"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MERSİN 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Mersin 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/01/2021 tarihli ve 2019/254 Esas, 2021/17 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/12/2021 tarihli ve 2021/541 Esas, 2021/1624 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu 9122 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1338/2676 payını, taşınmazın diğer paydaşı olan davalıya 15/03/2019 tarihinde 209.000,00 TL bedelle satış yolu ile temlik ettiğini, geçen süre içinde taşınmazın değerinin çok daha fazla olduğunu ve bilinçli bir şekilde aldatıldığını öğrendiğini, satış tarihinde ekonomik sıkıntıları olup, banka kredi borçları ve icra takipleri nedeniyle baskı altında ve zor durumda olduğunu, daha önceden tanıdığı ve güvendiği arkadaşı davalının ise kendisini bedel konusunda yanlış bilgilendirerek aldattığını, 78 yaşında olup, çekişme konusu payın davalı tarafından rayiç bedelin çok altında bir bedelle satın alındığını, satış işleminin iptali ile birlikte satış bedelini iadeye de hazır olduğunu ileri sürerek, dava konusu 9122 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davalıya temlik ettiği 1338/2676 payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının uzun zaman önce hakkında başlattığı bir icra takibini yenilemesi üzerine bu icra takibine karşı şikayet yoluna başvurduğunu ve icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, davacının bunun üzerine eldeki davayı kötüniyetli olarak açtığını, davacının şirket sahibi ve galerici olarak ticaretle uğraşmakta olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğunu, davacının tecrübesizliğinden söz edilemeyeceğini, taşınmazı davacı ile birlikte 21 yıl önce satın aldıklarını, 10 yıl kadar birlikte iş yaptıklarını, davacının taşınmazın değerini bilebilecek durumda olup, tapuda işlem yapılırken davacının oğlunun da hazır olduğunu, her ne kadar tapuda emsal beyan değeri üzerinden işlem yapılmış ise de davacıya aslında 2.010.000,00 TL ödediğini, bunun 800.000,00 TL’sini elden, 210.000,00 TL’sini banka kanalıyla ödediğini, geri kalan için de her biri 200.000,00 TL bedelli beş ayrı senet verdiğini, bu senetlerdeki yazıların davacının oğluna ait olduğunu, 20/04/2019 tarihinden başlayan ve 20/08/2019 tarihinde sona eren senetlerin satımla uyumlu olduğunu, senetlerin ödendikten sonra geri alınıp bazılarının imza kısmının yırtıldığını, gabinin objektif ve subjektif koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın, aşırı yararlanma (gabin) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, davacının maddi sıkıntılar nedeniyle çekişme konusu payı iradi olarak devrettiği, gabinin objektif koşulları oluşmadığı gibi, davacının halen fiili olarak ticari hayatın içerisinde olması, emlakçı ile birlikte pazarlığa gitmesi gözetildiğinde, subjektif koşulların da oluşmadığı, yalnızca davacının maddi durumunun kötü olması nedeniyle satış yapılmasının gabin olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Çekişmeli payın tapuda 209.000 TL bedelle satıldığını, ancak çekişmeli payın değerinin 2.010.000,00 TL olduğunu davalının kabul ve beyan ettiğini, çekişmeli payın değerinin keşfen 2.242.000,00 TL olarak saptandığını, davacının içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı davalının fırsata çevirdiğini, taşınmazın çok düşük bedelle davalı tarafından satın alındığını, davacının iş ortağı ve arkadaşı olan davalının, davacının ekonomik sıkıntılarını bilebilecek durumda olup, delil olarak sunulan icra dosya bilgileriyle davacının ekonomik sıkıntıda olduğunun kanıtlandığını, davacının bu taşınmazı rayiç bedelin onda birine satmasının gabine karine teşkil ettiğini, ekonomik krizden çıkma çaresi bulamayan ve gabin durumunda olan davacının çekişmeli taşınmazı onda biri bedelle sattığını, davalının kötüniyetli olduğunu, satış bedelinin 210.000 TL olduğunun resmi senetle sabit olup, daha fazla olduğunun davalı tarafından iddia edilemeyeceğini, zira hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, satış bedelinin fazla olduğu ya da daha fazla ödeme yapıldığı savunmasının dinlenemeyeceğini, davalının savunmasında belirttiği senetlerin davayla ilgili olmadığını, dava değerinin 210.000 TL olup harcın da bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/12/2021 tarihli ve 2021/541 Esas, 2021/1624 Karar sayılı kararıyla; davanın, aşırı yararlanma (gabin) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, aşırı yararlanmanın (gabin) objektif ve subjektif koşullarının oluşmadığı gözetildiğinde, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davanın reddinin doğru olmadığını, 209.000 TL bedelle satışı yapılan çekişmeli taşınmazın gerçek değerinin 2.242.500,00 TL olarak keşfen saptandığını, arada 10 kat fark bulunduğunu, tarafların iş ortağı olup birbirlerini tanıdıklarını, gabinin objektif şartı gerçekleşmiş ise de subjektif şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davacının içinde bulunduğu ekonomik zorlukların icra dosya bilgilerinden anlaşıldığını, davacının icra baskıları nedeniyle çekişmeli taşınmazı gerçek değerinin onda biri bedelle davalıya satmak durumunda kaldığını, davalının da bu durumu bildiğini, gabinin objektif ve subjektif koşullarının gerçekleştiğini, iddianın belgelerle kanıtlandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aşırı yararlanma (gabin) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü, psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
3.2.2. Öte yandan; 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.", 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
(III.) ve (IV/3.) numaralı paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 30/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.