Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3644 E. 2022/6615 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, davalıların iyiniyetli üçüncü kişi olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların taşınmazı edinirken, tescilin yolsuz olduğunu bilmeleri veya bilmeleri gereken özeni gösterselerdi öğrenebilecekleri, bu nedenle Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilerek, yerel mahkemenin davalı ... lehine vekalet ücreti takdir etmesi dışında isabetli olan kararı, yargılama giderlerinden davalı ...’nun da müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği hususunda düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., davaya konu 3 nolu parselin ihale suretiyle davalı ...’na satıldığını, ancak ihalenin dayanağı olan Belediye Meclis Kararının Danıştay kararı ile iptal edilip kesinleştiğini, böylece tescilin yolsuz hale geldiğini, taşınmazı davalı ...’dan satın alan diğer davalıların da iyiniyetli sayılamayacaklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, taşınmazın ihale ile devri sırasında ve sonraki temlik işlemlerinde iyiniyete aykırı bir durum bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın temlikine esas ihalenin İdare Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, iptal kararının kesinleştiği, bu sebeple davalı ihale alıcısı ... adına yapılan tescilin yolsuz hale geldiği, ancak diğer davalıların iyiniyetli 3. kişi konumunda oldukları ve kötüniyetli hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafça davalıların kötü niyetli olduğunun kesin bir şekilde ispatlanamadığı, tapuya güvenerek taşınmazı satın alan davalıların iyi niyetli oldukları, Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi gereğince iyiniyetlerinin korunması gerektiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı ...'nun kayıt maliki olmadığı, tapu iptal ve tescil davalarının dava tarihi itibariyle malik olanlara karşı açılması gerektiği, anılan davalı ile diğer davalıların iptal kararından haberdar olarak işbirliği içerisinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı, bu nedenle bu davalı yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, tüm davalılar yönünden davanın reddedildiği, bu husus her ne kadar hatalı ise de sonuç itibari ile red kararının doğru olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece; "...tüm davalıların ....′de yaşamlarını sürdürdükleri, davalılardan ...′ın avukat olup aynı zamanda diğer davalı ...′nın vekilliğini de üstlendiği, tanıkların da ifade ettikleri gibi adı geçen davalıların yatırım düşüncesi ile hareket ettikleri, üstelik davalı ...′nın dava konusu taşınmaza yakın başka taşınmazlarının da bulunduğu; öte yandan, 94 adet taşınmazın satışına ilişkin Belediye Meclis Kararının iptaline yönelik İdare Mahkemesi kararının Danıştayca onandığı 06.03.2015 tarihinden yaklaşık bir ay sonra 08.04.2015 tarihinde toplam 137.000TL′ye satın aldıkları taşınmazın anılan tarihte keşfen belirlenen gerçek değerinin 313.389,73TL olduğu; belirlenen bu maddi olgular karşısında, davalılar ... ve ...′in taşınmazı satın aldıkları Hasan Aksel üzerindeki tescilin yolsuz nitelikte bulunduğunu bildikleri ya da TMK′nın 3. maddesi çerçevesinde, durumun gereklerine göre kendilerinden beklenen özeni gösterselerdi tescilin yolsuz olduğunu öğrenebilecekleri, böylece TMK′nın 1024. maddesi uyarınca aynı Kanun′un 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir.’’ gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince, davalı ... adına oluşan tescilin yolsuz olduğu, diğer davalıların da TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları, davada tapu iptal ve tescil talep edildiğinden dava konusu taşınmazda malik olmayan davalı ...’na husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan usulden reddine; diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi ve anılan davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin 1 inci fıkrasında “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğine kuşku yoktur.

6.2.2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2 inci maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3 üncü maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir

6.3. Değerlendirme

(IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V.3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı ... ile diğer davalıların el ve işbirliği içerisinde olmaları nedeniyle yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden davalı ...’nun diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, anılan davalının kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle onun yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi ve lehine vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin 14/10/2021 tarihli, 2021/129 Esas, 2021/260 Karar sayılı hükmünün 1., 3., 4, 5. ve 6. bentlerinin hükümden tamamen çıkarılmasına ve yerlerine 1. bent olarak “1-)DAVANIN KABULÜ İLE; İstanbul İli, ....İlçesi, .... Mah., ... ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline,”, 3. bent olarak “3-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 23.908,50-TL harçtan peşin alınan 5.977,13 TL'nin mahsubu ile bakiye 17.931,37 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,”, 4. bent olarak “4-)Bozma kararı öncesi davacı tarafından yapılan 900,00-TL bilirkişi ücreti, 70,00-TL keşif araç ücreti, 221,80-TL keşif harcı, 426,80-TL tebligat+posta masrafı, ile bozma sonrası yapılan 23,40-TL tebligat masrafı ile 5.977,13-TL peşin harç ve 29,20-TL başvuru harcının toplamı olan 7.648,33-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” ve 5. bent olarak “5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 32.950,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” cümlelerinin yazılmasına, hükmün 7. bendinin 6. bent olarak teselsül ettirilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.