"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde dahili davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları ... ’in kayden maliki olduğu 289 ada 1 parsel sayılı taşınmazı kadastro tespitinde davalılar adına ½’şer paylı olarak tespit ve tescil ettirdiğini, 270 ada 50 parsel sayılı taşınmazını ise kadastro tespitinden önce davalı ...’na satış yoluyla temlik ettiğini, devirlerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacıların ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu taşınmazlardan 279 ada 50 parselin mirasbırakandan davalı ...'na kaldığını, babalarından kalan payları ise mirasbırakan ... ile takas ettiklerini, mirasbırakan ...’nin mirastan mal kaçırmak amaçlı değil trampa ile devir yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, mirasbırakanın gerçek amacının satış değil bağış olduğu, davacıları mirastan mahrum kılmak amacıyla devir yaptığı, davalıların taşınmazı satın alacak mali gücünün olmadığı, mirasbırakanın taşınmazı satmayı gerektirir makul bir sebebinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece; ‘‘...tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret olan sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir ve bu tür sözleşmeler hakkında 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama olanağı yoktur. Buna göre çekişme konusu 289 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın murisin zilyetliğinde iken, kadastroca zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davalılar adına yazıldığı tespit tutanaklarından ve dinlenen tanık anlatımlarından anlaşılmaktadır. O halde yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bu parsel yönünden davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.
Diğer taraftan; 279 ada, 50 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş ise de kadastro tespitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı, davalının murisinin kayden pay maliki olduğu taşınmazlar ile babasından intikal eden taşınmazlardaki paylarını trampa ettikleri, açıklanan nedenden ötürü temlikin ivazsız olmadığı yolundaki davalı savunması açıklığa kavuşturulmuş değildir. Anılan savunmanın kanıtlanması durumunda, miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmediği kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca; dava konusu 289 ada, 1 parsel yönünden 01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, 279 ada, 50 parsel yönünden de yukarıda değinilen ilkeler uyarınca hükme yeterli bir araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan parsel yönünden de eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması değildir.’’ gerekçesi ile karar bozulmuştur.
3.Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemece; dava konusu 289 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden bozma ilamındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine; dava konusu 279 ada 50 parsel sayılı taşınmazın bakımından ise mirasbırakanın gerçek amacının satış değil bağış olduğu, davacıları mirastan mahrum kılmak amacıyla devir yaptığı, davalıların taşınmazı satın alacak mali gücünün olmadığı, mirasbırakanın taşınmazı satmayı gerektirir makul bir sebebinin bulunmadığı gerekçesiyle gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairece; ‘‘...bozmaya uyulmakla ilgilileri yönünden usulü kazanılmış hak doğmasına karşın bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Hal böyle olunca; hükmüne uyulan önceki bozma kararında değinilen hususlar gözetilmek suretiyle 279 ada 50 parsel sayılı taşınmaz yönünden, kadastro tesbitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı, davalının murisinin kayden pay maliki olduğu taşınmazlar ile babasından intikal eden taşınmazlardaki paylarını trampa etmeleri nedeniyle temlikin ivazsız olmadığı yolundaki savunmasının açıklığa kavuşturulmadığı, anılan savunmanın kanıtlanması durumunda mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinden söz edilemeyeceğinden, eksik araştırma ile yetinilerek sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.’’ gerekçesi ile karar bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemece; mirasbırakan ...'in 279 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını 1987 yılında 3 milyon bedelle satış suretiyle davalı ...'na temlik ettiği, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarıdan mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğu, taşınmaz satmak için ekonomik veya beşeri bir ihtiyacı ve makul nedeninin bulunmadığı, başkaca taşınmazının bulunmadığı, temlikin makul sınırda olmadığı, akitte bağış amacının üstün tutulduğu gerekçesi ile dava konusu 279 ada 50 parsel sayılı taşınmazın gittisi olan 279 ada 121 ve 122 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 279 ada 120 parsel dava dışı Hazine adına kayıtlı olduğundan, 289 ada 1 parsel yönünden muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davacılar ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Dahili davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; trampa yapılmak suretiyle tapu iptal ve tescil kararının önüne geçileceği düşüncesi ile davalıların ve mirasbırakanın hareket ettiğini, keşifte dinlenilen ...’in ifadesinde de bu hususu doğruladığını belirterek, kararın dava konusu 289 ada 1 ve 279 ada 120 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.
8.2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay’ın bozma kararına uyulmuş olmasına karşın bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediğini, temliklerin trampa işlemi ile karşılıklı yapıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. "Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere ''muris muvazaası, mirasbırakanın danışıklı olarak mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklaması halinde, saklı pay sahibi olsun yada olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin BK'nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinde şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu'' olarak tanımlanmaktadır. Kural olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icap eder.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dairenin (IV/2) no.lu paragraftaki bozma kararında “...dava konusu 289 ada 1 parsel yönünden 01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi” gerektiğinin belirtildiği, Mahkemece anılan bozma kararına uyularak 289 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın (IV/3) no.lu paragrafta belirtilen gerekçe ile reddine karar verildiği ve bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmediği dikkate alındığında, 289 ada 1 parsel bakımından verilen ret kararının davalılar yönünden kesinleştiği kuşkusuz olup, dahili davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
9.3.2. Dahili davacıların diğer ve davalıların tüm temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... ’in 22/04/2009 tarihinde öldüğü, geride davacı oğulları ... ve ....., davalı oğulları .... ve ... ile dava dışı kızı ..... ve 1960 yılında ölen kızı .....’nin çocukları ..... ve .....nin mirasçı olarak kaldıkları, dava konusu eski 279 ada 50 parsel sayılı taşınmazın .... kızı ..... tarafından 05/03/1947 tarihinde .....’a, .... tarafından 13/12/1949 tarihinde ...’na, ... tarafından 12/04/1966 tarihinde 1/4’er paylı olarak ..., ..., ve mirasbırakan.....’ye temlik edildiği, mirasbırakan ...’nin ...’dan devraldığı ¼ payı 07/05/1968 tarihinde davalı ...’e bağış suretiyle devrettiği, ....’in ...’dan devraldığı ¼ payı 11/04/1986 tarihinde trampa suretiyle mirasbırakan ...’ye devrettiği, mirasbırakan ... ile 12/04/1966 tarihinde taşınmazda paydaş olan ... ve ...’in taşınmazdaki ¼ paylarını 1987 yılın haricen davalı ...’e sattıklarından bahisle kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 279 ada 50 parselin davalı ... adına tespit edildiği, dava dışı Orman İdaresi tarafından tespite itiraz edildiği ve 22/03/2010 tarihinde kesinleşen Kadastro Mahkemesi kararı ile tespit gibi tescile karar verilerek 279 ada 50 parsel sayılı taşınmazın hükmen davalı ... adına tescil edildiği, taşınmazın kamulaştırma işlemi sonucunda 24/01/2017 tarihinde ifraz görerek 279 ada 120, 121 ve 122 parsellere ayrıldığı, 279 ada 120 parsel sayılı taşınmazın dava dışı Hazine, 279 ada 121 ve 122 parsellerin davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmakta olup, çekişme konusu taşınmazın ¼ payının 07/05/1968 tarihli bağış suretiyle davalı ...’e temlik edildiği, geçerli işlemlerden olan bağış suretiyle yapılan temliklerde 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği; taşınmazdaki diğer ¼ payın ise, 20/10/2008 tarihli kadastro çalışması sırasında “harici satış” nedeniyle davalı ... adına tespit edildiği, bu pay yönünden mirasbırakan ... tarafından tapu memuru önünde yapılan temliki bir işlem bulunmadığı gözetildiğinde anılan pay bakımından da davada 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dahili davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. (IV/9.3.2) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, yatırılan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.