"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil,bedel, ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 06.12.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler.Duruşmaya başlandı,süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi,duruşmanın bittiği bildirildi,iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın 84 parsel sayılı taşınmazının 2.982,00 m2’lik kısmını imar çalışmaları sırasında, davalının talebi ile yola terk işlemi için bedelsiz olarak davalıya bağış suretiyle devrettiğini, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi uygulaması sonucu 148 ada 1, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, davalı idarece taşınmazın bağış amacı dışında kısmen park, kısmen ticari alan olarak tahsis edildiğini, devredilen alanın sadece 446,11 m2’lik kısmının yola ayrıldığını, bağışlama koşulunun gerçekleşmediğini, davalının temlik aldığı taşınmazı amacı dışında kullandığını ileri sürerek, dava konusu 148 ada 1, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların amacı dışında kullanılan kısımlarının davacılara iadesine, olmadığı takdirde söz konusu kısımların rayiç değerlerinin tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline, ayrıca fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL ecrimisil bedeline hükmedilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davacıların mirasbırakanı ...’ın maliki olduğu 84 parsel sayılı taşınmazda imar uygulaması yapılmasını istediğini, bu nedenle de taşınmazın 2.892,00 m2’lik kısmını yol, otopark, park ve idare merkezi alanlarına ayrıldıktan sonra kalan bölümün 3 kısma ifrazına karar verildiğini,dava konusu taşınmazın terk amacının sadece yol ile sınırlı olmadığını,taşınmazın terk amacına uygun şekilde kullanılmaya devam edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın 2.982.00 m2 ‘lik kısmının 10.09.1987 talep tarihli, 16.09.1987 kayıt tarihli tescil işlem belgesi ile yola terk edilmek üzere davalı Belediyeye bağışlandığı,mirasbırakanın 24.10.2015 tarihinde öldüğü,eldeki davanın 27.04.2018 tarihinde açıldığı, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığını, 24.01.2018 tarihli dilekçe ile davalı Belediyeden davaya konu taşınmazla ilgili bilgi ve belgelerin talep edildiğini, 02.02.2018 tarihli yazı cevabı ile davacıların Belediye nezdinde yapılan işlemlerden bu tarihte haberdar olduğunu, mükellefiyetin yerine getirilmediğinin belgelerin incelenmesi sonucu öğrenilebildiğini, eldeki davada bağışlamaya ilişkin hükümlerin uygulanamayacağını, yasada bağışlamaya ilişkin işlemler için öngörülen şekil şartlarının yerine getirilmediğini, söz konusu davada bedelsiz olarak yola terk edilen fakat amacı dışında kullanılan alanların amacına aykırı olarak tahsis edilmesinin ve bir kısmının yolsuz olarak davalı idarenin mülkiyetine geçirilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle davacılara iadesinin talep edildiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde 1.384,74 m2 ‘lik kısmın arsa vasfıyla özel mülk olarak davalı adına tescil edilmesinin açıkça yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, bu bölüm yönünden tapu kaydının iptaline karar verilmesi gerektiğini, idare merkezi, park ve otopark alanı olması gereken bölgenin, fiili olarak davalı idareye ait garaj yeri ve ticaret alanı olarak kullanıldığını, davalının hiç bir şekilde kamu yararı amacı ile hareket etmediğini, bilakis haksız çıkar elde etmek amacı ile hareket ettiğini, dosyada alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilmesine yönelik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/05/2022 tarihli ve 2021/583 Esas 2022/1240 Karar sayılı kararıyla; davacıların mirasbırakanı ...’ın 10.09.1987 tarihli Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tescil İstem Belgesi ile “bizler ..., ve..... adlarımıza paylı mülkiyette kayıtlı olup ekte sunduğumuz Bodrum Belediye Encümeninin 2.7.1987 tarihli 1193 sayılı encümen kararı ve harita kadastro mühendisi Recep Taban tarafından düzenlenmiş imar uygulaması fen evraklarında görüldüğü şekilde taşınmazın 2982 metrekarelik kısmını bedelsiz yola terk edip, kalan kısmı 3 adet uygulama tapusunu almak isteriz” şeklinde beyanda bulunduğu, tescil istem belgesinde zikredilen 02.07.1987 tarihli 1193 sayılı Bodrum Belediye Encümeni kararı ile de “... adına kayıtlı 15.240 metrekarelik gayrimenkulün 2892 metrekarelik kısmının yol, otopark, park ve idare merkezi alanlarına ayrıldıktan sonra kalan bölümün 3 kısma ifrazına” karar verildiği, mirasbırakan ...’ın 10.09.1987 tarihli tescil istem belgesinde encümen kararına istinaden tescil talep ettiği, encümen kararı ile 2892,00 metrekarelik alanın yol, otopark, park ve idare merkezi alanı olarak kullanılacağını bildiği, bağışlayanın iradesinin ve amacının da bu yönde olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 297. maddesinin birinci fıkrası gereği “Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir.” hükmü gereğince bağışlayanın geri alma sebebini öğrendiğine ve geri alma hakkını kullandığına dair dosyada iddia ve delil mevcut olmadığı, TBK’nın 297. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları gereğince, mirasçıların bağıştan rücu hakkını kullanabilmeleri için; bağışlayanın geri alma sebebini öğrenip dava açmadan önce ölmesi ya da bağışlayanın bu durumu sağlığında öğrenmeden ölmesi halinde ise mirasçıların geri alma hakkını mirasbırakanın ölümünden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kullanması gerektiği, mirasçıların dava açma süresi bakımından öğrenme değil mirasbırakanın ölüm tarihinin esas alındığı, bağışlayanın 24.10.2015 tarihinde öldüğü, dava tarihi itibari ile 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, İlk Derece Mahkemesinin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi yönündeki kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak,davacıların mirasbırakanı tarafından, taşınmazın aynına ilişkin yapılan bağışlama işleminin resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğunu, yola terk amacıyla imzalanan, 16.09.1987 tarihli ve 986 no.lu tescil istem belgesinin resmi şekilde yapılmadığını,bu durumun dahi bağışlama işleminin en başından beri hükümsüz olduğunu gösterdiğini, mirasbırakan tarafından daha sonra bağışlama işleminin yerine getirilmiş olmasının söz konusu işlemi geçerli hale getirmeyeceğini, kesin hükümsüzlük halinde mülkiyet hakkının iadesine ilişkin herhangi bir hak düşürücü süre bulunmadığını, bu durumda mirasbırakanın ölümü halinde dahi mirasçıları tarafından mülkiyet hakkının her zaman ileri sürülebileceğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mirasbırakana teb’an açılan bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1 Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. ve TBK'nın 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK'nın 246. TBK'nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Öte yandan, TBK'nın 297. maddesine göre; bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir.
Bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler. Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler.
Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, özelikle; dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığın bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı olduğu, ön inceleme duruşmasında bu durumun “taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun 148 ada 2 parsel ( evveliyatı 84 parsel) sayılı taşınmazda bedelsiz terk edilen taşınmazın iadesi amacıyla öncelikle tapu iptali ve tescil, bu olmadığı takdirde tazminat ve ecrimisil talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı” şeklinde tespit edildiği, eldeki davada yolsuz tescil iddiasına dayanılmadığı gözetildiğinde, davanın mirasbırakan ...’ın ölüm tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı saptanarak, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının; (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, alınması gereken onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 06.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.