Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4541 E. 2024/16 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kızılırmak kenarında bulunan ve kadastrodan "ırmak yatağı" olarak çıkarılmış bir taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılıp kazanılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın tescil dışı bırakılma nedeni, ırmak yatağı olup olmadığı, imar-ihya ile elde edilip edilmediği, 20 yıllık zilyetliğin niteliği, Kıyı Kanunu kapsamına girip girmediği gibi hususların yeterince araştırılmaması ve bozma kararına uyulmaması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/1434 E., 2021/598 K.

DAVACILAR : ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ...

DAVALILAR : ... vekili Avukat ...,... Köyü Tüzel Kişiliği

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen kadastro harici bırakılan yerin tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesin'ce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mevkiinde yaklaşık 21.600 m2 alan 70 yıl kadar önce müvekkilinin babası ... tarafından ... 'den satın alındığını, müvekkilinin babası burasını satın aldığında taşınmazın sazlık, yılgınlık ve kayalık iken imar ve ihya ederek tarım arazisi haline getirdiğini, öldüğü güne kadar kendi malı diye kullandığını, müvekkilinin babasının sağlığında 1986 yılında Hazinenin bu yerin adına tescil edilmesi ve müvekkilinin babasının müdahalesinin sona erdirilmesi için Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/71 E, K. sayılı dosyası ile dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde Hazinenin davasının red edildiğini, kararın Yargıtay incelemesinde bozulmasına karar verildiğini ve Mahkemenin 1996/50 Esasına yeniden kayıt edildiğini ve davacının takip etmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davaya konu taşınmazın müvekkilinin babası tarafından emek, para sarf edilerek imar ve ihya edildiğini, tarım arazisi haline getirdiğini öne sürerek davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 18.12.2012 tarih, 2010/631 Esas, 2012/920 Karar sayılı kararıyla; zilyetlikle kazanım şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ... İlçesi ... Köyünde bulunan çeltik tarlası vasfındaki Fen Bilirkişisinin 30.11.2011 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen kırmızı boyalı olan 25.381,49 m2'lik kısmının davacı adına tesciline, Fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 6.281,10m2'lik kısım ile ilgili talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 27/02/2017 tarih, 2017/904 Esas 2017/1156 Karar sayılı kararıyla; dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı'ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi olup olmadığı, var ise İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin davalıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı; kıyı-kenar çizgisi belirleme çalışması yapılmadığının tespiti halinde 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi kıyı-kenar çizgisi Mahkemece usulüne uygun şekilde tespit edilmeli, bu tespit yapılırken 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan kıyı şeridinin nasıl tespit edileceğine dair kural ve yöntemler ile 17.04.1990 tarih, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki tanımlar ve 9 üncü maddesi hükmü göz önünde tutulmalı, Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1996/50 Esas sayılı dosyası ve taşınmaza komşu olan ve ... ve adına tescil edilen taşınmazlar hükmen oluşmuş ise buna ilişkin dava dosyaları da getirtilmeli, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 2 ziraat mühendisi, jeoloji veya jeomorfoloji mühendisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında bilirkişilerce kıyı-kenar çizgisi saptanmalı, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, ziraatçi ve jeolog bilirkişilerinden bu hususta taşınmazın hali hazırdaki niteliğini, konumunu, bitki örtüsü, kullanım durumunu, halen ırmak yatağı olup olmadığını belirtir biçimde ayrıntılı ve fotoğraflı rapor alınması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zilyetlikle kazanım şartları davacılar lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ... Köyünde bulunan çeltik tarlası vasfındaki Fen Bilirkişisinin 13.07.2021 tanzim tarihli raporu ve 28.05.2021 tanzim tarihli harita bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 19.500,00 m2'lik taşınmazın tarla vasfıyla davacılar adına eşit oranda ve müştereken son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Kızılırmak üzerinde ... Barajı yapıldığından dolayı dere yatağında daralma olduğunu ancak Kızılırmak üzerinde yapılan barajın 20 yıllık olmadığını, dolayısıyla 20 yıllık sürenin tamamlanmadığını, taşınmaz dere yatağı olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro harici bırakılan yerin tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddesi, 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü maddesi ve 9 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dava, TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri gereğince tescil istemi ile açılmıştır. Dava konusu yer, 1955 yılında yapılan tapulama sırasında "Kızılırmak yatağı" niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddelerinde belirtilen koşulların zilyet yararına oluşması gereklidir.

Somut olayda; bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni dikkate alındığında tespit tarihi sırasında ırmak yatağı olan taşınmazın halen bu niteliğini koruyup korumadığı, imar-ihya suretiyle elde edilip edilmediği, bu şekilde elde edilmiş ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıl süre ile ekonomik amaca uygun kullanım olup olmadığı hakkında yeterli araştırma yapılmamış, bu amaçla jeoloji mühendisi bilirkişiden ayrıntılı rapor alınmamış, taşınmazın öncesinin sazlık olduğu belirtilmesine rağmen öncesinde bataklık-sazlık yerlerden olup olmadığı araştırılmamış, taşınmazların bitişiğinde bulunan Kızılırmak’ın 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kıyı-kenar çizgisi uygulaması kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince araştırılmamış, olup bu şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizdir.

2.Hal böyle olunca; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 ve 9 uncu maddeleri ile Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 6 ve devamı maddeleri dikkate alınarak jeoloji mühendisi, jeolog veya jeomorfologlar arasından seçilecek üç jeolog bilirkişi, üç ziraat mühendisi ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile fen bilirkişisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulunun katılımıyla mahallinde keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında, getirtilen tüm haritalar, hava fotoğrafları ve benzeri belgeler mahallinde uygulanmak ve gerektiğinde değişik kotlardan toprak örnekleri de alınarak tahliller yapılmak suretiyle 3621 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde tanımlanan kıyı kenar çizgisi belirlenmeli; fen bilirkişisi tarafından, tespit edilen kıyı kenar çizgisi pafta haritasına tereddüte yer vermeyecek şekilde işlenmeli, çekişmeli taşınmazın harita üzerindeki konumu gösterilmeli; hava fotoğrafları bilimsel yöntemlerle incelenerek taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, dere yatağı olup olmadığı, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve ne zaman tamamlandığı, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyet edilip edilmediği, zilyetliğin ne zaman başladığı, ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, evvelinin sazlık-bataklık yerlerden olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl

kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı,

3. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünün ne olduğunu, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemeleri istenilmeli;

4. Jeolog bilirkişi kurulundan taşınmazların niteliğini, sazlık-bataklık niteliğinde bulunan yerlerden olup olmadığını değerlendiren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; gerektiğinde taşınmazların muhtelif yerlerine yeterli derinlikte çukur da açtırılmak suretiyle söz konusu hususların araştırılması istenilmeli; yukarıda açıklandığı şekilde kıyı kenar çizgisi belirlenmeli;

5.Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, bilirkişiden taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir rapor alınmalı; bu şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonunda taşınmazların niteliğinin ne olduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların evvelinin sazlık-bataklık olduğunun anlaşılması halinde kural olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği ancak 5516 sayılı Kanun'un aradığı şartların yerine getirilmesi halinde kazanımın söz konusu olabileceği göz önünde bulundurulmalı,

6. Fen bilirkişisine keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli;

Bundan sonra taşınmazın öncesine ait niteliği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

2. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.