Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3884 E. 2022/7043 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcareteynli taşınmazın gaip olan maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığı ve bulunamaması halinde taşınmazın vakfa tescil edilip edilemeyeceği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararında belirtilen hususlara uygun olarak, gaip olan maliklerin mirasçılarının bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapıldığı ve taşınmazın aslının vakıf olduğu gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen gaiplik, tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmekle, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı,.. Camiinde İmam ve Müezzin olanlara Meşruta Vakfından olan 88 parsel sayılı taşınmazın 2/8 payının .... kızı ..., 1/8 payının ... oğlu ... ve 1/8 payının da ... oğlu ... adına kadastro ile tescil edildiğini, haber alınamayan kayıt maliklerine Defterdarın kayyım tayin edildiğini ileri sürerek; 5737 sayılı Kanun'un 17. maddesine göre gaiplik kararı verilmek suretiyle dava konusu taşınmazda ... kızı ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına kayıtlı payların .... Camiinde İmam ve Müezzin olanlara Meşruta Vakfı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, vakfın niteliğinin ve vakfiyesinin araştırılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/11/2014 tarihli ve 2013/339 E., 2014/401 K. sayılı kararıyla; 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne, TMK.nın 588. maddesindeki koşullar oluşmadığı gerekçesi gaiplik isteğinin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 19/11/2015 tarih ve 2015/8561 E., 2015/13379 K. sayılı kararıyla; “...Somut olaya gelince, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, kayıt malikleri .... kızı ..., ... oğlu ... ve .... mirasçısı bulunup bulunmadığı konusunda zabıta ve nüfus kayıt araştırmaları yeterli değildir. Hâl böyle olunca; öncelikle çekişme konusu 88 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak olan 30.05.1322, 08.09.1319,02.09.1315 ve 04.05.1315 tarihli kayıtların tüm dayanak belgelerinin merciinden temini, bu belgeler ve dayanaklarındaki verilerden yararlanmak ve yine kadastroyla pay edindiği anlaşılan bir kısım paydaşların paylarının 28.06.1966 tarihli işlem ile intikal gördüğü nazara alınarak anılan kayıtların da temini ile çekişme konusu payların malikleri ... kızı ..., ... oğulları ... ve ...’un nüfus kayıtlarının merciinden temini ile mirasçı bırakmadan ölüp ölmediklerinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun mümkün olmaması halinde ise ve talep de bulunduğu gözetilerek adı geçenlerin gaip kişilerden olup olmadığının saptanması ve toplanacak delillerin toplanan deliller ile birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek karar verilmiş olması ve gaiplik talebinin reddi doğru değildir..” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 19.06.2018 tarihli ve 2016/107 E. 2018/281 Karar sayılı kararıyla; aslı vakıf olan taşınmazların vakfına rücu edeceği,yapılan kolluk araştırması, yerel ve gazete ilânları sonucu hak sahibi olanlar ile mirasçılarına ulaşılamadığı, asıl vakıf olan taşınmazın maliklerinin gaip olması halinde mülkiyetinin vakfına dönmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile gaiplik ve dava konusu payların vakfı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 06/07/2020 tarih ve 2018/4607 E., 2020/3502 K. sayılı kararıyla; “Bilindiği üzere; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık Mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar. Ne var ki; Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, Mahkemece çekişme konusu 88 parselin kök kayıtları getirtilmiş ancak kayıt malikleri .... kızı ...., ... oğlu ... ve .... mirasçısı bulunup bulunmadığı hususunda zabıta ve nüfus kayıt araştırmaları yapılmamıştır.Hâl böyle olunca, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, kayyım tayinine ilişkin Fatih Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/205 E-362 K sayılı dosyasında yapılan tahkikat ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 04/11/2021 tarihli, 2020/392 Esas, 2021/542 Karar sayılı kararla; yapılan emniyet ve nüfus araştırmalarında dava konusu taşınmaz malikleri ... kızı ... ile ... oğulları .... ve ..... tanıyan ve bilenlerin olmadığı, mirasçılarının bulunmadığının tespit olunduğu, taşınmazın aslının vakıf olduğu, adı geçen vakfın mazbut ve sahih vakıf olduğu, taşınmazın tapu kaydında da vakıf şerhi bulunup, taşınmazın vakıf malı olduğu, icareteynli ya da mukataalı taşınmazların malikinin mutasarrıfı değil, vakıf tüzel kişiliği olduğu ve vakıf malı olan taşınmazların mutasarrıflarının mirasçısız ölmeleri halinde mahlulen vakfına dönmeleri gerektiği, dava konusu taşınmazın maliklerine de ulaşılamadığı, 5737 sayılı Yasa'nın 17.maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile gaiplik ve dava konusu payların vakfı adına tesciline karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğunu, ancak, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, davalının yasal hasım olduğu gerekçesi ile yargılama giderleri davacı üzerinde bırakıldığı gibi, davacı lehine vekalet ücretine de hükmedilmediğini belirterek, hükmün bu yönüyle bozulmasını istemiştir.

8.2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün eksik inceleme sonucu verildiğini, Yargıtay bozma kararında belirtilen eksikliklerin tam olarak yerine getirilmeden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, Mahkemece yapılan araştırmada vakıf taviz bedelinin ödendiğinin belirlendiğini, bu durumda taşınmazın vakıfla ilişkisinin kalmadığı ve taşınmazın Vakfına dönemeyeceğini, taşınmazın tapu kaydında kayyım şerhi bulunduğunu, bu şerh kaldırılmadan tescil kararı verilemeyeceğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesine dayalı gaiplik, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”,

9.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesinde, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”,

9.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 33. maddesinde, "Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır."

9.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 35. maddesinde, “İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.” hükümlerine yer verilmiştir.

9.2.5. Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 E. - 716 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle, 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdar; burada Hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumaktadır. Taşıdığı kayyımlık sıfatı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı açıktır. 3561 sayılı Kanun'un 2/son maddesinde “Kayyımlıkla ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır” hükmüne yer verilmiş ise de burada yargı harçlarından bağışıklığa dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re'sen gözetilmesi gereken hususlardandır.

9.2.6. Yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1-2 maddesine göre de “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.

10.3. Değerlendirme

10.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/5.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

10.3.2. Davacı vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; eldeki davada, kayyımlık sıfatıyla yer alan İstanbul Defterdarlığı 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesine göre açılan davalarda, harç ve yargılama giderlerinden sorumlu olup, mahkemece, davalının yasal hasım olduğundan bahisle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değilse de, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri yönünden davacının 19.06.2018 tarihli ve 2016/107 E. 2018/281 Karar sayılı hükme karşı temyiz başvurusunda bulunmaması nedeniyle, bu hususta davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

10.3.3. Ancak; harç hususu kamu düzenine ilişkin olup re’sen gözetileceğinden, "kamu düzeni" ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, usuli kazanılmış hakkın sadece yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden göz önüne alınması gerektiğinde kuşku yoktur. Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davalının yasal hasım olduğu gerekçesiyle karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1. Tarafların sair temyiz itirazlarının reddine,

2. (IV./10.3.3) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle hükmün harca ilişkin 3. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "3-Alınması gerekli 4.013,21 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 358,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.654,56 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 358,65 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine " cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.