Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4103 E. 2022/7348 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdi ile yaptığı taşınmaz devrinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tüm malvarlığını ölünceye kadar bakma akdi ile devretmesi, gerçek amacın bakım olmadığına ve mirasçıdan mal kaçırma kastı bulunduğuna, ayrıca kısmi ıslah ile dava dışı parsellerin davaya dahil edilemeyeceğine ve dava dışı mirasçı hakkında da hüküm kurulması gerektiğine dair HMK'nın 297/2. maddesine aykırılık nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : AKŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemli dava sonunda Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 21.03.2022 tarihli ve 2022/316 Esas, 2022/568 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanları ...'nın maliki olduğu 1152 ada 279 ve 80 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akitleri ile davalı kızına devrettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde payına düşen değerin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 07.02.2021 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile; 1152 ada 280, 656, 657, 658 ve 952 ada 280 parsel sayılı taşınmazların da muris tarafından davalıya devredildiğini celp edilen tapu kayıtları ile öğrendiğini, bu nedenle söz konusu taşınmazlar yönünden de tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel taleplerinin bulunduğunu bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazların mirasbırakan babası tarafından geçerli bir sözleşme ile tapuda kendisine devredildiğini, murisin kalp hastası olduğunu, anjiyo sonrası 5 adet stent takıldığını, ayrıca şeker ve tansiyon hastası olduğunu, kulaklarının az duyduğunu, babasının tüm bakım, gözetim ve hastalıkları ile kendisinin ilgilendiğini, davacının ise murisin yanına hiç uğramadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/491 E.- 2021/642 K. sayılı kararı ile; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin terekeden mal kaçırma amaçlı değil, gerçekten murisin ve kör kızının bakımını sağlamak amacıyla düzenlendiği, asıl amacın bakım sağlamak olduğu, dolayısıyla temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığı, mirasbırakanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 611 ve takip eden maddeleri uyarınca ölünceye kadar bakma akdiyle temlik yaptığı, davalının bakma akdinin kendisine yüklediği edimleri yerine getirdiği, murisin sağlığında bu yönde bir dava açmadığı, temliki işlemde muvazaa olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, taraflar arasında akdedilen "Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi"nin hukuki niteliği gereği iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğunu, davalının bakım borçlusu iken, murisin bakım alacaklısı sıfatına haiz olduğunu, muris ...'nın sağlığında hiçbir zaman bakıma muhtaç olmadığını, muris ile davalının "Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi" akdederek terekeden mal kaçırma saikiyle hareket ettiklerini, murisin "Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi" uyarınca terekesinin belirli ve yeteri kısmını bakım borçlusu davalıya bırakabilecekken terekenin tümünü devretmesinin taraflar arasında mal kaçırma saiki güdüldüğünün bir göstergesi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin murisin ölüm tarihinden bir kaç sene önce akdedildiğini, davalının bakım borçlusu sıfatı ile bakım yükümlülüğü altına girdiği dönem oldukça kısa iken bunun karşılığı olan kazanımının ise tüm tereke değerinde olduğunu, ayrıca dosya kapsamında dinlenen tanık anlatımlarının tamamında, muris ile sadece davalının ilgilenmediği, hem müvekkilinin hem de diğer çocukların ilgilendiğinin sabit olduğunu, Yerel Mahkemece eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 23.11.2021 tarihli ve 2022/316 E -2022/568 K sayılı kararı ile; mirasbırakanın temlikteki gerçek iradesinin bakım olması amaçlanıyorsa, genel malvarlığına oranla makul kalacak düzeydeki bir veya birkaç taşınmaz veya taşınmaz payını devrederek amacına ulaşması mümkün iken, 3 ayrı ölünceye kadar bakma akdi ile 4 parça taşınmazı, yani tüm malvarlığını temlik etmiş olmasında murisin bakımının sağlanmasını amaçladığını söylemenin mümkün olmadığını, bu hususun mirasbırakanın muvazaalı işlem yapma iradesinin bulunduğunu ortaya koyduğunu, o halde, çekişmeli taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkilinin bakım akdinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hem murise hem de görme engelli kardeşine baktığını, davacının 25-30 senedir annesi, babası ve kardeşi ile ilgilenmediğini, onlara bakmadığını, tanıkların da bu hususu açıkça beyan ettiklerini,eksik inceleme ve araştırma neticesince hatalı karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2. maddesinde hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...’nın 03.09.2019 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu ....., davalı kızı ....., dava dışı çocukları ...’in kaldıkları, murisin adına kayıtlı 1152 ada 279 parsel sayılı taşınmazını 27.08.2012, 1152 ada 280 ve 652 parsel sayılı taşınmazlarını 26.10.2010 tarihli, 962 ada 10 parsel sayılı taşınmazını ise 11.03.2010 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalı kızına devrettiği, 279 -280 ve 652 parsellerin davalı tarafından 23.11.2012 tarihli satış işlemi ile dava dışı ... İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti’ne temlik edildiği, dava dışı söz konusu şirket tarafından ise 20.03.2013 tarihli satış işlemi ile tekrar davalıya devredildiği, daha sonra 279 ve 280 parsellerin (aşamada 279 parselin 656-280 parselin ise 657 parsel numarasını aldığı) dava dışı 652 parselle tevhit edilerek 1152 ada 658 parsel numarasını aldığı, 15.12.2014 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı....Makina Müh.İnş.Asansör San.ve Tic.Ltd.Şti.’ne devredildiği, söz konusu taşınmaz üzerinde 07.08.2016 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, A blok 3 nolu bağımsız bölümün 07.04.2017 tarihinde, B blok 2 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin ise 10.04.2017 tarihinde dava dışı şirket tarafından davalıya devredildiği, davacının dava dilekçesinde 279 ve 80 parselleri dava konusu ettiği, daha sonra aşamada sunduğu 07.02.2021 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile; 1152 ada 280, 656, 657, 658 ve 952 ada 280 parsel sayılı taşınmazların da muris tarafından davalıya devredildiğini celp edilen tapu kayıtları ile öğrendiğini, bu taşınmazları da dava konusu ettiğini bildirdiği, dava dışı mirasçılardan ...’in aşamada harçlandırmak suretiyle sunduğu 04.11.2019 tarihli dilekçesi ile davacı yanında davaya müdahale talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

3.3.2. Bilindiği üzere, kısmi ıslah dava konusu olmakla birlikte dava dilekçesi ile kısmen bildirilen talebin sonradan artırılmasıdır. Tam ıslah ise, dava dilekçesinin tümden değiştirilmesidir. Bu nedenle Dairenin müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere, dava konusu yapılmayan parsellerin kısmi ıslahla davaya konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, 11.03.2010 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya devredilen 962 ada 10 parsel (ıslah dilekçesinde 952 ada 280 parsel olarak belirtilen) sayılı taşınmaz yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir.

3.3.3. Öte yandan, murisin bakım ihtiyacının karşılanması amacıyla 11.03.2010 tarihinde yapmış olduğu bakım akdinden sonra 26.10.2010 ve 27.08.2010 tarihli iki ayrı ölünceye kadar bakım akdi yapmasındaki amacın (geriye muris adına kayıtlı başka taşınmaz bulunmadığı da gözetilerek) kendisine baktırmak olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır.

3.3.4. Hal böyle olunca, dava konusu yapılan 279-280 ve dava dışı 652 parsellerin tevhidinden oluşan 658 parsel sayılı taşınmazda davalıya isabet eden bağımsız bölümler üzerinden davacının (veraset ilamındaki) payı nazara alınmak suretiyle isteyebileceği pay oranının bilirkişiden alınacak rapor doğrultusunda (dava dışı 652 parsel sayılı taşınmazın hesaplamada dikkate alınmaması gerektiği gözetilerek) saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, harcını tamamlamak suretiyle sunduğu dilekçe ile talepte bulunan dava dışı mirasçı ... yönünden de HMK'nın 297/2. maddesi gereğince olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması da doğru değildir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin, (V/3.3.) numaralı paragrafta açıklanan gerekçelerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nun 371/1-a maddesi gereğince Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.