"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ile tescili istemli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 20.01.2022 tarihli 2019/2033 Esas ve 2022/37 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakanları ....’in 86 yaşında ve müzayaka halinde iken bakıcısının damadı olan davalı ...’i vekil tayin ettiğini, .....’in de bu vekaletname ile murise ait 12 ve 35 numaralı bağımsız bölümleri davalılara temlik ettiğini, 35 numaralı bağımsız bölümün ½ payını da ara malik sonrası .....’in üzerine aldığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların taşınmazları alacak ekonomik güçleri olmadığını ileri sürerek, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının tespitine, tapu kayıtlarının iptali ile murisin mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada murisin terekesine temsilci atanmıştır.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, zamanaşımının geçtiğini, murisin hayırsever bir insan olduğunu, taşınmazlarını satıp okul yaptırdığını, dava konusu taşınmazlardan kiralarını tahsil edemeyince de çareyi taşınmazları satmakta bulduğunu, 1997 yılından beri ....’nın murise baktığını, aile gibi olduklarını, murisin her türlü işinin kendilerince yapıldığını, kendisinin ve ailesinin taşınmazları alacak ekonomik güçleri olduğunu, 35 numaralı bağımsız bölümü 74.500,00 TL’ye, 12 numaralı bağımsız bölümü ise 36.500,00 TL’ye sattığını ve bedeli murisin banka hesabına yatırdığını, ½ payı 105.000,00 TL karşılığında aldığını, bedelini .....’nın eşinin hesabına gönderdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ve... cevap dilekçelerinde, hak düşürücü sürenin geçtiğini, murisle bir aile gibi yaşadıklarını, hatta kendisini murisin okuttuğunu, dava konusu taşınmazları satmayı düşündüğünde emekleri çok olduğu için murisin kendilerinin almasını istediğini, bedelin ödendiğini, taşınmazı alacak ekonomik güçleri olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2.İstinaf Nedenleri
Tereke temsilcisi vekili istinaf dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...’in kötüniyetli olarak muristen vekâletname aldığını, anılan vekâletname ile mirasbırakanın 1074 ada 4 parseldeki 12 numaralı bağımsız bölümü ile 2515 ada 114 parsel sayılı taşınmazdaki 35 numaralı bağımsız bölümünü satış suretiyle eşine, baldızına ve kayınvalidesine devrettiğini, vekaletname tarihinde murisin 86 yaşında olduğunu, davalıların murisin yaşlılığından ve bakıma muhtaç olmasından yararlandıklarını, murisin satışa ihtiyacının bulunmadığını, davalıların taşınmazları satın alabilecek maddi güçlerinin olmadığını, satış bedelleri ile gerçek bedeller arasında fahiş fark olduğunu, Mahkemenin tanık beyanlarını, dosyadaki diğer delilleri göz ardı ederek karar verdiğini, banka hesabındaki paranın tanık beyanları ile çeliştiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 20.01.2022 tarihli 2019/2033 Esas ve 2022/37 Karar sayılı kararı ile vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar temyiz dilekçelerinde özetle, .... ve.....'nın murisin bakıcısı...'nın kızları, ...'in ise damadı olduğunu, uzun yıllar murise...'nın baktığını ve çocuklarını da çocukları gibi sevdiğini, ......'yı da mirasbırakanın okuttuğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin bu husus üzerinde durmadığını, murisin okul yaptırdığı bir dönemde paraya ihtiyacı olması üzerine taşınmazlarını satmak istediğini ve .... vekil tayin ettiğini, ......'in kötü niyetli olması durumunda vekaletname ile yetki verilen üç taşınmazı da satacağını, muris öldükten sonra da davacıların işlerini takip ettiğini, 35 numaralı bağımsız bölüm için murisin ibranamesi olduğunu, 12 numaralı bağımsız bölümün bedelinin de murisin banka hesabına yatırıldığını, murisin talimatı ile işlem yapıldığını, bedellerin murise 40 yıl bakmanın karşılığındaki minnet nedeniyle düşük olduğunu, davacıların muris ile ilgilenmediklerini ve cenazesine dahi gelmediklerini, taşınmazları alacak ekonomik güçlerinin olduğunu, 35 numaralı bağımsız bölümün harabe halinde olduğunu, satın alındıktan sonra tadilat için 18.000,00 TL harcandığını, savcılığın da takipsizlik kararı verdiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden, mirasbırakan ...’in Ankara ....... Noterliğinin 31.01.2006 tarihli 4122 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile maliki olduğu taşınmazlardaki hak ve hisselerinin satış yetkisini de içerir şekilde davalı ...’i vekil tayin ettiği, anılan vekaletname uyarınca ...’in 1074 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 12 numaralı bağımsız bölümün 1/2 payını eşi davalı ...’e, 1/2 payını ise eşinin kız kardeşi davalı ...’a 31.05.2006 tarihinde, 2515 ada 114 parseldeki 35 numaralı bağımsız bölümün 1/2 payını eşi davalı ...’e, 1/2 payını ise kayınvalidesi.......’a 03.02.2006 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, ......’ın da 2515 ada 114 parseldeki 35 numaralı bağımsız bölümdeki 1/2 payını 10.06.2011 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, 31.05.2006 tarihinde davalı ...’in murisin banka hesabına 36.500,00 TL para yatırdığı, ...’in 23.12.2008 tarihinde bekar ve çocuksuz öldüğü geriye mirasçı olarak kardeşi.....in kızı ...... ve torunu...ile kardeşi ...’nin oğlu ......’in çocukları ...,....., .....’ın kaldığı, Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.03.2017 tarihli, 2015/1536 Esas ve 2017/321 Karar sayılı kararı ile Av. ...’in ...’in tereksine temsilci olarak atandığı, temsilcinin davacılar vekilini vekil tayin etmek suretiyle davayı takip ettiği anlaşılmıştır.
3.3.2. Somut olayda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile dava açıldığına göre, vekil edenin vekalet görevini kötüye kullandığını ispat yükümlülüğü TMK'nın 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Oysaki, davacı tarafın mirasbırakan ...’in davalı ...’i vekil tayin etme sebebini ispatlayamadıkları açıktır. Diğer bir deyişle, mirasbırakanın vekaletnameyi dava konusu taşınmazların temliki için vermediğini, iradesinin taşınmazları davalılara temlik etmek olmadığını, bu nedenle de vekalet görevinin kötüye kullanıldığını davacı tarafın ispat ettiği söylenemeyecektir. Temlik bedelinin düşük olması vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ispatlamak için tek başına yeterli bir neden değildir.
3.3.4. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
VI. SONUÇ
Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 05.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ -
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Sayın çoğunluk, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının usulünce ispatlanamadığı görüşündedir.
Ne var ki; dosya içeriğine toplanan delillere ve özellikle 86 yaşında olan davacılar murisinden hile ile alınan vekaletname kullanılmak suretiyle dava konusu taşınmazlarının vekil ile el ve işbirliği içerisinde olan vekilin eşi, baldızı ve kayınvalidesine temlik edilmesi ve bir kısım payın tekrar vekile temlikinde murisin satış iradesinin bulunmadığının ve gerçek bedelin de ödenmediğinin anlaşılmasına göre zararlandırma olgusunun gerçekleştiği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı belirlenmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemsince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Kararın onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.