"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki gaiplik, tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından fer’ilere yönelik istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurunun kabulüne, kararın kaldırılması ile, davanın kısmen kabulüne, kayıt maliki... yönünden açılan davanın reddine, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına dair verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... İdaresi; ....Vakfından olan 1120 ada 6 parsel sayılı taşınmazda toplam 1214976/3483648 payın....., ...., .... ve...’a ait iken bu kişilerin gaip olması nedeniyle Defterdarın kayyım tayin edildiğini, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca taşınmazın vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, anılan kişinin gaipliğine, tapu kaydının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, kayıt maliki... yönünden kayyım tayin edilmediğinden...'ın payı yönünden kayyıma husumet yöneltilemeyeceğini, vakfı adına tescil için gerekli koşulların araştırılması gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli ve 2016/119 E., 2020/497 K. sayılı kararıyla; 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 17. madde koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile gaiplik ve iptal tescile karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğunu, ancak harç ve mahkeme masraflarından davalının sorumlu tutularak, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasının ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek, hükmün bu yönlerden bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18/02/2022 tarihli 2021/88 Esas - 2022/236 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın mukataalı vakıf taşınmazı olduğu, bir kısım paydaşlar yönünden gaiplik ve iptal-tescile karar verilmesinde isabetsizlik bulunmasa da, karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı kayyımın sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı gibi, tapu kayıt maliklerinden Yordan oğlu... yönünden kayyım tayini kararı bulunmadığı, bu kapsamda kayyıma husumet yöneltilemeyeceği, Bilas’a ait pay yönünden verilen gaiplik ve tescile ilişkin kararın hatalı olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, Bilâs dışındaki kayıt malikleri yönünden gaiplik ve iptal-tescile, kayıt maliki... yönünden açılan davanın reddine,harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, hükmün sadece davacı tarafça yargılama giderlerinden sorumluluk yönünden istinaf edildiğini, davalı tarafın hükmü istinaf etmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf taleplerinin haklı görüldüğünü, hükmün kaldırılarak, yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulduğunu ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, yapılan tüm bu işlemlerin hukuka uygun olduğunu, ancak, Bölge Adliye Mahkemesince, hüküm kaldırıldıktan sonra kayıt maliki... yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, anılan yönden kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5737 sayılı Vakıflar Yasasının 17. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini, vakfın niteliğinin araştırılmadığını, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olup hüküm kurmaya yeterli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 26848/3483648 pay sahibi... yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, gaiplik ve Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”,
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32.maddesinde, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”,
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 33. maddesinde, "Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır.",
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 35. maddesinde, “İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.” hükümlerine yer verilmiştir.
3.2.5. Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih ve 2017/1-1201 E.-716 K.sayılı kararında belirtildiği üzere; mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle, 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan Defterdar; burada Hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumaktadır. Taşıdığı kayyımlık sıfatı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı açıktır. 3561 sayılı Kanun'un 2/son maddesinde “Kayyımlıkla ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır” hükmüne yer verilmiş ise de burada yargı harçlarından bağışıklığa dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edeninin sıfatına bakılmaksızın re'sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
3.2.6. Yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1-2 maddesine göre de “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 1120 ada 6 parsel sayılı 15,00 m2 miktarlı “üstünde odaları olan mağaza “ nitelikli taşınmazın 4.08.1948 tarihli tesis kadastrosu ile 80640/3483648 pay ile Katerine, 11520/3483648 pay ile ..... ( ..... kızı), 23040/3483648 ‘er paylarla .... oğulları.... ve .... adına, 14.09.1959 tarihli tesis kadastrosu ile......’er paylarla .... kızı .... ve ....oğlu .... adına tescil edildiği, taşınmazın kaydında “.... Vakfından İcareli” şerhi bulunduğu, Beyoğlu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1994/765 Esas sayılı dosyası ile kayıt maliklerinin tamamı hakkında kayyım tayin edilmesi talebinde bulunulduğu, 26.01.1996 tarih, 1996/10 Karar sayılı hükmün gerekçesinde kayıt maliki... yönünden de kayyım tayin edildiği hususu belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında...’ın adının yazılmadığı, mahkemece de yargılama sırasında .....’ın hissesiyle ilgili olarak kayyım tayin edilmediği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, davacının kayıt maliklerinin gaipliğine karar verilmesi talebi açısından, kayıt maliklerine kayyım tayin edilmesine gerek yok ise de, tapu iptali ve tescil isteği bakımından davanın kayıt maliklerine yöneltilmesi zorunlu olup, kayıt malikinin kim olduğu belirlenemiyor ise, kayyım atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davanın kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır.
3.3.3. Hâl böyle olunca, öncelikle davacıya, mümkün ise kayyım tayinine ilişkin Beyoğlu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.01.1996 günlü, 1994/765 Esas, 1996/10 Karar sayılı ilamının hüküm kısmını tashih ettirmek suretiyle kayıt maliki .... açısından kayyımlık kararının temini için süre verilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ....’ın payı yönünden de kayyım atanması, atanan kayyımın davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi ve işin esası hakkında bir karar verilmesi, davanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin sağlanması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle ; taraf vekillerinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harçların istek halinde yatırana iadesine, 19/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.