"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, üzerinde ... Otel isimli işletme bulunan 998 parsel sayılı taşınmazının, davalının da içinde bulunduğu kişilerce, organize yöntemlerle gerçekleştirilen ve gelişen olaylar zinciri sonunda davalıya temlikinin sağlandığını, kendisi ile irtibata geçen ve alıcı gibi davranan kişiler olan ... ..., ... ve ...isimli kişilerle 24.01.2014 tarihinde harici alım - satım protokolü düzenlediklerini, bu kişilerin alıcı olduklarına kendisini inandırdıklarını, bu kişilerin yanıltması ile taşınmazı davalı ...’a satış suretiyle devrettiğini, ancak 24.01.2014 tarihli protokolde anlaşılan satış bedelini ödemediklerini, davalı ... ve bu kişilerin el ve ... birliği içerisinde hareket ederek taşınmazın bedelsiz olarak davalıya devrini sağladıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, temlikin 14.02.2014 tarihinde yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2021 tarihli, 2020/74 E, 2021/174 Karar sayılı kararı ile davanın TBK’nın 39. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hileyi öğrenme tarihinin esas alınması gerektiğini, ... ..., ... ve ...isimli kişilerin dava konusu taşınmazı satın almak istediklerini belirterek davacıya ulaştıklarını, davacıyı taşınmazı satın alacaklarına inandırdıkları, Avukat ...’in de bu süreçte avukatları olarak işlemleri takip edeceğini beyan ettiği, davacının maddi olarak zorda olduğunu bilen bu kişilerin davacıya nakit para verdiklerini ve davacı ile bu kişiler arasında harici satış protokolü imzalandığını, bu kişilerin tapu devrinden sonra davacıyı, protokolün yerine getirileceği hususunda oyaladıklarını, davacı tarafça akdedilen protokolün yerine getirilmemesi nedeniyle alacak davası açıldığını, protokolde belirtilen vaadlerin yerine getirilmesi için davacı tarafça suç duyurusunda bulunulduğunu, belirtilen bu kişilerin çalışanı olan Mert ... isimli kişinin davacının oğluna tüm bildiklerini anlatması üzerine, esas gerçeğe ulaşılarak eldeki davanın açıldığını, zaten davacının en başında aldatılmayı fark etmesi durumunda tapu devrini yapmayacağını, davacı tarafça daha önce açılan ... 3. AHM’nin 2015/563 E. sayılı dosyasında yargılama devam ederken, aldatıldığının farkına varması nedeniyle eldeki davayı açtığını, davacı tarafça daha önce açılan davanın, davacının sözleşmeye olan inancını ve güvenini gösterdiğini, ... 3.AHM 2015/563 E. sayılı dosyasından verilen kararın davacıya 09.04.2021 tarihinde tefhim edildiğini, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31.05.2022 tarihli ve 2021/1422 E. 2022/909 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında, eldeki dosyanın davacısı ...'ın davacı, ..., ... Müsavat ..., ... ... ve ...’ın da davalı oldukları, alacak istemli davanın görüldüğü, belirtilen bu davanın tarihinin 23/07/2014 olduğu, yine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/540 E. 2016/421 K. sayılı dosyası ile ... tarafından bu dosyanın davacısı ...'a karşı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli dava açıldığı, dosyanın dava tarihinin 14/07/2015 olduğu, yargılama sonucunda davacının el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin ise feragat nedeniyle reddine karar verildiği, hükmün 13/02/2018 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafça eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin delilleri taktiri ve kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.
2. 6098 s. TBK'nın 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3. 6098 s. TBK’nın 39. maddesinde “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
4. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildiriminin, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde belirtilen bir yıllık süre içinde karşı tarafa ulaştırılması gerekir. Bildirimde, geçersizlik sebebi tam olarak açıklanmasa dahi, sözleşmeden dönüldüğü, sözleşmeyle bağlı kalınmayacağı, sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin iptal edildiği gibi açıklamaları mutlaka içermelidir.
Sözleşmeyle bağlı olmama bildirimi (iptal beyanı) hiçbir şekle tabi değildir. Şekle bağlı bir sözleşmede de, örtülü irade beyanıyla iptal bildirimi yapılabilir. Sözleşmeyle bağlı olmama bildiriminde (iptal hakkı) bir yıllık kısa süre, iradeyi sakatlayan sebeplerin öğrenilmesi veya korkunun etkisinin ortadan kalkmasıyla başlar. Bir yıllık hak düşürücü sürenin, daha uzun bir süre ile de sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı doktrinde tartışmalıdır.
İradesi bozulan kimse, sözleşmeyi yaptıktan 5, 10 veya 30 yıl sonra yanılma veya aldatmayı öğrenmişse, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde sözleşmeyi iptal edip edemeyeceği konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüşe göre, sözleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçmesi halinde, iptal hakkının son bulacağı ileri sürülmekte, diğer görüşe göre ise, ... Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde kanun koyucunun daha uzun bir süreyi bilerek koymadığı, kanunun açık hükmü karşısında yorum yoluyla yeni kural konulamayacağı, böyle bir süre konulmasının kanun koyucunun amacına aykırı olacağı ve anılan maddenin açık hükmüne aykırı olacağı belirtilmektedir. (..., Yanılma, Aldatma, Korkutma Davaları, sayfa, 437-438)
Geçerliliği açısından herhangi bir şekle bağlanmamış olan bu beyan, karşı tarafa ulaştığı andan itibaren sözleşme ilişkisini (hangi görüş benimsenmiş olursa olsun) kesin hükümsüz hale sokar, iptal beyanı geri alınmaz.
Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi, sözleşmeyi kesin olarak geçersiz hale getiren bozucu yenilik doğurucu ”inşai” bir haktır. (..., Yanılma, Aldatma, Korkutma Davaları, sayfa, 436-437). Bu niteliği itibariyle de, şarta bağlı tutulamaz ve bu bildirimden dönülemez. İrade açıklaması, karşı tarafın hakimiyet alanına ulaştığı anda istenen sonucu kendiliğinden doğurmaya yeterlidir. Ayrıca bir iptal davası açmaya, dolayısıyla iptali dava yoluyla ileri sürmeye gerek yoktur." (Prof. Dr. ... Borçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı. 412 vd. Sayfalar).
Dairenin yerleşik uygulamasına göre, yanılma (hata), aldatma (hile), korkutma (ikrah) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612 Esas, 2014/ 14462 Karar, 18.09.2014 tarihli, 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 13.01.2014 tarihli, 2016/11701 Esas, 22.12.2016 tarihli, 2003/52 Esas, 2003/762 Karar, 22.01.2003 tarihli v.d.)
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ile dava dışı ... ..., ... arasında dava konusu taşınmazın satışına ilişkin 24.01.2014 tarihli protokol düzenlendiği, davacının maliki olduğu 998 parsel sayılı, 1.004,00 m2 miktarlı iki katlı kargir otel vasıflı taşınmazını bizzat 14.02.2014 tarih ve 3381 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ... adına işlemin vekili ... tarafından yerine getirildiği, davacı tarafından 23.07.2014 tarihinde ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/272 E.sayılı dosyası ile davalı ... ve dava dışı ... ..., ... ve ...aleyhine, 24.01.2014 tarihinde imzalanan protokol hükümlerine aykırı davranılması nedeniyle alacak davası açıldığı, anılan davada davacı tarafça, fazlaya ilişkin hakları ve her türlü dava haklarının saklı tutulduğu, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargılamaya ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/563 E. sayılı dosyası ile devam edildiği, davanın reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmeyerek 08.09.2018 tarihinde kesinleştiği, yine davacı tarafından aynı olaylar ile ilgili olarak 03.04.2015 havale tarihli dilekçe ile davalı ... ile dava dışı ..., ... ve Musavvat hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, davacı tarafça bu dilekçede mülkiyet hakkının iadesi ve bu güne kadar oluşan tüm zararlarının maddi ve manevi olarak tarafına iadesinin talep edildiği, yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalı ... tarafından 14.05.2015 tarihinde ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/540 E. sayılı dosyası ile ... aleyhine dava konusu taşınmaz için elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle dava açıldığı, Mahkemece elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise feragat nedeniyle reddine karar verildiği, hükmün 13.02.2018 tarihinde kesinleştiği, davacının hile hukuki nedenine dayalı olarak eldeki davayı 3.05.2017 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince, her ne kadar Mahkemece 6098 sayılı TBK’nın 39. maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmiş ise de; davacı tarafça 23.07.2014 tarihinde ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/272 E.sayılı dosyası ile açılan davada, fazlaya ilişkin hakları ve her türlü dava haklarının saklı tutulduğu, yine ... Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 03.04.2015 havale tarihli dilekçede mülkiyet hakkının iadesinin talep edildiği, tüm bu hususlar gözönüne alındığında davacının sözleşmeden dönme iradesini hileyi öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde karşı tarafa bildirdiği, bu durumda eldeki dava da hak düşürücü sürenin geçmediği kabul edilmelidir.
3. Hâl böyle olunca; davada hak düşürücü sürenin geçmediği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın temyiz edene istek halinde geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.