"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/322 E., 2021/1643 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/158 E., 2019/186 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, ... İli, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 999 parsel sayılı taşınmazda davacının 55/116 hissesi bulunduğunu, 999 parsel sayılı taşınmazın büyük bir kısmının hatalı ölçüm sonucu komşu parsellerden 378, 544, 545 ve 547 sayılı taşınmazları içerisinde tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalılara ait parsellerin yüz ölçümlerinin 1980 yılında yapılan kadastro çalışmalarından bu yana aynı olduğunu, bu nedenle Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmü gereğince hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro tespitinin 1980 yılında kesinleştiği ve 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastro tespitlerine itiraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince davacı ile dava konusu 547 parsel sayılı taşınmazın malikleri arasında yapılan harici sözleşmenin dikkate alınmadığını, davalıların bu sözleşmeyle ilgili beyanı alınması gerekirken beyanlarının alınmadığını, Mahkemece keşif yapılmadığını çekişmeli taşınmazın fiili kullanımdaki sınırları ile tapudaki yüz ölçümünün farklı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 378, 544, 545, 547 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin 18.04.1980 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2018 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu, yerel mahkemenin davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararının usul ve esas bakımdan hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.