Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3814 E. 2023/2695 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalının dava dışı kişilerle birlikte hareket ederek hileli davranışlarla kendisini aldattığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin istinaf kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, dava dışı kişilerin hilesini sözleşmenin yapıldığı sırada bildiği ve davacının kandırılarak iradesinin sakatlanması suretiyle satış işlemine yönlendirildiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 18 ada 25 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümü satmak istediğini, bu durumu bilen ve taşınmazı almak istediklerini bildiren dava dışı ... ... ve kardeşi ... ... ile 145.000,00 TL satış bedeli karşılığında anlaştıklarını, ancak 09/05/2017 tarihinde devir işlemi için Tapu Müdürlüğüne gittiğinde dava dışı ... ile davalı ...'in birlikte geldiklerini, bankalara olan borçları ve icra takipleri nedeniyle taşınmazın devrinin davalı adına yapılmasını talep ettiklerini, dava dışı ... ile iletişime geçtiğini, aynı cevabı aldığını, anılan kişilerin taşınmazın davalıya devri konusunda kendisini ikna ettiklerini ve bedelsiz olarak davalıya taşınmazı temlik ettiğini, satış bedelini talep etmesine rağmen kendisine ödenmediğini, davalıdan taşınmazın iadesini istediğinde dava dışı ... ve ... ...’ın kendisini dolandırdığını ve borçlarını ödemek amacıyla taşınmaz devrini sağladığını ifade ettiğini, davalının dava dışı kişiler ile birlikte hareket ederek hileli davranışlarla kendisini aldattığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının hukuki yararı bulunmadığını, taşınmaz satışının resmi ve gerçek bir satış olup hile ve yanıltmanın söz konusu olmadığını, gerçekleştiği ileri sürülen görüşmelerin kendisi ile ilgisi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin, 19/02/2020 tarihli 2018/539 Esas, 2020/124 Karar sayılı kararı ile; davanın muvazaa iddiasına dayalı olarak açıldığı gerekçesiyle 6098 sayılı TBK’nın 19. ve 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Bölge Adliye Mahkemesinin 15/10/2020 tarihli 2020/303 Esas, 2020/425 Karar sayılı kararı ile; davada açıkça hile hukuki nedenine dayanıldığı halde muvazaaya ve iyiniyete ilişkin değerlendirmelere yer verilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının dava konusu taşınmazın bedelini ödediğini ispat edemediği ve davacının dava dışı ... ... ve ... ... ile dava konusu taşınmazın devri ve taşınmazın bedelinin ödenmemesi ile ilgili mesajlaşmaları dikkate alındığında, davacının, davalı ... ve dava dışı kardeşler ... ... ve ... ...'ın ortak aldatıcı hareketleri sonucu iradesi yanıltılarak taşınmazı devrettiği ve hileye maruz kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, resmi satışın 09.05.2017 tarihinde yapıldığını, davanın 02.10.2018 tarihinde açıldığını, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, satış bedeli ödendiğine dair herhangi bir dekontun sunulmaması nedeni ile davalının üçüncü kişilerle birlikte hareket ettiğinin kabulünün yerinde olmadığını, davacının hileli davranışlar sonucu taşınmazı devrettiğini desteklediği yönündeki gerekçelerin kanuni dayanağı bulunmadığını, dava dışı kişiler ve davacı arasındaki mesajlaşmalar dikkate alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; temlikin iradi olarak gerçekleştirildiği, kural olarak iradi şekilde gerçekleştirilen temliklerde satış bedelinin ödenmemesinin de tek başına tapunun iptaline sebep teşkil etmeyeceği, iradeyi bozan bir nedenin bulunmadığı, uyuşmazlığın bedelden kaynaklandığı, bu hususun davacının kendi sunduğu mesaj kayıtları ile de sabit olduğu, davacının davada bedel isteği de bulunmadığı gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ve davalı ...’in dava dışı ... ve ... ...’dan alacağını tahsil etmek amacı ile dava dışı kardeşlerle birlikte hareket ettiğini ve davacıyı kandırdığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. ... Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

2. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu dava konusu 18 ada 25 parsel sayılı taşınmazdaki (1) nolu bağımsız bölümü 09/05/2017 tarihinde 77.185,00 TL bedelle davalıya satış suretiyle temlik ettiği sabit olup, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere taraflardan biri diğer tarafı hileyle sözleşme yapmaya yöneltmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı hâlinde aldatılan taraf, hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Ancak, hile üçüncü bir kişi tarafından da yapılabilir. Böyle bir durumda kural olarak aldatılan taraf sözleşme ile bağlı ise de üçüncü kişinin hilesini karşı taraf sözleşmenin yapıldığı sırada biliyor ya da bilmesi gerekiyor ise aldatılan taraf sözleşmenin iptalini isteyebilir.

Öte yandan, aldatmayı (hileyi) ispat yükü aldatılan tarafa aittir. Hile bir haksız fiil olduğundan her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun "Resmî belgelerle ispat" kenar başlıklı 7. maddesi "Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir." hükmünü içermekte olduğundan, hile olgusu tanık dâhil olmak üzere her türlü delille ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/07/2020 tarih, 2017/1-1831 Esas, 2020/549 Karar sayılı kararı)

2. Somut olaya gelince; davacı tanıklarının beyanlarından dava dışı ... ve ...’in dava konusu taşınmazı satın almak istedikleri, devir tarihinde dava dışı ...’in davalı ... ile birlikte Tapu Müdürlüğü’ne geldiği, dava dışı ...’in borçları nedeniyle dava konusu taşınmazın davalıya devredilmesini istediği, satış bedelinin devirden hemen sonra ödeneceğini belirttiği ancak devir işlemi tamamlandıktan sonra davalı ve dava dışı ...’in satış bedelini getireceklerini söyleyerek Tapu Müdürlüğü’nden ayrıldıkları ve geri gelmedikleri anlaşılmakta olup, davalının dava dışı kişilerin hilesini sözleşmenin yapıldığı sırada bildiği; diğer taraftan cevap dilekçesinde ve aşamalarda temlikin gerçek satış olduğunu savunduğu ancak satış bedelinin ödendiğine dair bir delil sunmadığı ve temlikin gerçek satış olduğuna yönelik savunmasını kanıtlayamadığı, davacının kandırılmak suretiyle satış işlemi yapmaya yönlendirilerek iradesinin sakatlandığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA,

HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

18/05/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.