"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/582 E., 2021/1599 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/449 E., 2018/404 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu 139 ada 2 parsel numaralı taşınmazın kerpiç ev ve arsa ile birlikte babasından intikal ettiğini, bu intikal neticesinde diğer mirasçılarla birlikte kullanmaya başlandığını, daha sonra mirasçılar arasında yapılan taksimle dava konusu yerin 139 ada 2 parsel numaralı taşınmaz ile birlikte kaldığını ve kullanıldığını, ancak davalının dava konusu taşınmazın yarısı üzerine garaj yapmak suretiyle işgal ettiğini ve taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürdüğünü, kullanmasını engellemeye çalıştığını ileri sürerek dava konusu 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan ve ... adına yolsuz olarak tescili yapılan kısmın tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline ve davalı tarafından inşa edilen yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacı tarafın gayrimenkulünün bir kısmının kadastro çalışmaları sırasında kendi gayrimenkulünün içerisinde ölçümü yapılarak kayıt ve tescil edildiğini, bu yanlışlığın fark edilmesi üzerine 2011 yılında taraflar arasında yapılan ölçüm sonucu davacı ile yerlerinin belirlendiğini, ölçüm sonucunda adına kayıt ve tescil edilen davacıya ait gayrimenkulün 1.000,00 TL bedel karşılığında satılması hususunda anlaşıldığını, ancak herhangi yazılı sözleşme yapmadıklarını, anlaştıkları 1.000,00 TL'yi aracılar eliyle davacı tarafa verdiğini, ayrıca davacının yıkımını talep ettiği yerin kendi gayrimenkulü içerisinde bulunduğunu, yıkımı talep edilen garajın kadastro çalışmaları yapılmadan 2 yıl önce babasının sağlığında yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli ve 2013/449 Esas, 2018/404
Karar sayılı kararıyla; davalının da cevap dilekçesinde kabul ettiği, davacının iddia ettiği 102,42 m2'lik taşınmazın kadastro çalışmaları esnasında davalı adına kaydedildiği, yapılan keşif neticesinde dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının da bu hususu doğruladığı, davalının 1000,00 TL karşılığında dava konusu yeri aldığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 139 ada 6 parsel içerisinde yer alan fen bilirkişisinin raporunun kroki ekinde "6/A" harfi ile gösterilen 102,42 m²lik kısmın ifrazı ile (139 adanın son parsel numarası verilmek suretiyle) davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davacıya ait fen bilirkişisinin raporunun kroki ekinde "6/A" harfi ile gösterilen 102,42 m²lik kısımda bulunan davalının yapmış olduğu yapının yıkılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; savunmasını tekrar ederek Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu kabul kararı verildiğini belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/582 Esas, 2021/1599 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 139 ada 6 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 102,42 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı tarafa ait 139 ada 2 sayılı parselin devamı niteliğinde olduğu, bu taşınmaz bölümü üzerinde davacının tespit tarihinden geriye 20 yılı aşkın süredir zilyet bulunduğu, davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği ve Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; cevap ve istinaf dilekçelerini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi,
3. Değerlendirme
... ili, Merkez ilçesi...köyü çalışma alanında bulunan 139 ada 6 parsel sayılı 839,82 metrekare taşınmazın kerpiç ev, ahır ve arsası niteliği ile 31.12.2004 tarihinde davalı adına, aynı yer çalışma alanında bulunan 139 ada 2 parsel sayılı 197,96 metrekare taşınmazın kerpiç ev ve arsası niteliği ile davacı adına tespit edildiği, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün internet sitesi üzerinden yapılan parsel sorgulama sayfasında, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerin 22/a işlemi nedeniyle davalı adına tescil edilen taşınmazın yüzölçümünün değişerek 785,25 m2, davacı adına tescil edilen taşınmazın yüzölçümünün değişerek 215,38 m2 olduğu anlaşılmaktadır.
Eldeki davada; davacının davasını ispatladığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi kural olarak doğrudur.
Ne var ki hükümden sonra 22/a çalışması yapıldığı anlaşıldığından, infaza elverişli hüküm kurulması hususu kamu düzenini ilgilendirdiğinden re'sen gözetilmesi gerekir.
Hal böyle olunca; infazda tereddüt oluşturmayacak ve kazanılmış haklara etki etmeyecek şekilde fen bilirkişisinden yeniden rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.