Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3060 E. 2023/6163 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tescil davasının kısmen kabulü üzerine yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu taşınmazın üzerindeki gübrelik niteliğindeki kullanımın, taşınmazı zilyetlikle kazanmak için yeterli olmadığı, bu kullanımın mülkiyetin kazanılması sonucunu doğuracak ekonomik amaca uygun zilyetlik niteliğinde bulunmadığı ve TMK'nın 713. maddesi uyarınca zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/191 E., 2022/23 K.

DAVA TARİHİ : 21.10.2014

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; ...ili, ...ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan ve 2006 yılında yapılan kadastro sırasında yol olarak haritasında gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün ahırının önünden geçen patika yol olduğunu ve yalnızca yaya geçişine müsait olduğunu, bir bölümünü ise 20 yılı aşkın süredir hayvan gübreliği olarak kullandığını, bu taşınmaz bölümlerini 1993 yılında ...den satın aldığını, ...in de bu yeri 50 yılı aşkın bir süre gübrelik olarak kullandığını, bu bölümlerin, maliki olduğu 272 ada 4 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçesi sunmamış, davalı tarafların vekilleri ön inceleme duruşmasında ayrı ayrı davaya konu yerin kadimden beri köy boşluğu ve yol olarak kullanıldığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.01.2016 tarih ve 2014/250 Esas, 2016/21 Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulüne, 13.11.2015 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün tapu kaydının ifrazen iptali ile 272 ada 4 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarihli ve 2016/15534 Esas, 2020/1148 Karar sayılı ilamıyla; TMK’nın 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadastro tespitinden en az 20 yıl önce eklemeli zilyetlikle davaya konu taşınmaza zilyet olduğunun anlaşıldığı, komşu taşınmazlar üzerinde de hayvan ahırları ve gübreliklerin bulunduğu, taşınmazın yüzölçümünün küçük olması nedeniyle eksik sınırlandırılmış olabileceği ve hava fotoğrafı incelemesinden sonuç alınamayabileceği, dava değeri az olduğundan keşif sonucu yapılan fiili tespitlerin dikkate alındığı, ilan dışında kalan hususların bozmaya konu edilmediği, davalının da beyanları dikkate alınarak davacının gübreliği genişletmiş olabileceği sonucuna varıldığı, yol güzergahının engellenmemesi amacıyla daha az kullanılan iç yol üzerindeki bölüm hakkındaki davanın kabul edildiği, geriye kalan kısmın değeri az olduğundan bu kısım yönünden davanın kısmen reddine gidilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 13.11.2015 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün tapu kaydının ifrazen iptali ile 272 ada 4 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın yol olması nedeniyle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, düzenlenen bilirkişi raporlarının hükme elverişli olmadığını, taşınmazın taşlık olması nedeniyle jeolog bilirkişi incelemesi gerektiğini, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarının getirtilmediğini, Mahkemece yeterli mahalli bilirkişi araştırması yapılmadan keşif yapıldığını, davanın kısmen kabul edilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ve 6 ncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazın 2006 yılında yapılan kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakıldığı, davaya konu taşınmaz bölümüne bitişik olan 272 ada 4 parsel sayılı taşınmazın irsen intikal ve taksim nedeniyle...zilyetliğindeyken 08.06.1995 tarihli senetle davacıya satıldığı belirtilerek kargir ev vasfıyla davacı adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

2. Mahkemece, davacının tespit tarihinden önceki 20 yılı kapsayacak şekilde davaya konu taşınmaza zilyet olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme dosya kapsamında uygun bulunmamaktadır. Davalı köy muhtarı taşınmazın kadimden beri boşluk ve yol olduğunu beyan etmiş, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesini bilmediklerini, gübrelik niteliğinde olduğunu ve davacı bayii...tarafından da gübrelik niteliğiyle kullanıldığını beyan etmiş, davacı bayii ...in oğlu olan davacı tanığı da 1928 doğumlu olan babasının davaya konu taşınmazı gençliğinden beri gübrelik olarak kullanıldığını söylemiştir.

3. Hal böyle olunca, davaya konu taşınmaz bölümünün gübrelik dışında bir amaçla kullanılmadığı, hayvan damının yanında ve yol olarak bırakılan alanda yalnızca gübrelik niteliğiyle kullanımın taşınmazı zilyetlikle kazanmak için yeterli olmadığı, davacının bu şekildeki tasarrufunun mülkiyetin kazanılması sonucunu doğuracak ekonomik amaca uygun zilyetlik niteliğinde bulunmadığı gözetilerek TMK'nın 713 üncü maddesi uyarınca kazanma koşullarının oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.