınmazı satmayı gerektirecek ihtiyacı bulunmadığını, taşınmazın değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ve payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın küçük olması nedeniyle davacılar, anne babaları ve mirasbırakanın uzun yıllar kendisine ait evde kira vermeden oturduklarını, teyzesinin bunun karşılığını ödemek istediğini, evin değerinden kira bedelleri düşüldükten sonra bakiye bedeli ödediğini, yapılan satış işleminin geçerli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bakırköy 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/01/2021 tarihli ve 2021/84 E., 2021/3 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın mal kaçırma kastı gütmeksizin minnet borcu ile hareket ederek dava konusu taşınmazı davalıya devrettiği, satış işleminin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, davalının taşınmazı temlik aldıktan bir gün sonra davacı ... ile kira sözleşmesi yaptığını, ...’in kira bedellerini davalıya ödediğini, davalının dava dışı evinde bedelsiz oturulan süre ancak beş yıl olup minnet duygusu ile hareket eden kişinin mirasbırakan değil, davalı olduğunu, zira davalının 19/11/2006 tarihinde ölen annesine davacıların anne ve babasının baktığını, bu durumun dinlenen tanık beyanları ile de doğrulandığını, satış bedeli olan 25.000,00 TL nin ödendiğinin davalı tarafından kanıtlanamadığını, davacı ...’in istediği kişi ile evlenmemiş olması nedeniyle mirasbırakanın ...’i mirasından mahrum bırakmak istediğini, bu durumun tanık beyanları ile doğrulandığını, mirasbırakanın niyetini destekler şekilde evin kira gelirinin yarısını Yunus’a verdiğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/02/2022 tarihli 2021/1046 E., 2022/186 K., sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'ın Almanya'dan döndükten sonra uzun yıllar davacıların babası ... ve ailesi ile birlikte yaşadığı, her dönemde kendilerine maddi olarak yardımlarda bulunduğu, geçimlerini sağladığı, kendi evinde kira vermeden birlikte oturdukları, hatta kendi evinin küçük olması dolayısıyla davalının daha geniş olan bir dairesine taşınarak burada da davacıların babası ... ve ailesi ile birlikte yaşadığı, dava konusu olan kendi evini de kiraya vererek davacıların ailesinin geçimine katkıda bulunduğu, taşınmazı davalıya satmasına rağmen uzun yıllar kirasını alarak davacılar ve ailesinin geçimine katkıda bulunduğu, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, mirasbırakanın davacıların babasını evlat edinmekle mirasını ona bırakmak istediğini, evlatlığının kendisinden önce ölümü ile davacıların mirasçı olduklarını ancak mirasbırakan ile davacı ... arasındaki beşeri ilişkinin ...’in yaptığı evlilik nedeniyle bozulduğunu, bu nedenle mirasbırakanın taşınmazı davalıya devrettiğini, taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, ödendiği iddia olunan taşınmaz bedelinin ödemesinin kanıtlanamadığını, mirasbırakanın taşınmazı satmaya ihtiyacı bulunmadığını, temlik sonrası mirasbırakanın zilyetliğinin devam ettiğini, adına kira sözleşmesi yaptığını, davalının taşınmazı alacak gücünün bulunmadığını, tüm bu hususların dosya kapsamındaki belgeler ve tanık beyanları ile ispatlandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalının alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, (V/3.2.) no.lu paragrafta yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlerle, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III.) nolu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu bentte yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 13/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.