Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5118 E. 2023/1676 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden tazminat talebi bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu 2704 ada 12 parsel sayılı taşınmazını satmak istediğini ve emlakçılık yapan davalı ... ile görüşerek Körfez 2. Noterliğinin 17/04/2017 tarihli ve 03636 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile davalıyı vekil tayin ettiğini, davalının müşteri bulması halinde müşteri ile kendisini görüştürmesi ve pazarlığı kendisinin yapacağı konusunda anlaştıklarını, ancak davalının kandırarak almış olduğu vekaletnamedeki yetkiyi kötüye kullandığını, dava konusu taşınmazı satış göstermek suretiyle, muvazaalı olarak diğer davalı ...'a devrettiğini, taşınmazın hile ile devredildiğini, daha sonra taşınmazın yine davalı ... ile hareket eden bir diğer davalı ...'a temlik edildiğini, ancak bu devrin de muvazaalı olduğunu, hiçbir bedel karşılığı olmaksızın kendisinden mal kaçırmak amaçlı yapıldığını, kendisine hiçbir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada 30.10.2020 tarihli dilekçesi ile tapu iptali ve tescil talebi mümkün olmadığı takdirde davalılar ... ve ... yönünden tazminat talebinde bulunmuş, bilahare ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iyiniyetli olarak dava konusu taşınmazı satın aldığını, davacı tarafın, tapuda her türlü işlem yapmak üzere noter huzurunda emlakçı olan ...'a vekaletname verdiğini, vekaletnamenin içeriği incelendiğinde satış dahil her türlü yetkinin verildiğini, emlakçı olan ...'ın davacıdan aldığı yetki ile dava konusu taşınmazı ...'a sattığını ve ... tarafından da ... ...'a satış yapıldığını, kendisinin de ... ...'dan, aracılık yapan emlakçı ... ... ve diğer şahitler huzunda bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, 20.000,00 TL kapora, kalan 275.000,00 TL'yi ise elden verdiğini, icra dosyalarının kapatıldığını, davacı ve diğer davalıları tanımadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalılar, savunma getirmemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.11.2020 tarihli ve 2018/10 E, 2020/434 K. sayılı kararı ile tapu iptali ve tescil davalarının tapu maliki ya da malikleri aleyhine açılabileceği, davalılar ... ile ...'ın tapu malikleri olmadığı, iddianın da ispatlanamadığı, davacının dilekçesinin dosya arasına girmediği, ön büro tarafından duruşmadan sonra Mahkemeye gönderildiği, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği değerlendirilmek suretiyle ıslah dilekçesinin nazara alınmadığı gerekçeleriyle davalılar ... ile ... yönünden pasif husumet nedeniyle davanın reddine; davalı ... İçtenyılmaz yönünden ise ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.03.2021 tarihli ve 2021/261 E., 2021/400 K. sayılı kararıyla, davacının ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü tazminat istemleri hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-a-4. ve 6. maddeleri gereği İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 30.09.2021 tarihli 2021/312 E., 2021/37 K. sayılı kararıyla, davalı ...'in, vekil ... ile bir işleminin olmadığı, yine vekil ile çıkar ilişkisi içinde hareket ettiğine dair dosyaya yansıyan bir delil olmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu''nun (TMK) 1023. maddesine göre mülkiyet ... kazanan davalı ...'ın iyiniyetinin korunması gerektiği, davalı ... yönünden iddianın ispatlanamadığı, davalı ...'ın vekille işbirliği içinde hareket etmediği, davalı ...'ın ise vekil olup üstlendiği işi sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olmasına rağmen bu hususa riayet etmediği, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle dava konusu taşınmazda bulunan davacıya ait 1/2 payı sattığı gerekçesiyle, davalı ... İçtenyılmaz yönünden tapu iptali ve tescil davasının, davalı ... yönünden tazminat davasının ispatlanamadığından reddine, davalı ... yönünden tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.

D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ölen davacının, emlakçılık yapan davalı vekil ... ile dava konusu taşınmazdaki payın 320.000,00 TL bedelle satılması konusunda anlaştığını ve vekaletname verdiğini, davalılar hakkında Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/656 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu dava sonucu beklenmeksizin eksik inceleme ile karar verildiğini, davalı ...'ın satış bedelini ödediğini ispatlayamadığını, davayı takip dahi etmediğini, yine davalı ... tarafından da bedelin ödendiğinin ispatlanamadığını, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.06.2022 tarihli ve 2022/111 E., 2022/835 K. sayılı kararı ile kararda bir isabetsizlik görülmediği ve yine Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/656 E. sayılı dosyasında davalı ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında da beraat kararı verildiği, diğer davalılar hakkında yapılan bir yargılama da olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde (ıslah ile) tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi TMK'nın 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.