Logo

1. Hukuk Dairesi2022/303 E. 2022/3250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bazı taşınmazlarını çocuklarına devretmesinin miras paylaşımı mı yoksa muvazaalı işlem mi olduğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların mirasbırakan tarafından kendilerine devredilen taşınmazlardan bir kısmının bakım karşılığı minnet duygusuyla devredildiğinin tanık beyanlarıyla sabit olması, diğer taşınmazların devrinde ise muvazaa koşullarının oluştuğunun tespit edilmesi ve davalıların paylaştırma savunması yapmamış olmalarına rağmen mahkemece paylaştırma iddiası esas alınarak hüküm kurulması doğru olmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: MENDERES 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/05/2018 tarihli, 2015/137 Esas, 2018/215 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/05/2021 tarihli, 2019/1993 Esas, 2021/1009 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 19/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’in 189 ada 52 parsel sayılı taşınmazını çocukları, davalılar ... ve ...’a yarı yarıya doğrudan; 171 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarını ise davalı ...’i ara malik olarak kullanmak suretiyle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, ara malik ... ile ...’un samimi arkadaş olup, aynı işi yaptıklarını, taşınmazların her zaman davalıların kullanımında bulunduğunu, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedelinin davalılar ... ve ...’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ve ..., çocuk yaştan beri babalarının yanında çalıştıklarını, sağlık güvencesi olmayan mirasbırakan anne ve babalarının sağlık ve diğer tüm giderlerini üstlendiklerini, bu nedenle 189 ada 52 parsel sayılı taşınmazın bakım karşılığı, minnet duygusuyla, düşük bedelle temlik edildiğini, diğer taşınmazların ise kendilerine daha fazla yük olmak istemeyen mirasbırakan tarafından gerçek satışla bedeli karşılığında davalı ...'e temlik edildiğini, davalı ...'un baba yadigarı olan bu taşınmazları küçük bir kar payı karşılığında davalı ...'den satın aldığını, temliklerde muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı ..., taşınmazları tapu siciline güverek ve bedelini ödeyerek iyiniyetli olarak satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/05/2018 tarihli, 2015/137 Esas, 2018/215 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın tüm mirasçılarına taşınmazlar verdiği, temlikteki amacının mal kaçırma değil paylaştırma olduğu, davacının talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, mirasbırakanın davacıya yalnız 189 ada 44 parseldeki payını bedelsiz devrettiğini, oturulmayacak durumda olan kerpiç evi davacının oturulabilir hale getirdiğini, bilirkişi raporunda belirtilen eklentilerin tümünün davacı tarafından yapıldığını, taşınmazın zemin değerinin 76.945,60 TL olduğunu, davacının babası dışındaki tüm paydaşların bedellerini ödediğini, dolayısıyla mirasbırakandan davacıya yalnız 8.549,51 TL intikal ettiğini, tanık ...'nin beyanının gerçek dışı ve taraflı olduğunu, duruşmada taşınmazın intikaline esas veraset ilamının dosyaya alınmasını ve mirasbırakanın payının hesaplanmasını talep ettiklerini ancak mahkemece taleplerinin reddedildiğini, 149 ada 45 parselin değerinin keşfen saptanmadığını, mirasbırakana kökmirasbırakandan kalan pay bedelinin belirlenmediğini, tanık beyanı ile taşınmazın bedelinin mirasbırakan tarafından ödenip davacı adına tescil edildiğine yönelik kabulünün hatalı olduğunu, kız kardeşlerden Dilara'nın mirasbırakanın paylaştırma yaptığına dair bir beyanının bulunmadığını, dava dışı ...'ın dosyaya sunmuş olduğu dilekçesinin, davada bir sıfatı olmamasına rağmen kabul edildiğini, paylaştırmanın bulunmadığını,davaya verilen cevaplarda da paylaştırmadan bahsedilmediğini, savunma kapsamında olmayan bir hususun tanık delili ile ortaya konulamayacağını, savunmanın genişletilemeyeceğini, mirasbırakan tarafından çocuğu ...’a verildiği söylenen yer 120 m2'lik yerin tapu kaydının halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğunu, paylaşımın varlığı kabul edildiğinde dahil ortada adil bir paylaşımdan söz edilemeyeceğini ileri sürerek istinaf isteğinde bulunmuştur.

3. Gerekçe ve Sonuç:

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26/05/2021 tarihli, 2019/1993 Esas, 2021/1009 kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri:

2.1. Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili, vekalet ücretinin çekişmeli taşınmazların tümünün değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, mahkemece davacının miras payı değerinin 170.416,92 TL olduğundan söz edilerek bu miktar üzerinden yapılmış olmasının hatalı olduğunu, sonuçta dava kaybedilse idi davalıların kaybedeceği kısmın davanın esas değerini oluşturacağını, davalıların dava itibariyle miras payının (170.416,92 TL*2) 340.833, 84 TL olduğunu, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın vekalet ücreti bakımından bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk:

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesinde “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1927 doğumlu mirasbırakan ...’in 14/04/2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak çocukları davacı ..., davalılar ... ve ... ile dava dışı ..., ..., ... ve ...’nin kaldığı; mirasbırakan ...’in 189 ada 52 (eski 1037) parsel sayılı taşınmazını 10/04/1990 tarihinde davalılar ... ve ...’e yarı yarıya; 171 ada 10 (eski 1157) ve 11 (eski 1156) parsel sayılı taşınmazlarını 01/05/2008 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, ...’in anılan iki parça taşınmazı 12/02/2009 tarihinde davalı ...’e devrettiği, mirasbırakanın geride dava tarihindeki değeri 42.218,00 TL olan tek parça taşınmazının kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle taşınmazın mirasbırakan tarafından oğulları olan davalılara mal kaçırma iradesi ile değil de bakım karşılığı minnet duygusuyla temlik edildiği gerekçesiyle 189 ada 52 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının 189 ada 52 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.

3.3.3. Davacının 171 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Somut olayda, dinlenen tanık beyanlarından davalı ... ile davalı ...’un yakın arkadaş oldukları, taşınmazların davalı ... tarafından hiç bir zaman kullanılmadığı, 12/02/2009 tarihli akitte satış bedelinin 27.000,00 TL olarak yer aldığı ve bu bedelin alıcı ... tarafından satıcı ...’e banka aracılığıyla gönderildiği ne var ki taşınmazın satış tarihindeki değerinin 524.737,00 TL olduğunun keşfen saptandığı anlaşılmakla, çekişme konusu 171 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından ara malik kullanılarak davalı ...'e temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, 171 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davalıların paylaştırma savunmaları bulunmamasına rağmen mahkemece paylaştırma savunması esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının 171 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerindedir.

3.3.4. Davalıların temyiz itirazlarına gelince;

İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği halde karara karşı yalnız davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davalılar tarafından kararın istinaf edilmediği, davacının istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedildiği anlaşılmaktadır.

O halde, ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağı açıktır. Açıklanan nedenle davalıların temyiz dilekçesinin reddi gerekir.

VI. SONUÇ

1. Yukarıda (V.3.3.2) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; davacının sair temyiz itirazlarının reddine,

2. (V.3.3.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacının değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına,

3. (V.3.3.4) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 19/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.