"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tecil isteğinin kısmen kabulüne, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...'ın maliki olduğu 63 ada 176 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak inşaata ilişkin olarak müteahhit ... ile düzenleme şeklinde taşınmaz satış ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, mirasbırakanın yurt dışında yaşadığını, zaman zaman rahatsızlandığını, yapmış olduğu sözleşmenin yerine getirilebilmesi için çocukları ..., ... ve ... ... birlikte ve ayrı ayrı hareket edebilecekleri vekaletname verdiğini, vekaletnamede mirasbırakanın kendisine kalan bağımsız bölümlerin kendi adına, müteahhide kalan bağımsız bölümlerin müteahhide veya onun haricen satmış olduğu kişilere devredilmesinin belirtildiğini, davalı ...'ın 13, 14, 16, 17 ve 2 no.lu bağımsız bölümleri kayınbiraderi olan davalı ...'a devrettiğini, o da kendisine devredilen taşınmazlardan 2 no.lu bağımsız bölümü diğer davalı ...'e temlik ettiğini, bu devirler ile ilgili mirasbırakana veya diğer mirasçılarına hiçbir bedel ödenmediğini, tapudaki satış değerlerinin çok düşük gösterildiğini, vekaletnamenin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı olan taleplerinin kabul edilmemesi halinde, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak, mirasbırakan ile davalılardan ... arasındaki vekaletname ile eş ve diğer çocuklardan mal kaçırma durumunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tesciline, olmazsa şimdilik 20.000.00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsilini istemişler, dava dışı mirasçı ...’in davaya muvafakatine ilişkin muvafakatname sunmuşlardır.
II. CEVAP
1.Davalı ..., dava konusu 2 numaralı bağımsız bölümü 139.000,00.-TL bedelle satın aldığını, bedelin banka hesabına yatırıldığını, tapuya güvendiğini, iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., dava konusu 13, 14 ve 2 no.lu bağımsız bölümleri 115.000 TL bedelle satın aldığını, 50.000 EUR mirasbırakana verilmek üzere davalı ...’ye elden verildiğini, maliki olduğu taşınmazı satarak ve birikimlerini ekleyerek satın aldığını, mirasbırakanın ...’daki dört dairesini satarak parasını kızlarına verdiğini, 16 ve 17 nolu dairelerin adına kayıtlı olmasının, mirasbırakanın verdiği vekaletnamede satış yetkisi olmasına rağmen, satın alma yetkisi olmadığından önce güvendikleri kişilere devir yapılmak istendiğini, dava dışı 15 no.lu dairenin de aynı şekilde ... ...'ın kayınpederi ... ...'a devredildiğini, 16 no.lu bağımsız bölümün ...’ye, 17 no.lu bağımsız bölümün ...’ya verileceğini ancak henüz almak istemediklerini, vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasının tamamen asılsız olduğunu gerçekte ise vekaletnamede satın alma yetkisi bulunmadığından güven ilkesine dayanılarak bu şekilde işlemler yapıldığını, dava dilekçesindeki hususları kabul etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.01.2022 tarihli ve 2017/280 E., 2022/1 K. sayılı kararıyla; davalı ... tarafından 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümler yönünden satın alma iradesi olmadığının ikrar edildiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, dava konusu 2, 13 ve 14 no.lu bağımsız bölümler yönünden satışın gerçek olduğu, davalı ... ve ...’ın iyiniyetli olduğu, bedelin vekil tarafından mirasbırakana ödenmediği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, vekaletnamenin verilmesindeki amacın kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre devirlerin yapılması olduğunu, mirasbırakanın taşınmazları satmayı düşünmediğini, tanıkların beyanının bu yönde olduğunu, kalan bağımsız bölümleri kızlarına verebilecekken satıp bedellerini verdiği yönündeki savunmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı ...’nin vekaleti kötüye kullandığını, davalı ...’ın çıkar ve ... birliği içinde olduğunu, davalı ...’ın davalı ...’ın kayınbiraderi olması ve mirasbırakanı yakinen tanıyan kişi olması nedeniyle mirasbırakanın asıl amacını bildiğini, iyiniyetli olmadığını, kendisine güvenilir kişi sıfatıyla devredildiğini söylediği 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümleri de, devir tarihinin üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen halen hak sahiplerine devretmemiş olmasının da güvenilir kişi olma sıfatıyla bağdaşmadığını taşınmazlar için ödediğini ifade ettiği tutarı da banka hesabından havale etmek yerine, sadece ...'nun bulunduğu bir ortamda elden vermek suretiyle ödemiş olması, tanık ...’in de eliyle saymışcasına mevcut paranın 50.000 Euro olduğunu beyan etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, 2 no,lu bağımsız bölüm bakımından davalı ...’in de iyiniyetli olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; mirasbırakanın iradesi ile satış yapıldığını ve bedellerin mirasbırakana verildiğini, satışların gerçek olduğunu, sağlığında mirasbırakanın itiraz etmediğini, mirasbırakanın üç oğlunu aynı vekaletname ile vekil tayin etmesindeki iradesinin araştırılmadığını, mirasbırakanın mirasını paylaştırmış olduğunu, ...'daki iki bağımsız bölümü satıp bedelini kızlarına verdiğini, ...'da vekaleten satılan bağımsız bölümden elde ettiği gelirden de eşine ve kızlarına pay verdiğini, tüm mal varlığının araştırılmadığını, ... ... tarafından satılan bağımsız bölümler için herhangi bir dava açılmadığını, muris muvazaası ile vekaletin kötüye kullanılması nedenlerinin bir arada olamayacağını, mirasçılardan ... ...'ın davada taraf olmadığını, davada taraf olmayan için hüküm tesis edilemeyeceğini, tazminat hesabının hatalı olduğunu, satış tarihindeki değerin esas alınması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mirasbırakanın vekalet vermesindeki amacın müteahhitle sözleşme yapılmasını temin etmek olduğu, tanık olarak dinlenen müteahhidin bu hususu doğruladığı, davalı ...’ın 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümün devrinde vekalet görevini kötüye kullandığı yani taşınmazları terekeye geçirmesi gerekirken kendi uhdesinde bıraktığı, 2 no.lu bağımsız bölüm bakımından davalı ...'in kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanmadığı, davalı ...'ın akraba olmasının tek başına kötüniyeti göstermediği, bedel ödemiş olduğuna dair deliller sunduğu, kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz dilekçelerinde, istinaf dilekçelerindeki beyanları tekrarla, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2.Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3.Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve ... birliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, mirasbırakan 1946 doğumlu ...’ın 30.03.2014 tarihinde ölümü ile geriye eşi davacı ..., çocukları davacılar, ..., davalı ... ve dava dışı ...’in mirasçı olarak kaldığı, ... Noterliğinin 08.02.2007 tarihli 270 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile mirasbırakan ve müteahhit ...’ün mirasbırakanın maliki olduğu 63 ada 176 parsel sayılı taşınmazda 16 bağımsız bölümlü bina inşa edileceği, 5 daire 1 dükkanın arsa sahibine verileceği konusunda anlaştıkları, dava konusu 63 ada 176 parsel sayılı 416,17 m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın tamamı ... adına kayıtlı iken, 14.12.2010 tarihinde kat irtifakına geçilerek sayfanın kapandığı, 30.12.2010 tarihinde malik isminin ... olarak düzeltildiği, 28 adet bağımsız bölümün mirasbırakan adına kaydedildiği, dava konusu 2 no.lu dükkan, 13, 14, 16 ve 17 no.lu mesken nitelikli bağımsız bölümlerin vekil davalı ... tarafından 11.05.2011 tarihinde davalı ...’a toplam 85.244TL bedelle devredildiği, ...’ın ...’nin eşinin kardeşi olduğu, ...’a vekaleten babası Temel tarafından 2 no.lu bağımsız bölümün 06.12.2016 tarihinde 50.000TL bedelle davalı ...’e temlik edildiği, Stuttgart Başkonsolusluğunun 30.12.2010 tarihli 10935 no.lu vekaletnamesi ile mirasbırakan tarafından ... ilinde adına kayıtlı bulunan taşınmazlarda inşaatlar ve binalar yapmaya, müteahhit veya diğer hissedarlarla arasında ek mukaveleler yapıp, müteaahhide ve arsa sahiplerine kalan bağımsız bölümleri belirlemeye, kendi üzerinde kalan bağımsız bölümlerin ipkası ile müteahhide kalan bağımsız bölümleri, arsa paylarını ve eklentilerini dilediği bedel ve şartlarda satmaya, satış bedellerini almaya ilişkin yetkiyi birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere oğulları ..., ... ve ...’ya verdiği, dava dışı diğer bağımsız bölümlerin ise 31.12.2010 tarihli akitle vekil ... ... tarafından 1 ve 19 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ...’e, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 25 ve 28 no.lu bağımsız bölümlerin müteahhit ...’e, 3, 4, 15, 18, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 27 no.lu bağımsız bölümlerin dava dışı 3. kişilere satış suretiyle devredildiği, davalı ...’in 1 no.lu dükkan nitelikli taşınmaz ile birleştirmek için dava konusu 2 no.lu dükkan nitelikli taşınmazı almak istediğinin tanıklarca beyan edildiği, ... tarafından dükkan bedeli açıklaması ile 06.12.2016 tarihinde davalı ... vekili Temel ... hesabına 139.000TL gönderildiği, alınan raporda 2 nolu bağımsız bölümün temlik tarihinde 87.323,45TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
2. Hal böyle olunca, (III) ve (IV/C) no.lu paragraflardaki İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelerle dava konusu 63 ada 176 parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, aynı yer 2 no.lu bağımsız bölüm yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddi ile davalı ... yönünden taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden tazminata karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.
3. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın amacının dava konusu taşınmazda yapılacak inşaattan adına düşecek bağımsız bölümlerin kendi adına tescili, bilahare mirasçıları arasında kendisi tarafından paylaştırılması olduğu, taşınmazları satma iradesinin bulunmadığı, davalı ...’ın dava konusu 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümlerin de terekeye ait olduğunu, emaneten kendisi adına tescil edildiğini beyan ettiği, davalı ...’ın bedelin ödenmesi husundaki tanığı ...’in olaylar hakkında bilgisi olmadığı, sadece taşınmazın 50.000 EUR bedelle alındığını beyan ettiği, 115.000 TL isabet ettiği belirtilen bedelin, dava konusu 2, 13 ve 14 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ...’a temlik edildiği 11.05.2011 tarihinde toplam 328.478,51TL olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edilmesi karşında fahiş fark bulunduğu, davalı ...’ın vekil ...’nin kayınbiraderi olması da gözetilerek mirasbırakan ...’nin, taşınmazların satılmasına ilişkin iradesi olmadığını, vekaletin taşınmazların adına tesciline ilişkin verildiğini, yani vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilebilecek konumda olduğu gerekçesiyle, dava konusu 13 ve 14 no.lu bağımsız bölümler yönündende tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
4. Kabule göre de; karar başlığında davacı ...’ın yer almaması doğru olmadığı gibi, dava konusu 16 ve 17 no.lu bağımsız bölümlerin dava tarihindeki değeri ve kabul edilen tazminat miktarı toplamı 690.357,46TL üzerinden nispi karar ve ilam harcına (47.158,31TL) hükmedilmesi gerekirken, eksik karar ve ilam harcı (42.118,74TL) alınması da isabetli değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.