Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4582 E. 2024/874 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafça, davacıların miras payı iddiasının haksız olduğu ve davalıya ait eski bir tapu kaydına dayanılarak taşınmazların mülkiyetinin davalıya ait olduğu ileri sürülmesi üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasının, davacı ... yönünden açılmamış sayılıp sayılmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ...'in ilk duruşmaya katılmaması üzerine dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken yargılamaya devam edilmesi ve sonrasında yapılan yenileme işleminin de üç aylık süre içerisinde yapılmaması sebebiyle davanın 6100 sayılı HMK 150/1. maddesi uyarınca açılmamış sayılması gerektiği gözetilerek istinaf mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1137 E., 2022/163 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Açılmamış Sayılması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/90 E., 2021/38 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı ... yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; kadastro çalışmaları sonucunda ...mahallesi 114 ada 3 ve 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazların kök mirasbırakan dedeleri ...'na ait olup kendilerinin miras haklarının olduğunu, kadastro tespitinin hatalı yapılığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davacı ... yönünden annesi ...'den gelen 1/3 oranında miras hakkı olduğu iddiasına bir diyeceği olmadığını, ancak diğer davacı ... bakımından iddiaların doğru olmadığını, davacı ...'in babası ...'nun taşınmazlardaki 1/3 payının tamamını 12.06.1963 tarih ve cilt no:45 sayfa no:9 ve sıra no: 20 sayılı tapu kaydı ile satın aldığını, davacı ...'in taşınmazlarda hiç bir hakkının kalmadığını belirterek taşınmazların 1/3 payının iptali ile davacı ...'in annesi ...'ye verilmesi gerektiğini belirtip kalan pay yönünden ise davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ... yönünden kabul nedeniyle davacının miras payı oranında davanın kısmen kabulüne, diğer davacı ... yönünden ise davalının dayandığı Haziran 1963 tarihli eski tapu kaydının keşifte tüm tedavülleriyle birlikte uygulanması sonucunda fen bilirkişi raporuyla dava konusu taşınmazları kapsadığının tespit edildiği, dayanılan tapu kaydında davacı ...'in babası ...'nun taşınmazdaki hissesini davalı ...'e sattığı anlaşıldığından ... mirasçılarının dava konusu taşınmazlarda hak iddia edemeyeceği gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı ... istinaf dilekçesinde özetle; kök mirasbırakan dedesi 1979 yılında vefat ettiği halde davalı ve tanıklarının babasının taşınmazlardaki payını davalıya 1963 yılında sattığını iddia ettiklerini, bu iddiaların yersiz olduğunu, Mahkemenin, davalı tanıklarının yaşlarının 1963'teki sözde satışı hatırlayabilecek yaşlarda olmadığını gözden kaçırarak usulsüz bir şekilde tanık dinlediğini, tanıkların 1963 yılında 5 yaşlarında iken böyle bir satışı görmelerinin de mümkün olmadığını, davalının İbrahim Kaçoğlu isimli tanığının satış tarihini hatırlayabilecek yaşta olduğunu fakat yaşadığı çevreden onu kimsenin tanımadığını, dinlenen ...'un arazi komşusu olduğunu fakat bu satıştan haberi olmadığını beyan ettiğini, böyle bir satıştan bitişik komşularının haberinin olmayışını Mahkemece gözden kaçırıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece mahkemesince verilen kısmen kabul kararına karşı taraflarca istinaf başvurusu olmadığından sadece davacı ...'in ret kararı bakımından istinaf incelemesi yapıldığı, Mahkemece yazılı gerekçeyle davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamına uygun olmadığı, davacı ...'e 24.10.2019 tarihli duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin 10.09.2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği halde davacının geçerli bir mazeret sunmayarak duruşmaya katılmadığı ve kendini vekille de temsil ettirmediği, hazır olan davalı temsilcisinin de davacı ... yönünden davayı takip etmediklerini açıkça beyan ettiği, bu haliyle, Mahkemece davacı ... yönünden 6100 sayılı HMK 150/1 inci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca, bir sonraki 09.01.2020 tarihli celsenin de takipsiz bırakılması sebebiyle dosya işlemden kaldırılıp her iki davacı tarafından 02.04.2020 tarihinde yenileme dilekçesi sunulmuş ise de, davacı ... yönünden üç aylık yasal süre içerisinde yenileme işlemi yapılmadığından, yasa hükmü gereğince davanın açılmamış sayılacağı, bu hususun kamu düzenine ve kendiliğinden sonuç doğuran usul hükümlerine ilişkin olduğu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, davanın esastan reddine kıyasla davacının daha lehine sonuç doğurduğundan ve bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı ...'in istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacı ... yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı ... temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılarak hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ancak bu kararın usul ekonomisine aykırı olduğunu, ayrıca dava açma süresi için aleyhine sonuç doğurabileceğini, davalının asılsız delillerine karşı sunduğu gerçekçi delillerle davasını ispatladığını, dava konusu taşınmazlarda miras hakkının bulunduğunu, Mahkemece mazeretsiz olarak katılamadığı 24.10.2019 tarihli celsede usulsüz işlem yapılmışsa kendisinin suçu bulunmadığını, dava zaten o tarihte işlemden kaldırılsa davayı yenileyeceğini, keşif, bilirkişi, harç tamamlama gibi masrafları yapmayacağını, bu masrafları yapıp bir de hak kaybına uğradığını, kaldı ki 24.10.2019 tarihli celseden sonraki celseden de haberi olmadığından katılamadığını ve dosyanın işlemden kaldırıldığını ve taraflarınca dosyanın yenilendiğini, Mahkemece yapılan usul hatası sebebiyle kendisine davayı yenileme hakkı tanınmadan Bölge Adliye Mahkemesince bu şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosya işlemden kaldırılacaksa kendisine 3 aylık yenileme süresi tanınması gerektiğini ancak eldeki davada bunun yok sayıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 150 inci maddesinin ilk fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ...'nun temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ...'nun temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ...'ndan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

...

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davacı ... yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, davacı ... yönünden ise tapu kaydı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı ... tarafından kararın istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin (BAM) yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece mahkemesince verilen kısmen kabul kararına karşı taraflarca istinaf başvurusu olmadığından sadece davacı ...'in ret kararı bakımından istinaf incelemesi yapıldığını, Mahkemece yazılı gerekçeyle davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamına uygun olmadığını, davacı ...'e 24.10.2019 tarihli duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin 10.09.2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği halde davacının geçerli bir mazeret sunmayarak duruşmaya katılmadığı ve kendini vekille de temsil ettirmediği, hazır olan davalı temsilcisinin de davacı ... yönünden davayı takip etmediklerini açıkça beyan ettiği, bu haliyle, Mahkemece, davacı ... yönünden 6100 sayılı HMK 150/1 inci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca, bir sonraki 09.01.2020 tarihli celsenin de takipsiz bırakılması sebebiyle dosya işlemden kaldırılıp her iki davacı tarafından 02.04.2020 tarihinde yenileme dilekçesi sunulmuş ise de, davacı ... yönünden üç aylık yasal süre içerisinde yenileme işlemi yapılmadığından, yasa hükmü gereğince davanın açılmamış sayılacağı, bu hususun kamu düzenine ilişkin ve kendiliğinden sonuç doğuran usul hükümlerine ilişkin olduğu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin, davanın esastan reddine kıyasla davacının daha lehine sonuç doğurduğundan ve bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı ...'in istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davacı ... yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, kararın davacı ... tarafından temyizi üzerine Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Sayın Çoğunlukla aramızda oluşan uyuşmazlık, BAM tarafından yapılan davanın açılmamış sayılması gerektiğine ilişkin kabulün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).

Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).

Davacının 24.10.2019 tarihli celseye katılmaması, kendisini bir vekil ile temsil ettirmemesi ve geçerli bir mazeret de sunmaması ile hazır olan davalı temsilcisinin de davacı ... yönünden davayı takip etmeyeceğini bildirmesi karşısında söz konusu celsede davacı ... yönünden dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak Mahkeme söz konusu celsede anılan yönde bir karar almamış takip eden celsede her iki davacının da duruşmaya gelmemiş olması nedeniyle her iki davacı yönünden de işlemden kaldırma kararı verilmiş akabinde de her iki davacı tarafından da yenileme dilekçesi verilmesi üzerine dosya da yargılamaya devam edilmiş ve esastan karar verilmiştir. Ancak BAM tarafından davacı ... yönünden yenileme tarihi belirlenirken sonraki tarihli 09.01.2020 günlü celseden değil İDM' nin davacı ... in ilk defa gelmediği ancak herhangi bir işlemden kaldırma hükmünün de tesis edilmediği 10.09.2019 tarihini esas alarak davacı ... Yönünden davanın süresinde yenilenmediği dolayısıyla bu davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle bu yönde hüküm kurulmasının gerek Kanun'un gerekse Anayasa'nın yukarıda belirtilen hükmüne uygun bir değerlendirme yapıldığı söyleyebilmek mümkün değildir. Zira davacı ...'in 10.09.2019 tarihinde davasının işlemden kaldırılması halinde davacının süresinde yenileme dilekçesi vererek dosyanın yeniden işleme alınmasının sağlanması mümkün iken dosyanın Mahkeme tarafından yanlış da olsa işlemden kaldırılmaması nedeniyle kendisine yüklenebilecek bir sorumluluk bulunmamaktadır. Bu çerçevede davacının işlemden kaldırılmamış bir dosyayı işleme sokma yönünde bir talepte bulunması söz konusu olamayacağından sonradan öngörülemeyecek bir şekilde İDM tarafından yapılan hatalı değerlendirmeden davacının sorumlu tutulması hukuken kabul edilemez.

Öte yandan BAM tarafından davacının davası esastan reddedildiğinden davanın açılmamış sayılması kararının davacının daha lehine olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki dava kadastro öncesi hukuki nedene dayalı olup davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi durumunda hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davacı yeniden aynı nedene dayalı olarak dava açamayacağı gibi mevcut davada da iddiasını esastan Bölge Adliye Mahkemesine ve Yargıtay'a denetlettirme imkanından mahrum kalacaktır. Bunun davacının Mahkemeye erişim hakkına Anayasaya aykırı bir müdahale olacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.