"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı ... ve ...'nin müvekkilinin ölen eşi ...'ı 1/2 şer payla maliki oldukları 2 parsel sayılı taşınmazdaki 11 no.lu bağımsız bölümün satışı konusunda vekil kıldıklarını, eşinin anılan vekaletnameye istinaden taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, ölen eşinin 300.000,00 TL bedelli senet düzenleyerek vekil eden ...'ye verdiğini ancak davalıdan taşınmaz bedelini almadığını, senet nedeniyle müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile dava dışı vekil edenler adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının vekalet sözleşmesinin tarafı olmadığı, vekalet ilişkisinin davacının mirasbırakanı ile dava dışı üçüncü kişiler arasında kurulduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının sözleşmenin tarafı olan dava dışı üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebileceği, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dava dilekçesindeki beyanlarına ek olarak, davalının taşınmaz satış bedeli olarak 100.000 TL bedelli çek verdiği iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığını, davalının iyiniyet savunmasına itibar edilemeyeceğini, müvekkilinin mirasçı ve vekalet ilişkişi nedeniyle aleyhine icra takibi başlatılmış olması nedeniyle hukuki yararı bulunduğunu, dava dışı taşınmaz maliklerine davanın ihbar edilmesi taleplerinin Mahkemece reddedildiğini, hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının mirasbırakanı ...'ın taşınmaz satışı için vekil olarak tayin edildiği, mirasçısı davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebine dayalı olarak satış sözleşmesinin karşı tarafına husumet yönelterek dava açmasının mümkün olmadığı, vekil eden dava dışı üçüncü kişiler adına tapu iptali ve tescil davası açmasının da mümkün olmadığı, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı usul hukuku anlamında "sıfat" olarak tanımlanmaktadır. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada, davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilmesi gerekir. Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 116. maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığından, taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2020/(13)3-247 E. 2021/692 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.