Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4658 E. 2024/905 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacılar adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacılar tarafından ileri sürülen zilyetlik ve tapu kaydı dayanaklarını yeterince araştırıp incelemeden ve bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeden hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/30 E., 2022/3 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve tereke temsilcisi vekili ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 11.06.2020 tarihli 2016/15583 Esas - 2020/1854 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini bu tescilin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydına, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve ... mirasçıları adına tapuya tescilini istemiştir.

Yargılama sırasında davacıların miras bırakanı ... terekesine ... temsilci olarak tayin edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kemah Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2016 tarih ve 2012/41 Esas 2016/12 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davacılar ve tereke temsilcisi vekili ile esas yönünden davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay ( Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 tarih ve 2016/15583 Esas 2020/1854 Karar sayılı ilamı ile; Mahkemece tapu kayıt uygulamasına yönelik yapılan uygulama ile zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu açıklanarak, davacı tarafın dayanağı tapu kaydının tüm tedavülleri ile varsa haritasının getirilmesi, revizyon durumunun araştırılması, komşu taşınmazların tespit tutanakları ile varsa dayanak kayıtların getirtilmesi, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi, yeniden yapılacak keşifte tapu kaydının kapsamının tespit edilmesi, tapu kaydının taşınmaza uymadığının ya da hudutlarında okunan “dere” sınırından dolayı değişebilir sınırlı olması nedeni ile taşınmazı miktarı itibarı ile kapsamadığının anlaşılması halinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, taşınmazın öncesinin imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının belirlenmesi, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun anlaşılması halinde ilk zilyedinin kim olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ne şekilde kullanıldığının sorulup saptanması, ondan sonra tespit tarihine kadar tarihe kadar davacı taraf yararına 3402 sayılı Yasa uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Kemah Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.2022 tarih ve 2020/30 Esas - 2022/3 Karar sayılı kararıyla; davacıların dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığı, aynı zamanda 1952 yılından itibaren ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğinde özel kullanımın mevcut olduğu, taşınmazın sınırlarının net ve belirgin olduğu, davacı tereke lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının da gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hazine adına tapuda kayıtlı bir taşınmazın zilyetlikle mülkiyetinin kazanılamayacağını, mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 14, 16 ,17, 18 ve 20 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi.

3. Değerlendirme

Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysaki, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığı ve çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı taraf lehine iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararının gereklerinin yerine getirildiğini söyleme imkanı da bulunmamaktadır.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacıların dayandığı Ekim 1961 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydı her ne kadar revizyon görmemiş ise de; tapu kaydının doğu ve güney hudutlarında okunan dere ve çay sınırlarından dolayı değişebilir sınırlı olması nedeni ile davacı tarafın, en fazla tapu kayıt miktarı kadar yer alabileceği, tapu kayıt miktarının 12.406 m2 yüz ölçümlü olması ve çekişmeli taşınmaza komşu ve fen bilirkişi raporunda tapu kaydının kapsadığı alan içerisinde kalan ve davacılar adına belgesizden tescil edilen taşınmazların toplam yüz ölçümünün tapu kayıt miktarından çok daha fazla olduğunun anlaşılması nedeni ile artık davacı tarafın tapu kaydına dayanarak çekişmeli taşınmazda hak talep etmesi mümkün değildir.

Hal böyle olunca uyuşmazlığın, zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir. Ne var ki, zilyetliğe yönelik olarak Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı taraf yönünden belgesiz zilyetlik yolu ile sulu ve kuru ayrımı yapılarak edinilebilecek miktar üzerinde durulmamış, taşınmazda imar ihyanın ne zaman başladığı, ne zaman tamamlandığı belirlenmemiş, jeoloji mühendisi tarafından taşınmazın olası bir taşkından etkilenme ihtimalinin bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen bu hususun zilyetliğe engel olup olmayacağı, araştırılmamış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetlik durumu kesin olarak belirlenmemiştir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda en son ne zaman taşkın olduğu ve dere ıslahının ne zaman tamamlandığı hususları netleştirilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.

Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede DSİ tarafından sedde çalışması yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılmışsa buna ilişkin belge ve haritalar istenilmeli, en son ne zaman taşkın, sel olduğu sorulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve ilgili Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak varsa bu şekilde tespit edilen taşınmazların kesinleşme durumlarını da gösterir biçimde tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, kesinleşmiş olanların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları, hükmen kesinleşenler bulunmakta ise tescil ilamları getirtilerek dosya içine konulmalı, aynı Kanunun 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanılmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi, 3 kişilik jeolog bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı,

Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, sel-taşkın olup olmadığı, en son ne zaman taşkın olduğu, sonrasında çekişmeli taşınmazın nasıl ve ne şekilde imar ihya edildiği ve bu işlemin ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmelidir.

Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü, cinsini ve yaşlarını açıklayan, çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, dışarıdan toprak getirtilip getirilmediği, taşınmaz üzerindeki imar ihyanın ne zaman başlayıp, hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmaz ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz kabaca işaretlettirilmelidir.

Jeolog bilirkişi kurulundan; zemin incelemesi yapılarak dava konusu taşınmazın sınırında dere bulunduğu göz önünde bulundurularak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini aktif dere yatağı niteliğinde olup olmadığı evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığı DSİ tarafından ya da şahıslar tarafından sedde çalışmalarının yapılıp yapılmadığı, dere ile taşınmaz arasında kot farkı bulunup bulunmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığı hususlarını açıklayan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

Fen bilirkişisine, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmelidir.

Davacı yararına tespit tarihinden geriye 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden zilyetlik yoluyla kazanılabilecek 40/100 dönüm norm sınırına dikkat edilmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükmündeki sınırlamalar esas alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile,

Hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine, harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.