"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2926 E., 2021/1398 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/9 E., 2019/340 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı, Ardahan ili, Çıldır ilçesi, ... köyü hudutları dahilinde ve yukarı mahalle mevkinde tapulu olarak 1938 yılından beri zilliyetinde bulunan taşınmazın kadastro tesbitinde 112 ada 136 parsel adı altında davalı ... adına ve 112 ada 139 parsel olarak davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazların tapulu ve tapusuz olarak babasına ait iken sağlığında kendisine verildiğini, 50 yılı aşkın müddetten beri taşınmazları kullandığını, taşınmazların zilyetliğinin kendisine ait olduğunu, fasılasız ve nizasız olarak malik bulunduğunu, hiçbir haklı neden yokken taşınmazların davalılar adına yazıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir
2.Birleştirilen davada davacı; Ardahan ili Çıldır ilçesi ... köyü sınırları içerisinde bulunan 112 ada 116-119-120-122-124-135-138 parsel numaralı taşınmazların gerçek sahibinin kendisi olduğunu ve söz konusu bu taşınmazların bir kısmını kapsayan ve kendi adına cilt 25, sayfa 12, 94 no'da kayıtlı ve 1938 tarihli eski tapunun olduğunu, diğer yerleri ise elli yılı aşkın zamandır fasılasız ve nizasız malik sıfatı ile kullandığını, ancak bu taşınmazların kadastro tespit çalışmaları sırasında davalılar adına tespit gördüğünü, tüm bu hususları Çıldır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/197 Esas numaralı dosyasında (asıl davada) yapılan keşif neticesinde öğrendiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; 1967 yılında asker olduğunu, evinde yalnız, yaşlı bir annesi ve ailesinin olduğunu, o tarihlerde davacının, annesine gelerek ben evleri satacağım alacaksan al, yoksa başkasına satacağım dediğini, davacının evleri ile bitişik olduğundan annesinin ev başkasına gitmesin diye bütün inekleri satıp orayı satın aldığını beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2019 tarihli ve 2012/9 Esas, 2019/340 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın 1969 yılında davacı tarafından davalı tarafa satıldığı, davacının bu satım sonrasında Kars iline yerleştiği, taşınmazı harici senet ile satın alan davalı tarafın 1969 yılından beri fiilen kullandığı ve zilyedi olduğu, davacının hayvan ticareti ile uğraşması sebebiyle her yıl ticaret maksadı ile gelip almış olduğu hayvanları dava konusu taşınmaz üzerine bağlamasının davalıların zilyetlik ve haricen yapılan anlaşmaya göre kurulan mülkiyet hakkına halel getirmeyeceği, her ne kadar davacı satım senedi üzerindeki imzasını inkar etmiş ise de alınan ATK raporunda imzanın basit olması sebebiyle aidiyetinin tam olarak tespitinin yapılamadığı, davacının imzanın kendisine ait olmadığını ispat külfeti altında olduğu, ATK raporu ile bu ispat külfetinin yerine getirilemediği, 1969 yılında atılan imzanın 2014 yılına kadar değişime uğrayabileceği, satım senedi üzerine atılan imza ile davacının 2014 yılında alınan imza örnekleri arasında esasen çok aşırı farklılığın bulunmadığı, kaldı ki davacının 21.10.2010 tarihli celse beyanı dikkate alındığında imzanın davacı tarafından atıldığının anlaşıldığı, yapılan keşiflerde alınan tanık beyanlarında dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı tarafa satıldığının bildirildiği ve satıldığı tarihten itibaren de davalılar tarafından kullanıldığının ittifakla söylendiği, tapuya kayıtlı olmayan taşınmazı harici satım ile alan davalıların yaklaşık 40 yılı aşkın süredir kullanımlarının zilyetlikle iktisaba elverişli olduğu, davacının daha önce para karşılığı sattığı yerin mülkiyetini talep etmekte haklı olmadığı ve talebin iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların müvekkilinin tasarrufu altında olduğunu, zilyetliğinin devam ettiğini, taşınmazların kadastro çalışması sırasında bilirkişilik yapan ... ve ... tarafından usulsüz bir şekilde kendi adlarına tescil ettirildiğini, fen bilirkişisi raporuna göre 1938 tarihli tapunun dava konusu taşınmazların tamamını kapsadığını, satış senedini hazırlayan ve imzalayan kişilerin belli olmadığını, ATK tarafından hazırlanan rapora göre imzanın müvekkiline ait olmadığını, senetle satılan yerlerin neresi olduğunun, sınırlarının nereleri kapsadığının belirtilmediğini, zemin tespitinin yapılmadığını, gerekçenin zilyetlik yönünden çelişkili olduğunu, müvekkili veya davalılar tarafından taşınmazın kiralandığına ya da kullanılmasına yönelik beyan ile belge sunulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK'nın 323 ve devamı maddeleri gereğince lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek vekalet ücreti yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli ve 2019/2926 Esas, 2021/1398 Karar sayılı kararıyla; davacının istinaf talebinin incelemesinde; dava konusu taşınmazların davacı tarafından kadastro tespitinden önce 1969 yılında harici satım senedi ile davalı tarafa satıldığı, 1969 yılından itibaren davalılar tarafından kullanıldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin lehlerine oluştuğunun yapılan keşif sonucu yerel bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanları ile alınan raporlardan anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Hazinenin istinaf talebinin incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verildiği, ancak kendisini vekille temsil ettiren Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davaların reddine ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Ardahan ili, Çıldır ilçesi, ... köyü asıl ve birleştirilen davalarda dava konusu 112 ada 136- 139- 138-135-124-122-120-119-116 parsel sayılı taşınmazların 16.10.2006 tarihinde yapılan kadastro tespitleri sırasında asıl ve birleştirilen davalarda davalılar adlarına tespit edildiği, söz konusu tespitlerin 07.06.2007 tarihinde kesinleştiği, davalı ... tarafından dosyaya sunulan 01.04.1969 tarihli harici senet ile dava konusu taşınmazın davalıya 8.000,00 TL karşılığında satıldığı, söz konusu senetteki imzaya davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine ATK'dan alınan raporda imzanın ...'a ait olup olmadığı hususunun tespit edilemediğinin bildirildiği, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarından; davacının çekişme konusu taşınmazları satarak köyden ayrıldığı, Kars iline yerleştiği, her yıl ticaret amaçlı olarak gelip hayvanlarını dava konusu taşınmazlar üzerine bağladığı, taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı hususlarının bildirildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.