Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3437 E. 2024/952 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi imar ve ihya yoluyla zilyet edinildiği iddia edilen taşınmazın, sonradan yapılan imar planı kapsamında kalması nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu ve dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı parseller üzerinde bulunduğu gözetilerek, tapu iptali ve tesciline karar verilmesi gerekirken mülkiyetin tespitine karar verilmesi isabetsiz görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1685 E., 2022/171 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/274 E., 2019/256 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön incelemesi sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... mahallesinde bulunan 95 parselde kayıtlı taşınmazın batısında yer alan taşınmazın tamamının 1974 yılı öncesinden beri müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu ve o günden dava tarihine kadar zilyetliğinin nizasız ve fasılasız olarak devam ettiğini, kadastro çalışmaları esnasında ekilemez arazi olarak tescil harici bırakılan taşınmazı emek ve para harcayarak ve bedeni güçle imar ve ihya yoluyla tarıma elverişli hale getirdiğini, ormandan sayılmayan ve kamuya tahsis edilmemiş bu alanın müvekkili tarafından kültür arazisine dönüştürüldüğünü öne sürerek müvekkilinin zilyet olduğunun tespiti ile taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Hazine ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle öncelikle husumetten davanın reddine karar verilmesini, devamla taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.08.2010 tarih 2504 sayılı kararıyla tadilen onaylanan ... Toplu Konut Alanı uygulama imar planı değişikliği kapsamında kaldığını, taşınmazın konut ve üniversite alanı kullanımlarına ayrılan bölüme isabet ettiğini, Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesi şartları değerlendirilmesi halinde davaya konu taşınmaz ve çevresinde imar-ihya ve zilyetlikle kazanımının mümkün olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

3.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.02.2007 gün ve 496 sayılı kararı ile onanan tema kent dönüşüm proje alanı içerisinde kaldığını, parselle ilgili detaylı bilginin Ankara Büyükşehir Belediyesinden alınabileceğini, mülkiyeti müvekkiline ait olmayan taşınmaz hakkında taraflarına husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiasının mesnetten yoksun olduğunu, dava konusu yerin zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağını, nizasız ve fasılasız asli zilyet olmakla malik sıfatı kazanılacak yerlerden olmadığını, dava konusu yerin Hazine mülkü olduğunu ve davacının hak talep etmesinin mümkün olmadığını, davanın öncelikle husumet, yetki, görev, zamanaşımı, hak düşürücü süre ve kesin hüküm nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu; ancak taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı bu nedenle iptal ve tescil hükmü kurulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisinin 20.10.2017 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen eski 95 nolu parselin batısında kalan 5.092,05 metrekarelik alana ilişkin olarak davacının TMK'nın 713/1 inci maddesi uyarınca zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğunun tespitine, tescil işleminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz hakında davacı lehine imar-ihya ile kazanım koşullarının gerçekleştiğini, bu nedenle sonradan yapılan imar uygulamasının davacı açısından etkisinin olmadığını, bu nedenle taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken tespit hükmü kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ... Toplu Konut alanı imar planı kapsamında kaldığını, imar planında kalan taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu 17 inci madde gereğince imar-ihya ile kazanılamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, dava konusu tescili istenen yerin yapılan imar uygulaması sonucu dava tarihinden önce 2010 yılında tescil edilen 62453 ada 1 nolu parsel, 62454 ada 1, 3, 4 nolu imar parselleri ile imar yolu üzerinde kaldığından ve imar ile oluşan tapu kayıtlarının imar uygulaması iptal edilmediği sürece geçerli ve ayakta bulunması ve imar sonucu oluşan tapu kayıtlarının yolsuz tescil kabul edilemeyeceğinden davacı lehine dava edilen alanın mülkiyet tespitine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın ... Toplu Konut alanı imar planı kapsamında kaldığını, imar planında kalan taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 inci maddesi gereğince imar-ihya ile kazanılamayacağını, çekişmeli taşınmazın hangi tarihte ve hangi nedenle tescil harici bırakıldığının açıklığa kavuşturulmadığını, taşınmazın tescil harici bırakıldığı tarih itibariyle kesin niteliğinin belirlenmediğini, davacının malik sıfatıyla zilyetliğine dair herhangi bir belge yahut veriye gerekçeli kararda yer verilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Toplanan delillere göre; 1955 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında, ... mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın ekilemez arazi olarak tescil harici bırakıldığı, bilahare taşınmazın 85480 sayılı imar uygulaması ile ihdasen 833 nolu parsel numarası ve 236.091,75 metrekare yüz ölçümü ile ham toprak vasfıyla 26.12.1997 tarih ve 5972 yevmiye numarası ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, bu defa 29.08.2006 tarih ve 11409 yevmiye numarası ile yapılan devir işlemi sonucunda Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredildiği, 2010 yılında yapılan imar uygulaması ile de imar parsellerine ayrıldığı sabittir.

2. Davacı çekişmeli taşınmaz hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmış olup mahallinde yapılan keşif sırasında toplanan delillere göre 1975, 1980, 1991, 1999 yılında çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskopik olarak incelenmesi neticesinde taşınmazın sürülmüş, nadasa bırakılmış diğer bir ifade ile tarımsal faaliyet yapılmış yer olduğu, gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olduğu; öte yandan Ziraat Mühendisi ve Jeoloji Mühendisi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, imar-ihyanın 1975 öncesi başladığı ve 1975 yılında tamamlandığı, 3.sınıf tarım arazisi vasfında olduğu kanaat edilmekle, taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu isabetli biçimde tespit edildiğinden davalı Hazinenin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; eldeki davanın tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olduğu, zira dava tarihinden evvel çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın ihdasen 833 nolu parsel numarası ile tapuya tescil edildiği, bilahare iddiaya konu bölümün imar uygulaması sonucunda 62453 ada 1, 62454 ada 1, 3 ve 4 parseller ile imar yolu kapsamında kaldığı görülmektedir. Ne var ki; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümleri yönünden imar uygulaması iptal edilmediğinden geçerli ve ayakta olduğu, imar sonucunda oluşan kayıtların yolsuz tescil kabul edilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde mülkiyetin tespitine karar verilmiş ise de; iddiaya konu taşınmazın bir bölümünün isabet ettiği 62453 ada 1 ve 62454 ada 4 parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucunda Hazine adına tapuya kaydedildiği, eldeki davanın da Hazineye husumet yöneltilmek suretiyle açıldığı, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluştuğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; davalı Hazine adına kayıtlı 62453 ada 1 ve 62454 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde mülkiyetin tespitine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Diğer yandan, taşınmazın imar uygulaması sonucunda olaşan güncel tapulama durumu esas alınarak infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken, taşınmaz tapuya tescil edildiği halde tescilden evvelki durumu göz önüne alınarak düzenlenen 20.10.2017 tarihli bilirkişi raporunun esas alınması suretiyle kararın infazında tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması da isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının reddine.

Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı tarafından yatırılan peşin temyiz harcının istek halinde iadesine,

Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.