Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3803 E. 2022/6846 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önce açılan tazminat davasında davalıya tazminata hükmedilmiş olması ve davacının sebepsiz zenginleşen kişilere karşı dava açma imkanının bulunması sebebiyle, davacının tapu iptali ve tescil davası açmasında hukuki yararının olmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesince davanın reddine dair verilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

1. HUKUK DAİRESİ

DAVALILAR : ... V.D.

İLK DERECE

MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 1462 ada 8 parselin (gittisi 2554 ada, 8 parsel) 504/3744 payının..., 234/3744 payının ... adına kayıtlı olduğunu, Kadir Apikoğlu'nun 1985 yılında ölümü üzerine mirasçılarına intikal eden 504/3744 payın mirasçılar tarafından 22.11.1993 tarihli ve 7309 yevmiyeli resmi senet ile davalı ...'a temlik edildiğini, ancak tapu kütük sayfasında hatalı olarak ... adına kayıtlı 234/3744 pay terkin edilerek davalı ... adına 504/3744 payın tescil edildiğini, bu şekilde taşınmazın tapu kaydında pay/payda uyumsuzluğu meydana geldiğini, 26.09.2006 tarihli 23816 yevmiyeli imar uygulamasında ise davalı ... adına kayıtlı pay 234/3744 olarak kabul edilerek işlem yapıldığını, davalı ...’ın da bu sebeple zarara uğradığı gerekçesiyle tazminat davası açtığını, Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1347 Esas, 2015/789 Karar sayılı kararı ile tazminat isteminin kabul edildiğini ancak tapu kaydının doğru incelenmediğini, ...'na ait 234/3744 payın yanlışlıkla terkin edildiği gözetilmeksizin tazminata hükmedildiğini, yapılması gerekenin tapu kaydının düzeltilmesi olduğunu ileri sürerek, 1462 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki yukarıda anılan tescil hatalarının düzeltilerek 22.11.1993 tarihli ve 7309 yevmiyeli resmi senede uygun olarak davalı ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, tapuda yapılan yanlışlıktan kaynaklı olarak Maliye Hazinesi tazminattan sorumlu tutularak mevcut dosyanın davalısı ...'ın zararının tazmin edildiği, bu aşamadan sonra Yargıtay denetiminden geçip düzeltilerek onanmış olan Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1347 Esas, 2015/789 Karar sayılı kararı yok sayılarak hüküm tesisinin mümkün olmadığı, davacının terkin ve tescil işlemlerindeki hataların düzeltilerek davalı ... adına tescil talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1347 Esas, 2015/789 Karar sayılı kararında hükmedilen tazminatın tescil ve terkin işlemleri sırasında yapılan yanlışlıktan kaynaklı olmadığını, dava konusu taşınmazın imar uygulaması neticesinde gittiği parselde davalı yönünden meydana gelen azalmadan kaynaklı olduğunu, anılan kararda gerek bilirkişi raporlarında gerek davalı Hazinenin itiraz dilekçelerinde davalı ... tarafından satın alınan payın anılan davaya konu pay olmadığının belirtildiğini ancak bu itirazların Mahkemece ve Yargıtayca göz ardı edildiğini, eldeki davada alınan bilirkişi raporlarında da açıkca dava konusu taşınmazın satın alınan payın değil bir başkasına ait payın satışının yapıldığının tespit edildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1347 Esas, 2015/789 Karar sayılı kararında tapu kaydındaki hataların giderilmesine ilişkin davacı tarafça bir dava açılmadığı, eldeki davanın ... tarafından açılan davada verilen tazminat kararı kesinleştikten sonra açıldığı, bu haliyle davacı tarafın davalı ...'ın hak kazandığı tazminat nedeniyle yapılan hatadan dolayı sebepsiz zenginleşen kişilere karşı dava açması gerekirken davalı ... adına tescil istekli dava açmasında hukuki bir yararının bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

3.2.2 Medeni usul hukukunda hukuki yarar, Mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edilebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırma-malıdır. (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII) Hukuk Genel Kurulunun 26.04.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K.sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir. (Rechts-schutzbedürfnis) Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1.fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.

Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)'nin 6.maddesi ve 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297)

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının ve (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 19/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.