"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MERSİN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil, olmazsa tenkis ve tazminat davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar Merve ... v.d.vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, gelenlerin huzuruyla duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.
Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulü ile önceki günlü geri çevirme kararı ile getirtilen evraklarla birlikte dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, meşhur “Dondurmacı ...” ismiyle tanınan mirasbırakan babası ... ...'in Dondurmacı ... Pastanesi olarak faaliyet gösteren dava konusu 110 ada 2 parseldeki 14 nolu bağımsız bölümün satış bedelini ödemesine rağmen mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıların murisi olan oğlu ... ... adına tescil ettirdiğini, ayrıca "Dondurmacı ... Pastanesi" isminin mirasbırakan babası tarafından 1962 yılındandan beri kullanılmasına rağmen, davalıların murisi ... ...'in haksız şekilde “Dondurmacı ...” marka hakkını kendi adına tescil ettirdiğini, yine davalıların murisi ... ...’in kurucusu olduğu Dondurmacı ... Gıda Maddeleri Şirketinde ve bir kısım davalıların kurduğu Dondurmacı ... Pastane Unlu Mamuller Şirketinde de ekonomik değeri olan mirasbırakan babasının isminin kullanıldığını ileri sürerek, 14 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, “Dondurmacı ...” markasının kullanılmasında miras hakkı olduğundan şimdilik 40.000 TL'nin davalılardan tahsilini istemiş; 07/06/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava konusu 14 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmazsa tenkisini, ayrıca “Dondurmacı ...” markası üzerinde hak sahibi olduğunun tespiti ile isim hakkının korunması ve ekonomik değeri olan markanın davalılar tarafından kullanılması nedeniyle elde edilen kazançtan miras payına düşen şimdilik 40.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; iddianın doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın murisleri ... ... tarafından mirasbırakandan değil 3. kişiden satın alındığını, muris muvazaasının uygulama yerinin bulunmadığını, “Dondurmacı ...” markasını tanınmış hale getiren ve markalaştıran kişinin mirasbırakan değil murisleri ... ... olduğunu, yıllarca çalışıp markayı oluşturduğunu, davacının marka üzerinde hiçbir hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, muris muvazaasına dayalı tapu iptal-tescil istemi yönünden davalılardan ..., ..., ... ve ...’in çekişmeli taşınmazda kayıt maliki olmadıkları, diğer davalılar yönünden taşınmazın bedelinin mirasbırakan tarafından ödenerek davalı adına tescil edildiği iddiası bakımından muris muvazaasının uygulanma koşullarının oluşmadığı, taşınmazın satış bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının ispatlanamadığı, tenkis davasının da 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davalı şirketlerin ve Dondurmacı ... markasının davalıların murisi ... ...'e ait olduğu, şirketlerde ve markada mirasbırakan ... ...'in hak ve alacağının bulunmadığı, davacının miras sebebiyle marka alacağı talebini de ispatlayamadığı gerekçesiyle, tapu iptali-tescil isteği yönünden davalılardan ..., ..., ... ve ... yönünden kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın usulden reddine, diğer davalılar yönünden iptal-tescil isteğinin esastan reddine; tenkis isteğinin 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine, markadan kaynaklı alacak isteğinin de reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı tamamen ıslah ettiğini, tamamen ıslah edilen davada, dava ilk açıldığı tarihten itibaren açılmış sayılacağını, tenkis isteği yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğini, davalıların murisi ... ...’in taşınmazın satın alındığı tarihte babasının yani Dondurmacı ... ismi ile meşhur olan mirasbırakan ... ...’in yanında çalıştığını ve davaya konu taşınmazı satın almasının mümkün olduğunu, bu hususun yargılama sırasında tanıklarca da açıkça ifade edildiğini, markaya ilişkin taleplerini de tamamen ıslah dilekçelerinde açıkça belirttiklerini, bu konuda dosyaya yeterli bir bilirkişi raporu sunulmadığını, dosyaya sundukları uzman görüşünde ise Dondurmacı ... markası davalıların murisi olan ... ... tarafından tescil edilmeden önce mirasbırakan ... ... tarafından tescilsiz olarak uzun yıllar kullanıldığını, yine bu kapsamda Vedat Milör ile yapılan ve çözümlemesi yapılan söyleşide davalılardan ...’in mirasbırakan dedesi ... ...’in Dondurmacı ... markasının kurucusu olduğunu belirttiğini, yine dosyada mevcut ticaret sicil kaydında da görüleceği üzere Dondurmacı ...- ... ... adlı firmanın 29.11.1965 yılında tecil edildiğini, davalıların murisi ... ...’in ise 1951 doğumlu olduğunu, dondurmacı ... markasının ... ... tarafından oluşturulduğu savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, gerçek hak sahibinin mirasbırakan ... ... olduğu, davacının da bu nedenle Dondurmacı ... markası üzerinde hak sahibi olduğunu, marka hakkı yönünden yargılama sırasında dosyaya sunmuş oldukları uzman görüşü ile mahkemece alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmeler arasında çelişki olduğunu, bu çelişkilerin giderilmesi için dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek yeniden rapor aldırılmasını ve hesaplama yaptırılmasını talep etmelerine rağmen bu taleplerinin dikkate alınmadığını, mirasbırakan ... ...’in, Dondurmacı ... isminin davalılar tarafından kullanımını resmi olarak engellememesinin muvazaalı bir işlem olup diğer mirasçıların ve davacının miras hakkını ortadan kaldırdığını, Dondurmacı ... ismini markalaştıran ve tanınmış hale getiren kişinin davalıların murisi ... ... olmadığının tüm dosya kapsamıyla ortaya çıktığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar; lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/12/2021 tarihli ve 2021/515 E. 2021/1586 K. sayılı kararıyla; davacının "gizli bağış" iddiası yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, ancak davacının yargılama sırasında davasını ıslah ederek talebini tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davasına dönüştürdüğü, tenkis davasının ise 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gibi satış bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının da ispatlanamadığı, davacının Dondurmacı ... markasıyla ilgili talebi yönünden ise markanın davalıların murisi ... ...'in ilgili kuruma tescil talebi sonrası markalaştığı, Dondurmacı ... isminin marka olarak kullanımında mirasbırakan ... ...'in herhangi bir itirazı olmadığı, markanın davalılar tarafından kullanılmasında ve kazanç sağlanmasında davacının herhangi bir hakkı olmadığından isim hakkından ve kazançtan pay almasının da mümkün olmadığı, davalıların vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı tamamen ıslah ettiğini, tamamen ıslah edilen davada, dava ilk açıldığı tarihten itibaren açılmış sayılacağını, tenkis isteği yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğini, davalıların murisi ... ...’in taşınmazın satın alındığı tarihte babasının yani Dondurmacı ... ismi ile meşhur olan mirasbırakan ... ...’in yanında çalıştığını ve davaya konu taşınmazı satın almasının mümkün olduğunu, bu hususun yargılama sırasında tanıklarca da açıkça ifade edildiğini, markaya ilişkin taleplerini de tamamen ıslah dilekçelerinde açıkça belirttiklerini, bu konuda dosyaya yeterli bir bilirkişi raporu sunulmadığını, dosyaya sundukları uzman görüşünde ise Dondurmacı ... markası davalıların murisi olan ... ... tarafından tescil edilmeden önce mirasbırakan ... ... tarafından tescilsiz olarak uzun yıllar kullanıldığını, yine bu kapsamda Vedat Milör ile yapılan ve çözümlemesi yapılan söyleşide davalılardan ...’in mirasbırakan dedesi ... ...’in Dondurmacı ... markasının kurucusu olduğunu belirttiğini, yine dosyada mevcut ticaret sicil kaydında da görüleceği üzere Dondurmacı ...- ... ... adlı firmanın 29.11.1965 yılında tecil edildiğini, davalıların murisi ... ...’in ise 1951 doğumlu olduğunu, dondurmacı ... markasının ... ... tarafından oluşturulduğu savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, gerçek hak sahibinin mirasbırakan ... ... olduğu, davacının da bu nedenle Dondurmacı ... markası üzerinde hak sahibi olduğunu, marka hakkı yönünden yargılama sırasında dosyaya sunmuş oldukları uzman görüşü ile mahkemece alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmeler arasında çelişki olduğunu, bu çelişkilerin giderilmesi için dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek yeniden rapor aldırılmasını ve hesaplama yaptırılmasını talep etmelerine rağmen bu taleplerinin dikkate alınmadığını, mirasbırakan ... ...’in, Dondurmacı ... isminin davalılar tarafından kullanımını resmi olarak engellememesinin muvazaalı bir işlem olup diğer mirasçıların ve davacının miras hakkını ortadan kaldırdığını, Dondurmacı ... ismini markalaştıran ve tanınmış hale getiren kişinin davalıların murisi ... ... olmadığının tüm dosya kapsamıyla ortaya çıktığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ile marka hakkından kaynaklı alacak isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.2. Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.
Bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.09.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Ancak gizli bağış şeklinde gerçekleştirilen işlem bulunduğu iddiası bakımından şartların mevcut olması halinde tenkis incelemesi yapılabileceği hususunda kuşku yoktur.
3.2.3. Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer (TMK. m: 571/1)
3.3. Değerlendirme
3.3.1.Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince muris muvazaası hukuki nededine dayalı tapu iptali-tescil isteğinin ve “Dondurmacı ...” markasından kaynaklı alacak isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.2. Davacı vekilinin tenkis isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, davanın tamamen ıslah edilmesi halinde ıslah olunan dava, ilk dava tarihinde açılmış sayılır ve hak düşürücü süre de bu tarihte kesilmiş olur. Bu nedenle, dava açma süresi ilk dava ile korunmuş olacağından hak düşürücü sürenin hesabında ıslah tarihinin değil ilk dava tarihinin esas alınması gerekir.
Somut olayda, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince tenkis isteği yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı vekilinin muris muvazaasına dayalı tapu iptali-tescil ve marka hakkından kaynaklı alacak isteğiyle dava açtığı, aşamada sunduğu 07.06.2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesini tamamen ıslah ettiğini bildirerek tapu iptali-tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis ve marka hakkından kaynaklı alacak talebinde bulunduğu anlaşılmakta olup, ilk dava tarihinin 06.06.2012 olduğu, mirasbırakanın ise 06.06.2011 tarihinde öldüğü gözetildiğinde TMK’nın 571. maddesi uyarınca tenkis isteği bakımından hak düşürücü sürenin geçmediği açıktır.
Ancak, tenkisi istenen dava konusu taşınmazın satış bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının TMK'nın 6. ve HMK'nın 190. maddesi gereğince davacı tarafından usulünce ispatlanamadığı gözetilerek bu gerekçeyle tenkis isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi isabetsiz ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesine ait hükmün değiştirilen bu gerekçe ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 22/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.