"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hile ve bağışlamadan rücu hukuksal nedeninden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Antalya Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 3887 ve 3889 parsel sayılı taşınmazlarını o dönem davacının eşi olan davalı ... 'a 25.01.2018 tarihinde bağışladığını, akabinde davalının davacıyı anlaşmalı boşanmaya ikna ettiğini, ancak davalının evlilik birliği devam ederken dava dışı bir erkek ile görüştüğünü ve anlaşmalı boşanma ile bu hususun ortaya çıkmasına engel olduğunu, davalının evlilik birliği içinde başka kişi ile görüştüğünün boşanmadan sonra öğrenildiğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 3887 ve 3889 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; davacının iradesiyle ve emeğinin karşılığı olarak taşınmazı devretmek istediğini, kötü niyetli ve planlı hareket etmiş olsaydı boşanma esnasında tazminat ve ziynet eşyası talebinde de bulunabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2020 tarihli ve 2018/201 E., 2020/9 K. sayılı kararıyla; davada hilenin sübut bulmadığı, ancak davalının davacıya karşı sadakat yükümlülüğü vazifesini önemli ölçüde ihmal ettiği, sonuç itibariyle bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, Mahkeme kararında boşanmaya başka bir erkekle ilişkinin sebep olmadığının belirtildiğini, davacının kendi iradesiyle hata, hile baskı olmaksızın şahitler huzurunda, yıllarca kendisine emek veren davalıya taşınmaz vermek istediğini ve bağışlama işleminin gerçekleştiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.03.2021 tarihli ve 2020/713 E., 2021/386 K. sayılı kararıyla; davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 22.12.2021 tarihli, 2021/2472 E., 2021/818 K. sayılı kararı ile; "...dosyada davalının TBK.nın 295/2. maddesinde öngörülen anlamda kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığına dair bir olgu da bulunmadığı gerekçeleriyle davacının devir sırasında iradesinin hile ile fesada uğratıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, bağışlamadan rücu koşullarının ise oluşmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 11.04.2022 tarihli 2022/26 E., 2022/70 K. sayılı kararıyla; davalının TBK.nın 295/2. maddesinde öngörülen anlamda kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığına dair bir olgu bulunmadığı, davacının devir sırasında iradesinin hile ile fesada uğratıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, bağışlamadan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının iradesinin fesada uğratılarak dava konusu taşınmazların devrinin sağlandığını, huzurevinde yaşamaya mecbur edildiğini, davalının evlilik birliği devam ederken dahi sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının sonradan öğrenildiğini belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve bağışlamadan rücu hukuki nedenlerine bağlı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.2.2. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.nın 244/3. TBK.nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK.nın 246. TBK.nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
6.3. Değerlendirme
(IV./2.) numaralı paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak; (V/3.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 08/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.