Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4687 E. 2022/8158 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasında, davacının feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersiz olup olmadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Hem yerel mahkeme hem de bölge adliye mahkemesinin, feragatin irade fesadıyla yapılıp yapılmadığı konusunda yeterli delil toplamadan karar vermesi ve davada öncelikle irade fesadının tespiti gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması bozma nedeni olarak değerlendirilerek, bölge adliye mahkemesinin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istemli, davalı ...vekili ve ... tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13.12.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... ve davalı ...vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 01/05/2014 tarihinde dava dışı... ve ... ile ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, bu şahısların, hukuki işlerin yürütülmesi için avukatlarına vekaletname verilmesinin gerekli olduğunu belirtmeleri üzerine, davalılardan Av. ...'ı Bakırköy 8. Noterliğinin 08/05/2014 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, yine ... 'in telkinleri ile aynı avukata bu sefer İstanbul ili, Arnavutköy ilçesinde bulunan taşınmazlarının satılması için aynı Noterlikten 22/05/2014 tarihli ve .... yevmiye no.lu vekaletnameyi verdiğini, bir hafta sonra aynı avukata Büyükçekmece ...... Noterliğinden 29/05/2014 tarihli .... yevmiye no.lu ... ilçesi ve ..... ilçesindeki taşınmazların satışı için genel vekaletname verdiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak 2511 ada 17 no.lu parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümünü önce davalılardan Asım Arslan'a, 2 gün sonra ise diğer davalı ...'e devrettiğini belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemiş, 13.08.2014 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, yargılama sırasında davacının 27.02.2017 tarihinde ölümü üzerine davaya mirasçıları tarafından devam edilmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... davaya cevap vermemiş, vekili duruşmada alınan beyanında, davacı asilin yargılama esnasında Mahkemeye feragat dilekçesi sunduğunu belirterek davanın feragat nedeniyle reddini savunmuştur.

2. Davalı ...duruşmada alınan beyanında özetle; davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.

3. Diğer davalı ... usulüne uygun yapılan tebligata rağmen duruşmaya katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; feragat dilekçesinin verilmesinden iki hafta önce davacı ve oğlu ile Av. ...’ın buluştuğunu, davacıya 130.000,00 TL'lik senet ile 40.000,00 TL ödenmesinin teklif edildiğini, ancak anlaşma sağlanmadığını, davalıların feragat beyanı için davacıya baskı yapması nedeniyle Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/558 Esas sayılı dosyası ile vasilik davası açtıklarını, aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2014/10653 sayılı soruşturma dosyası ile şikayette bulunduklarını, ancak takipsizlik kararı verildiğini, Mahkemece yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 13/03/2018 tarihli ve 2018/36 E. 2018/468 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan davacı ...’ın feragatinin gerçek iradesini yansıtmadığı, iradesinin zorlama suretiyle fesada uğratıldığı açık olup, Mahkemece dosyada feragat yokmuş gibi asıl dava ile ilgili yargılama yaparak, taraf delilerini toplayıp davalıların iyi niyetli olup olmadığı konusunda gerekli araştırmayı yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 27.04.2018 tarihli ek kararı ile, temyiz yoluna başvurulan kararın kesin karar niteliğinde olduğu gerekçesi ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen 27.04.2018 tarihli ek kararına karşı davalı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece; “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 27.04.2018 tarihli ek karar ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-a maddesi gereğince davalı ...’in temyiz talebinin, kararın kesin olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dosyanın esasına girilerek inceleme yapılmış olması nedeni ile kararın kesin olmadığı” gerekçesiyle; 27.04.2018 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

İşin esası yönünden ise; “İlk Derece Mahkemesi, feragatin irade fesadı ile sakat olmadığı sonucuna ulaşmış, Bölge Adliye Mahkemesi ise feragatin irade fesadı ile alındığı sonucuna varmıştır.Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 311. maddesinde, “Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur.İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Ne var ki gerek Yerel Mahkemece, gerekse Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu yönde toplanan delillerin irade fesadını iptale yönelik olduğunu söyleme imkanı yoktur. Hâl böyle olunca, öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 311. maddesi gereğince feragatin irade fesadı ile alınıp alınmadığı hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, daha sonra irade fesadı sabit ise işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/1150 E. 2019/1199 K. sayılı kararıyla; feragatin hile ve zorlama sonucu alındığı,bu nedenle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedelin tahsili istemine ilişkin asıl davanın esası hakkında bir karar verilmesi için taraf delillerinin toplanması ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile önceki kararda direnerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili duruşma istemli, davalı ...vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının, dava tarihinden sonra 13.08.2014 tarihinde feragat dilekçesi sunduğunu, anılan dilekçe ekinde davacının kimlik tespitinin de yapıldığını, 28.08.2014 tarihli dilekçesinde ise feragatin ikrah ve tehdit ile verildiğini beyan ettiğini, davacı tarafın bu yöndeki iddiasına ilişkin delil olarak Savcılık soruşturma dosya numarası bildirdiğini, daha sonra ise yasal süre geçtikten sonra şu an davanın davacısı konumunda olan ....,...ve ...’ı tanık olarak gösterdiğini, Mahkemece tüm delillerin değerlendirildiğini ve feragat dilekçesinin cebir, şiddet ve tehdit altında verildiğine ilişkin yeterli delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiğini, feragatin geçerliliğinin ayrı bir davada ileri sürülmesi gerektiğini, Mahkemenin feragatin geçerli olup olmadığını inceleyemeyeceğini, davacı ile haricen anlaşıldığını, bu nedenle davacı ...’nın Mahkeme kalemine gelerek feragat dilekçesini bizzat verdiğini ve davalılardan haricen 130.000,00 TL aldığını belirttiğini, davacı tarafça feragatin fesada uğratıldığının ispat edilemediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının yasaya ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı ...vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı asilin, bizzat Mahkeme kaleminde davadan feragat ettiğini, her ne kadar, feragatin irade fesadı ile yapıldığı iddiasında bulunulmuş olsa da Mahkemece bu yönde tüm taraf delilleri toplanarak, irade fesadının ispatlanamadığından, feragatin geçerli olduğu sonucuna varılarak, feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, dosya içerisinde feragatin davacının iradesinin fesada uğratılarak alındığı yönde hiç bir delil bulunmadığını, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince, feragatin irade fesadı ile alındığı yönde yapılan değerlendirmenin ve verilen direnme kararının hukuka uygun olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

5.3. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; Dairenin bozma kararının yerinde olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin ise Daire kararına karşı direnmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin davada, davacının feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersiz olup olmadığı hususuna ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.2.2. Bilindiği üzere, davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçları doğar. (HMK m.311.). Bu nedenle Mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragatten dönemez (rücu edemez) başka bir ifadeyle davacı, feragat beyanı ile bağlıdır.

Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun iradeyi bozan bir halin varlığına dayandığı (HMK m.311) kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından iradesi fesada uğrayan kimseye talep hakkı bahşedeceğinden kuşku yoktur.

Feragate ilişkin irade açıklanmasının gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi halinde, bu halin ya aynı dava içerisinde HMK'nın 163. maddesine göre ön sorun (hadise) şeklinde ya da ayrı bir dava olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir.

6.3. Değerlendirme

Somut olaya gelince; İlk Derece Mahkemesince, feragatin irade fesadı ile sakat olmadığı sonucuna ulaşıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince ise feragatin irade fesadı ile alındığı sonucuna varıldığı,ne var ki gerek Yerel Mahkemece, gerekse Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu yönde toplanan delillerin irade fesadını tespit etmeye yönelik olduğunu söyleme imkanı bulunmadığı, bu nedenle öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 311. maddesi gereğince feragatin irade fesadı ile alınıp alınmadığı hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, daha sonra irade fesadı sabit ise işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı yönündeki bozma kararı yerindedir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 13.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin direnme kararına gösterdiği gerekçelerle kaldırma ve ilk dereceye gönderme kararının doğru olması nedeniyle onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderme kararına katılmıyorum.