"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : CEYHAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 25/04/2022 tarihli, 2020/533 Esas ve 2022/699 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, eniştesi olan...’u intikal işlemlerini yapması için vekil tayin ettiğini, .....’ın da kendisine haber vermeden 145 parsel sayılı taşınmazdaki payını oğlu olan davalı ...’a temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payının adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının çekişme konusu taşınmazın satışı için babasını vekil tayin ettiğini, taşınmazdaki diğer dayılarının ve teyzelerinin paylarını da satın aldığını, tüm işlemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2016/77 E., 2018/171 K. sayılı kararıyla; iddianın sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26.03.2019 tarihli ve 2019/227 E.- 2019/323 K. sayılı kararıyla; davalının yemin teklifi uyarınca davacının yemin ettiği ve vekil eden ile davalı oğlunun davacıyı zararlandırma kastıyla hareket ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 03.02.2020 tarihli ve 2019/3330 E. - 2020/460 K. sayılı kararıyla; " ...temyiz aşamasında davacı 02.10.2019 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, davacı vekili de 16.12.2019 havale tarihli dilekçesi ile davacı asilin beyanının irade fesadına dayandığını ve bu konuda suç duyurusunda bulunduklarını belirtmiştir. Bilindiği üzere, davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçları doğar (HMK m.311). Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragatten dönemez (rücu edemez) başka bir ifadeyle davacı, feragat beyanı ile bağlıdır. Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun iradeyi bozan bir halin nedenine dayandığı (HMK m.311) kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından iradesi fesada uğrayan kimseye talep hakkı bahşedeceğinden kuşku yoktur. Feragate ilişkin irade açıklamasının gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi halinde, bu halin ya aynı dava içerisinde HMK'nin 163.maddesine göre ön sorun (hadise) şeklinde ya da ayrı bir dava olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir. Hâl böyle olunca; mahkemece, feragatin irade fesadına dayalı olduğu iddiasının hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek, bu yöndeki taraf delillerinin toplanması ile davacı tarafın feragat dilekçesinin iradesi dışında oluşturulduğu iddiasına yönelik soruşturma dosyası akıbeti de gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Sonrası Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 25/04/2022 tarihli ve 2020/533 E., 2022/699 K. sayılı kararıyla;davacının feragat tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğu, aksinin ileri sürülmediği, savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiği, dinlenilen tanık beyanlarında da davacının feragatında iradesinin ne şekilde fesada uğratıldığına dair açık olguların ortaya konulamadığı, feragat beyanının irade fesadı suretiyle gerçekleştirildiği iddiasının davacı tarafından TMK’nin 6. ve HMK’nin 190. maddeleri gereğince yöntemince ispat edilemediği, gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, tanık Mustafa'nın beyanından, müvekkili ...’in, icar işlemleri için adliyeye gidip bir yere imza attığının, davadan feragat için imza atmadığının anlaşıldığını, yine olay günü babası ...'ın yanında bulunan diğer tanık .....’in de babasının okuma yazma bilmediğini, adliyeye gidiş sebebini bilmemekle birlikte görülen davadan feragat olmadığını bildirdiğini, tüm bu anlatımların 17/03/2016 tarihinden bu yana devam eden davada, müvekkili lehine davanın kabulüne karar verildikten sonra, 02/10/2019 tarihinde müvekkilinin davadan feragat etmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun ispatı olduğunu, müvekkilinin okuma yazma bilmemesi nedeniyle iradesi ifsat edilerek, neye imza attığını bilmeden bir kağıt imzalatıldığını ve davalı ile vekili tarafından bir şekilde yargılama dosyasına dahil edilmesinin sağlandığını, ancak İstinaf Mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme yapılarak feragatin geçerli kabul edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile davacının davadan feragatinin iradi olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 307. maddesinde “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” ile aynı kanunun 311.maddesinde, “Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan ve (V/2.) numaralı paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 07.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.